| Reece'in Fıstık Ezmeli Kekinde Öyle yaptılar ve çok başarılı oldu. | Open Subtitles | فعلوا ذلك مع الفول السوداني كوب زبدة لريس، وكان نجاحا كبيرا. |
| Ve düşünüyorum da Onlar evliliğim için yaşam boyu süren terapinin yapabileceğinden çok daha şey yaptılar. | TED | وأُفكر انهم فعلوا الكثير لزواجي اكثر مما يفعله العلاج الدائم |
| Ve oldukça deneyimliler, yani Onlar bunu binlerce ve binlerce kez yaptılar. | TED | ولديهم خبرة عالية، لذلك قد فعلوا هذا الآلاف والآلاف من المرات. |
| Sadece ne yaptıklarını bilmiyorlarmış diyemeyiz. Gerçi ne yaptığını biliyora benzemiyor. | Open Subtitles | ليس الأمر أنهم فعلوا ما فعلوا حتى لو بدا الأمر كذلك |
| Ama siz ne olduğunu biliyor musunuz ? Onlar aslında çok şey yaptı | TED | ولكن هل تعرف لماذا؟ في الواقع لقد فعلوا ذلك |
| Düşünmemi sağladılar ve o kadınlara yaptıkları Walter ile ilgili yaptıkları... | Open Subtitles | ثم سأفكر كثيرا وما فعلوه بتلك النساء، وما فعلوا بأمر والتر |
| Cerraha göre, kurtarmak için ellerinden geleni yapmışlar ama mermi hayati organları dağıtmış. | Open Subtitles | لقد فعلوا كل ما بوسعهم لأنقاذه, لكن الرصاصة حولت أعضاء الداخلية الي حساء, |
| Çok berbat bir şey, peki ama neden Onlar 40 veya 50 yaşında böyle bir şey yaptılar? | TED | إنه شيء مروع لكن لماذا فعلوا ذلك في الأربعين والخمسين ؟ |
| Tüm bunları tüm izleyici deneyimini tekrar tasarlamak ve seri izlemeyi desteklemek için yaptılar. | TED | فعلوا كل هذه الأشياء لإعادة تشكيل خبرة المشاهد كلها لتشجيع فكرة المشاهدة التسلسلية. |
| Inanılmaz işler yaptılar. | TED | لقد فعلوا أشياء مُذهلة، أشياء لا تُصدق. |
| - Korkarım yaptılar bile. Size nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. | Open Subtitles | لا يستطيعون فعل ذلك بى أخشى أنهم قد فعلوا |
| Ve yaptılar, filmler ve posterlerden oluşan bir yaylım ateşiyle saldırdılar. | Open Subtitles | وتزرعوا البصل بأنفسكم وقد فعلوا متأثرين بعدد لا حصر له من الملصقات والأفلام الدعائيه |
| Ne yaptılar, zenciye zenci mi verdiler? | Open Subtitles | ماذا فعلوا له أعطوا العبد عبداً ليساعده؟ |
| Hizmetçinin cesedi bulunan kadar hiç bir şey yaptıklarını isptalayamazsın. | Open Subtitles | لايمكنك إثبات أنهم فعلوا شيئاً حتى العثور على جثة الخادمة |
| Gökyüzü burada o kadar belirgin ki bunu neden yaptıklarını anlıyorsunuz. | Open Subtitles | والسماء واضحة وضوح الشمس هنا يمكنك أن ترى لماذا فعلوا ذلك. |
| Ve bir çoğu bunu doğum kontrolü olmadan yaptı. | TED | وأغلبهم فعلوا ذلك دون إستخدام موانع للحمل. |
| Yıllardır yaptıkları gibi takım olarak çalışarak boğazda yayılıp av arıyorlar. | Open Subtitles | يعملون كفريق ،كما فعلوا لعقود ينتشرون عبر المضيق بحثاً عن طريدتهم |
| Aynı şeyi geçen yıl Meksika Gizli Servisi'nde de yapmışlar. | Open Subtitles | لقد فعلوا الأمر ذاته لجهاز الخدمات السرية المكسيكي العام الماضي |
| Artık çıktığıma göre, bunu kendime görev bileceğim yüzüne bunu yapan herifi halledeceğim. | Open Subtitles | والان بعدما خرجت سأجعله من شأني للنيل من الشباب الذين فعلوا هذا بوجهك |
| Ne zaman yaptıklarına bağlı olarak, Onlar için göreceli olarak yüzyıllar geçmiş olabilir. | Open Subtitles | وإعتماداً على الوقت الذي فعلوا فيه هذا يمكنهم أن يكونوا قد إختبروا عصور |
| Tamam, başkaları yapmış olsa bile sen etrafı pisletme. | Open Subtitles | حسن, لا تقضى حاجتك على المقعد حتى وإن فعلوا ذلك |
| Onlar zaten yaşamış oluyorlar. Kendilerini belli ediyorlar. Sizin gibi. | Open Subtitles | عندهم الخبره , فعلوا كل شىء بالفعل,يمكن أن ترى ذلك |
| Kafa karıştırmaya çalışacaklarını sen söylemiştin. İşte yapıyorlar. | Open Subtitles | قُلتَ بأنَّهم سيحاولُون تَغْيير رأيك، والآن هم فعلوا. |
| ...fakat daha önce buradaki tayfaların yaptığı gibi bir şey görmedim. | Open Subtitles | لكنى ما رأيت أبداً أى شىء كما فعلوا هذه الفرق هنا |
| - Yapabilseler, şimdiye kadar yapmışlardı! - Beni ele verdin, seni sürtük! | Open Subtitles | وإلا لكانوا فعلوا لكنك وشيت بى أيتها الساقطة |
| Eğer o şeyi yaparlarsa, ölene kadar bir daha o kiliseye ayak basmam. | Open Subtitles | ولو فعلوا هذا الشيء لن تطأ قدمي الكنيسة مجدداً |