| fakir insanların Sadece üretim esnasında zarar görmediğidir. Fakir insanlar ürünlerin kullanılması | TED | ان معاناة الفقراء لا تتوقف فحسب على الانتاج بل هي تنسحب أيضاً |
| Dışişleri bakanıyken, benden başka Sadece 13 kadın dışişleri bakanı vardı. | TED | عندما كنت وزيرة الخارجية كان هناك فحسب 13 انثى كوزيرات خارجية |
| Bu, Sadece bu ülkede 4 milyar saatin boşa gitmesi demek. | TED | ان هذه ال4 مليارات ساعة التي تهدر في هذا البلد فحسب |
| Tanrı, Sadece kainat için başka bir isim mi? hiç bir bireyselliği olmayan? | TED | هل الرب مسمى آخر للكون فحسب, بلا أي وجود مستقل له على الإطلاق؟ |
| Sadece benimle değil, her tür insanla yapardı bunu -- | TED | ولم يقم بها معي فحسب .. بل مع الآخرين أيضاً |
| Sadece bisiklet kullanırken değil, ayrıca yürürken de kask takmanız gerektiğine inanıyorlar. | TED | فهم يؤمنون ان الخوذات ليس فحسب لركوب الدراجات الهوائية بل للمشي أيضاً |
| Bunlar Sadece daha geniş bir kelime dağarcığı olan yaşamın anlatabileceği hikâyelerden birkaçı. | TED | هذه بعض أنواع القصص فحسب التي سنراها في الحياة التي تحوي مفردات أكثر. |
| Şimdi, Kurucular Sadece gücün toplanması ve uygulaması hakkında endişelenmemişlerdi. | TED | الآن، لم يكن واضعو الإطار معنيون فحسب بتركيز وممارسة السلطة. |
| Bu Sadece kamu sağlığı açısından kötü olan bir sistem değil; karanlıkta kalan yerel aileler için tehlike ortaya çıkartmaktadır. | TED | هذا نظام ليس سيئاً فحسب من وجهة نظر الصحة العامة؛ بل يعرّض العائلات المحلية للخطر تلك التي تبقى في الظلام. |
| O zaman bile oy kullanma hakkı Sadece beyaz kadınlarla sınırlıydı. | TED | وحتى ذلك الحين، مُنح حق التصويت بشكلٍ أساسي للنساء البيض فحسب. |
| Bir verimsizlik olasılığı şudur ki ebeveynlere Sadece çok konuşmalarını değil aslında çocuklarıyla daha fazla sohbet etmelerini öğretiyor olmalıyız. | TED | لذا أحد الإمكانيات المثيرة هي أنه يجب علينا أن نعلم الأبوين ألا يتحدثوا كثيرا فحسب وإنما أن يحاوروا أطفالهم أكثر. |
| E-sigaralar Sadece bağımlılık yapmakla kalmıyor, aynı zamanda vücudumuzdaki birçok organı da etkiliyor. | TED | لا تسبب السجائر الإلكترونية الإدمان فحسب وإنما تؤثر على باقي الأعضاء في الجسم. |
| Ama Stirling motorundan sonra, Otto ortaya çıktı, Otto'da içten yanmalı motoru icat etmemişti, Sadece yeniden düzenledi. Bunu 1867'de Paris'te gösterdi, | TED | ولكن بعد محرك ستيرلنج أتى أوتو وهو أيضا لم يخترع محرك الاحتراق الداخلي، لقد حسنه فحسب لقد أظهره في باريس عام 1867 |
| İnanılmaz derecede kokuşmuş bir şehirdi. Sadece bu foseptikler yüzünden değil, şehirdeki hayvan sayısının çokluğu da insanları şoke edecek dereceydi. | TED | لأنها كانت مدينة غاية في التعفن. ليس بسبب تلك الآبار فحسب, بل بسبب الأعداد المهولة من الحيوانات التي تعج بها المدينة. |
| Lamba Sadece ışık vermez, aynı zamanda karanlık da verir. | TED | إذا المصباح لا يمنح النور فحسب بل و يمنح الظلام. |
| Tamam yaptım ama isteyerek değil. Sadece ceketinizi tutmak istemiştim. | Open Subtitles | لقد مزقته , ولكننى لم أقصد ذلك لقد أمسكته فحسب |
| Ama gaz dolu odalarda olmaz, Sadece tehlikeli değil aynı zamanda aptalca! | Open Subtitles | ولكن ليس في غرفة الغاز ليس خطراً فحسب ، بل هذا غباء |
| İnanılır gibi değil. Beni beş kişi geçmiş, yalnızca sen değil. | Open Subtitles | لا أصدق ذلك، تم الاعتداء على خمسة أشخاص ليس عليك فحسب |
| Siktir git! yeter ki beni deli etme. Git hadi! | Open Subtitles | أرحلي بالفعل, فليكن لكن توقفي عن إثارة جنوني, أرحلي فحسب |
| Ne spor oynardım, ne de esrar içerdim. Genel anlamda güvenilir biriydim işte. | Open Subtitles | لا,أبداً ليس حامل سلاح أو مدخن أعتقد جدير بالثقة من كل النواحي فحسب |
| Ben... biraz hava almak için yürüyeyim dedim ve bir dostumla karşılaştım... | Open Subtitles | خرجت فحسب لأستنشاق الهواء ومن ثم التقيت برجل لم اراه منذو سنين |
| Çocuklar öylece ortadan kayboluyordu anneler sonrasında onlara ne olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | اختفى الأطفال فحسب لم يعلمن مطلقًا ماذا حلّ بهم بعد ذلك |
| Fakat bu doğayla alakalı olarak anlattığımız tek peri masalı değildir | TED | ولكن ليست هذه القصة الخرافية الوحيدة التي نقصها على انفسنا فحسب |
| Sanırım sen, o sözünü ettiğin sisteme uyamıyacak kadar zayıf birisin. | Open Subtitles | أعتقد بأنك ضعيف جداً فحسب لتناسب ما يسمى بالنظام الخاص بك |
| Affedersiniz, efendim. Merak ettim de, bu şovda rol almayı mı düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | عذرا سيدي ، لأعلم فحسب ، هل تنوي أن تنضم لممثلي المسرح؟ |
| Ama mesele şu ki, bunlarla uğraşacak zamanımız yok. Yap gitsin. | Open Subtitles | ولكن أوَتعرف، ليس لدينا وقت للقتال حول هذا لذا جرّبه فحسب |
| Sadece Noel'i kutlamakla kalmayıp bir de Noel Baba'ya mı inanıyorsun? | Open Subtitles | أنت لا تحتفل بعيد الميلاد فحسب أنت تؤمن بسانتا كلوز ؟ |