Onların benim ailem olduğunu söylüyor, ben onları hayatımda hiç görmedim. | Open Subtitles | هي قالت إنهما والداي وأنا لم أرهما في حياتي من قبل |
Annem... lanetli olduğumu söylüyor. Böyle imgeler görmek Tanrı'ya hakarettir. | Open Subtitles | أمي قالت أنني ملعونه و رؤيتي للأشياء أهانة إلى اللورد |
- Kanıt mı? Tek bildiğim Ruth olduğunu söylediği ve Ruth gibi konuştuğu. | Open Subtitles | كل ما اعرفه, انها قالت انها روث, وهى تبدو مثل روث بالنسبة لى |
Oradaki bayan önce Howard Hunt'ın Senatör Kennedy'le ilgili kitaplar aldığını söylemiş. | Open Subtitles | في البداية قالت أن هوارد هنت قد استعار كتبا عن السيناتور كينيدي |
dediğine göre başarılı kadınları bir araya getiren tek şey, ortak sahip oldukları tek şey, iyi akıl hocalarına sahip olmak. | TED | حيث قالت إن الشيء الوحيد الذي جمع النساء الناجحات معاً، الشيء الوحيد المشترك بينهن، هو حقيقة أنه كان لهن مرشدون جيدون. |
Huzur içinde yatsın, benim ailemin çok acı çekeceğini söylerdi. | Open Subtitles | قالت لي، قم من على وجه الأرض وإلا ستحزن عائلتي |
Bir çeşit, um, patojen. Daha önce böyle bir şey görmediğini söylüyor. | Open Subtitles | إنه نوع من المرض قالت بأنها لم تر شيئاً يماثله من قبل |
Ben sonunda farkına vardım. Efsane, hazinenin İngilizlerden korunmak için gömüldüğünü söylüyor. | Open Subtitles | أخيرا خمنت ذلك , الأسطورة قالت أن الكنز تم إخفائه عن البراطنيين |
Bir tanesini gören birini tanıyan birini tanıdığını söylüyor. Neyi gören? | Open Subtitles | قالت إنها عرفت شخصاً كان يعرف شخصاً أخر رأى واحداً منهم |
- Hey, oraya değil! - Bize koymamızı söylediği yere koy. | Open Subtitles | ليس هناك هذا هو المكان الذى قالت لنا ان نضعة فية |
Ve Carter'ın söylediği gibi, bu gemiden çıkmak için bir yol bulabiliriz. | Open Subtitles | و كما قالت كارتر ، فربما تكون لدينا وسيلة للهرب من السفينة |
Az önce arayan Janice'in annesiydi. Janice ona burada kalacağını söylemiş. | Open Subtitles | كانت والدة جانيس علي الهاتف، جانيس قالت أنها ستبيت الليلة عندنا |
Eve gitmek yerine, onun da söylemiş olduğu gibi, bekledi ve geri döndü, ve gizemli telefonu bahane etti. | Open Subtitles | قبل العوده للبيت ذهبت إلي مكان كما قالت .. إنتظرت و عادت و إدعت أن غامضون إتصلوا كعذر للمجيء. |
dediğine göre, bunu sadece ciddi şekilde huzursuz olan insanlar yaparmış. | Open Subtitles | قالت إنّه لا أحد غير المصاب باضطراب عقليّ شديد يفعل هذا |
Doğru adamı beklediğini söylerdi. Onunla tanıştığı an bunu bileceğini söylerdi. | Open Subtitles | قالت بأنها كانت تنتظر الرجل المناسب قالت بأنها ستعرفه عندما تقابله |
Annen, senin evinde kaldığında ona ne kadar iyi davrandığını anlattı. | Open Subtitles | قالت لي أمك كم كنتِ طيبة معها عندما بقيت في بيتك |
Onun görelilik teoremi hiçbir şeyin bu kadar hızlı gidemeyeceğini söylüyordu. | Open Subtitles | نظريته للنسبية قالت انه لا شيء يُمكنه أَن يسافر بتلك السرعة |
Ona her gün yumurta götürürdüm, ve çocuklarına ne dediğini duyardım. | Open Subtitles | كنت أحلب لها البيض كل يوم وكنت أسمع ماذا قالت لهم |
Lucretia'nın polise ona tecavüz edenin kovboy şapkası giydiğini söylediğini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكرين ان ليكريشا قالت للشرطه ان الرجل الذي اغتصبه يرتدي قبعة كاوبوي |
dedi ki, yarın, kasaba ayıldığında, herkes benim istifamı isteyecekmiş. | Open Subtitles | قالت أنه في الغد، عندما يفيق الناسمنسكرهم.. سيطلبون مني الإستقالة |
Annem benim aslında mavi bir balon almamın daha iyi olacağını söyledi. | TED | قالت لي أمي أنها تعتقد أنني يجب حقًا أن آخذ بالونًا أزرق. |
Şöyle dedi: " Lenin yerine Churchill veya Roosevelt olsaydı haftada iki kez yazardı. " | Open Subtitles | قالت لو كنا نسكن في تشرشيل أو روزفيلت لكتب لنا مرتين في الأسبوع |
Bana Lisa Oberman'ın da aynı dönemde burada olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | لقد قالت أن ليزا أوبرمان كانت هنا فى نفس التوقيت |
o zaman, eve, içeriye gelmemi söyledi... onarılacak bir kapı varmış. | Open Subtitles | ثم قالت : تعال إلى المنزل هناك باب يحتاج إلى تصليح |