| Bütün gün, seninle bir dakika geçirmeyi umarak bekledim üstelik seni tanımıyorum bile. | Open Subtitles | انتظر طوال اليوم على امل قضاء دقيقة أخرى معك وانا حتى لا أدرى |
| Onunla vakit geçirmeyi ne kadar istediğinizi biliyorum. Üzgünüm efendim. | Open Subtitles | اعلم انك تريد قضاء وقتك معه اسفة لهذا يا سيدي |
| Hadi, millet. Siz uyurken sizi vakumlayan bir yerde kalmak istemezsiniz. | Open Subtitles | بربّكم يا قوم، لا تودون قضاء وقت فراغكم بنفس مكان نومكم |
| Aileyle vakit geçirmekten başka daha iyi ne olabilir ki? | Open Subtitles | وهل هناك أفضل من قضاء بعض الوقت مع العائلة ؟ |
| Saçmalama. İstediğin kişiyle vakit geçirebilirsin. | Open Subtitles | لاتكن سخيفاً يمكنك قضاء وقتك مع أي شخص تريده |
| Bir 8 yılı daha bu şekilde geçiremem. Konuşmam gerek. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع قضاء ثمانى سنوات أخرى هكذا.أريد أن أتحدث. |
| Eger istersen, bugünü orada geçirebiliriz, ve yarin buraya geri dönebiliriz. | Open Subtitles | إذا شئتِ، يمكننا قضاء اليومبأكملههناك، وغداً نستطيع أن نعود إلى هنا |
| Sırf beraber zaman geçirmeyi seviyor olmamız, bağımsızlığımızı kaybettiğimiz anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأننا نحب قضاء الوقت مع بعضنا لايعني ذلك أننا معقدين |
| Gerçekten hoş biri olduğunu ve seninle zaman geçirmeyi sevdiğimi söyleyebilirim. | Open Subtitles | انا اجدك شخصاً لطيفاً جداً ودائما ارغب في قضاء وقتي معك |
| Biliyorum bu akşamı Bay HIV ile geçirmeyi tercih edersin. | Open Subtitles | أعرف أنكِ تفضلين قضاء الأمسيه للتحدث مع سيد إيدز هناك |
| Altın yıllarımızı yurt dışında geçirmeyi istediğinden bahsederdin ya hep. | Open Subtitles | ألم تقولي دائماً أنكِ أردتي قضاء سنواتنا الذهبية خارج البلاد؟ |
| Alex, iyileşene kadar birkaç gün daha kalmak istemediğine emin misin? | Open Subtitles | أليكس انت متأكده بإنك لا تريدين قضاء بعض الايام هنا لتتحسني؟ |
| Lütfen, geceyi güzel bir bayanla geçirmekten daha güzel ne olabilir? | Open Subtitles | قضاء ليله مع إمرأه جميله .. ما الأجمل من هذا .. |
| Eğer hayatımı kurtaracaksa birkaç yılını hapiste geçirebilirsin! | Open Subtitles | بل يمكنك قضاء عامين بالسجن إن كانت ستنقذ حياتي |
| Yapmadığım bir şey yüzünden bir günümü daha hapishanede geçiremem. | Open Subtitles | لا يمكنني قضاء يوم آخر في السجن لأمر لم أفعله |
| Akşamı, birbirimizi daha iyi tanıyarak geçirebiliriz. | Open Subtitles | الآن يمكننا قضاء الأمسية في التعرف على بعضنا بشكل أفضل |
| Dongguan'a ilk gittiğimde, işçilerle çok fazla vakit geçirmenin iç karartıcı olacağını düşünüyordum. | TED | عندما ذهبت لأول مرة إلى دونغقوان،أنا قلقت من احتمال الاكتئاب جراء قضاء الكثير من الوقت مع العمال. |
| Lütfen söyle bana. Gecenin geri kalanını olayı sindirmekle geçirebilirim. | Open Subtitles | أخبرني فحسب ، أحبذ قضاء بقية الليل في استيعاب المعلومات |
| Jackson Lee Mama dedi ki: "Geceyi burada geçirebilir miyiz? | TED | قالت والدة جاكسون لي: " هل يمكننا قضاء الليلة هنا؟" |
| Ya da sadece Meksika plajlarında takılmak istiyorsunuz. | TED | أو تريد مجرد قضاء فسحة على شاطئ مكسيكي. |
| WebMd, NIH ve Noah Health'de ...aşırı zaman geçirme var. | Open Subtitles | الأعراض تشمل قضاء أوقات طويله على مواقع الصحة و العلاج |
| Kartlarınızı doğru oynarsan belki ikimizin yalnız geçirecek zamanı olur. | Open Subtitles | تصرف بذكاء و ربما يمكننا قضاء بعض الوقت وحدنا معا |
| Sonra da baba-oğul vakit geçiririz diye inandırmaya çalıştı. | Open Subtitles | و من بعدها لقد حاول أن يقنعني من باب قضاء الوقت لأب مع إبنه |
| Sonunda hayatımı beraber geçireceğim birini buldum. | Open Subtitles | واخيرا وجدت الشخص الذي اريد قضاء حياتي معه |
| Çünkü beraber vakit geçirip yeniden bağ kurmaya çalışmak istiyorum. | Open Subtitles | لأنني أحاول قضاء بعض الوقت معاً و نحاول اعادة التواصل |