Eğer bu kendinle dürüst olmakla alakalıysa, bütün hayatımın bir başarısızlık olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | إذا كان هذا حول الصدق مع نفسي أعتقد أن كامل حياتي كانت فشل |
Ancak projeyi başlatacak gerekli yatırım için geleneksel kaynakları ikna etmekte başarısız oldu. | TED | لكنه فشل في إقناع أي من المصادر التقليدية لتقديم التمويل اللازم للنهوض بالمشروع. |
Batman kundaklamayı önlemiş olsa da, failleri yakalamayı başaramadı. | Open Subtitles | باتمان تصدى لعملية الاحراق ولكن فشل بالقبض على الفاعل |
Başkan Rogers, bir Titan roketinin arızası ile ilgili bir soruşturmanın başındaydım, orada kullandığımız yöntemi burada önermek isterim. | Open Subtitles | أيها الرئيس روجرز, أنا توجهت للتحقيق حينما فشل صاروخ تيتان واقترح ان نستخدم الإجراءات هنا مثل ما استخدمناها هناك |
Benden gelen her hata her zaman güzelinden bir malt ile düzeltilecek. | Open Subtitles | نعم، ولكن أي فشل من جهتي دائما علاجها مع أرقى الشعير واحد. |
ters bir durumda müdahaleye hazır bir timle koridorun karşısında olacağım. | Open Subtitles | سوف اكون فى القاعه مع مجموعه من الرجال و سنكون مستعدون لاى فشل فى الخطه |
Kalbi artık iflas etme noktasına geldiği için sol karıncık zayıfladı. | Open Subtitles | بطينه الأيسر كان قد ضعف نتيجة معاناته من فشل قلبي حاد |
Neden doğum kontrolü için çiftlerin yüzde 20'si kondoma yılda yüzde 15'den fazla başarısızlık oranına rağmen güveniyor? | TED | لماذا يعتمد 20 بالمائة من الأزواج على الواقي الذكري لمنع الحمل في حين أن للواقي الذكري معدل فشل سنوي يفوق 15 بالمائة؟ |
Çünkü hayatlarının bir yerinde bazen tek bir başarısızlık, onları başaramayacaklarına ikna ediyor ve onlar da inanıyor. | TED | لأنه في نقطة ما على مدى الطريق، في بعض الأحيان فشل واحد، أقنعهم أنهم لا يستطيعون النجاح فصدقوا ذلك. |
Avusturyalı bir eşle çok fena başarısızlık yaşadığım için Tibetli bir eşle egzotik bir hayal kırıklığı yanıltıcı geliyor. | Open Subtitles | منذ أن فشلت مع زوجتى النمساوية فشل غريب مَع زوجة تيبتية تَبْدو خاطئةً. |
İtalyanların ilk saldırısı başarısız oldu ve ağır kayıplar verdiler. | Open Subtitles | حيث فشل الهجوم الايطالي الأول، وتكبدوا خسائر مرتفعه في الأرواح |
Bağcığı muhtemelen, uyluk atardamarına bağladı ama süreç başarısız oldu. | Open Subtitles | ربّما إستخدم رباط الحذاء لربط شريان الفخذ، ولكنّ الإجراء فشل |
Bir çeşit onun projesi gibiydin. Tahminim bunda başarısız oldu. | Open Subtitles | أنت له بمثابة مشروع و اعتقد أنه فشل فى ذلك |
Oyunun yıldızı başaramadı ve oyunu benim devam ettirmem gerekiyor. | Open Subtitles | النجم قد فشل في الظهور, وأنا يجب عليّ الذهاب وتأدية العرض. |
Clay Shirky bir zamanlar aşırı bilgi yüklemesi diye bir şeyin olmadığını söylemişti, sadece filtreleme arızası vardı. | TED | ذكر كلاي شيركي مرة أنه لا يوجد هناك حيوان يدعى فيض المعلومات هناك فشل تصفية فقط. |
Yalnız öyle bir hata, öyle bir suç öyle bir hıyanet vardır ki asla affedilmez. | Open Subtitles | ولكن هناك فشل واحد ,جريمة واحدة. خيانة واحد. لا يمكن أبدا أن تغفر لها. |
Düğünümde ters gitme ihtimali olan her şey ters gitti! | Open Subtitles | كل شيء من الممكن أن يفشل في زفافي قد فشل! |
İflas eden bir işletmem vardı ve o hikayeyi anlatmak inanılmaz derecede zordu. | TED | خضت تلك التجربة. كان لدي مشروع و قد فشل. ومشاركة تلك التجربة كان صعبا للغاية |
Ve pek çok kimse bunun Kopernik modelinin yanlış olduğunu ispatladığını savundu. | TED | و أدى هذا لاعتقاد الكثيرين أن نموذج كوبرنيكوس قد فشل |
1 milyar insanı gerimizde bırakmış olmanın insan ırkının en büyük hatası olduğuna inanıyorum. | TED | انا أؤمن بأن فشل الجنس البشري الاعظم يكمن بحقيقة تركنا لاكثر من بليون انسان منا وراء ظهورنا |
Umarım bu işe yaramazsa çok fazla hayal kırıklığına uğramazsın. | Open Subtitles | أأمل الا اكون خيبت املك كثيرا اذا ما فشل ذلك |
Yönettiği imkansız saldırının başarısızlığı ile kendini kaybeden general.. | Open Subtitles | جنرال في حالة هياج بعد فشل هجومه المستحيل |
Devasa bir fiyasko olarak Bay Hitler entellektüel kapasiteye ve gerekli yönteme sahip değil. | Open Subtitles | ستكون فشل ذريع سيد.هتلر يفقد الفكر والمنهج |
Yüksek vücut sıcaklığı sonucu, iç organlarının iflası nedeniyle ölmüş. | Open Subtitles | توفيت من فشل الجهاز داخلي واسع النطاق بسبب ارتفاع الحرارة. |
Annesi Tip 1 diyabete bağlı böbrek yetmezliğinden ölmüş, ki bu ekarte edilmiş. | Open Subtitles | توفيت والدته من فشل كلويّ ناتج عن النمط الأوّل للسكري والذي تمّ استبعاده |
-Babam Eugene' nin başarısızlığını görünce gitti. | Open Subtitles | رحل أبي عندما اكتشف فشل يوجين هذا ما قاله يوجين دوماً |