| Herkes onun sandalyesine doğru koştu, çığlıklar atılıyordu, bağrışmalar vardı, dosyalar dalgalanıyordu. | TED | أسرع الكل نحو كراسيهم، كان هنالك ضجيج، كان هنالك صراخ، تلويح بالملفات. |
| Önerim. Bana baktığı tek seferde de kötü bir elektrik vardı. | Open Subtitles | إقتراحي, و المرة الوحيدة التي نظر فيها إليْ كان هنالك شعور. |
| -Evet. En az on iki kişi daha vardı Orada. Ona sorabilirsiniz. | Open Subtitles | أجل، لقد كان هنالك إثنا عشر شخصًا على الأقل بإمكانك أن تسألهم |
| Finansal çöküşten öğrenilmesi gereken bir şey varsa o da budur. | TED | اذا كان هنالك درس يمكن تعلمه من الانهيار الاقتصادي هو هذا |
| Ama çabaladığını söyledin, fakat babanla senin aranda içine girilemez bir bağ varmış. | Open Subtitles | لكنها قالت أنها حاولت، لكن كان هنالك شيءٌ غير قابل للاختراق بعلاقتكِ وأبيكِ |
| Aslında sadece tek bir rehine vardı. Ama sonra gazeteciler de rehine oluverdiler. | Open Subtitles | كان هنالك في الاصل رهينة واحدة فقط، ومن ثمّ أصبح كل الصحفيون رهائناً |
| Siz kızların bildiğinden emin olduğum üzere. Sonra, bir gece, yıllardır görmediğim eski aşklarımdan biri vardı ve oturuyordu tam Orada oturma odasında. | Open Subtitles | كما أني متاكدة بأنكم تعرفون كل ذلك، وفي أحد الليالي كان هنالك أحد من الذين كنت على علاقة به ولم أره منذ سنين |
| Üzgünüm memur bey, aslında arabanın içinde büyük bir arı vardı. | Open Subtitles | انا اسف ايها الضابط لقد كان هنالك نحله كبيره في الساره |
| Ve ne kadar şaşırtıcı da olsa, bilin bakalım başka kim vardı Orada? | Open Subtitles | والتي حولت ديونك الي وكذلك من المدهش هل تعرفين من كان هنالك ايضا؟ |
| Sık, sık onu görmeye gelen biri vardı. Bir Japon lokantasına balık satıyordu. | Open Subtitles | كان هنالك زبون يأتي لرؤيتها دائما, و يعمل كمزود للسمك في مطعم ياباني |
| Şu bloğun çevresinde bisiklet sürerdim. Çok vahşi bir köpek vardı Orada. | Open Subtitles | اعتدتُ التجوال بدرّاجتي حول هذا المجمع، كان هنالك كلب شرس يقطن هناك |
| Onlara hatırlamadığımı söyledim, bir şeyler vardı ama onları hatırlamadım. | Open Subtitles | اخبرتهم لا اتذكر ذلك, كان هنالك شيئاً ولكنني لا اتذكره |
| İki taraf vardı. Bir taraf dosya indirmede bir sorun görmüyordu. | Open Subtitles | كان هنالك جانبان جانب يقول بأنه لا توجد مشاكل في التحميل |
| Ama ondan önce başka bir laboratuvarı daha vardı. Yıllar öncesinde. | Open Subtitles | و لكن قبل ذلك كان هنالك مختبر اخر, في السنين السابقة |
| Bence her iki tarafında hataları vardı demek daha doğru olur. | Open Subtitles | أظن أنه من العدل قول أنه كان هنالك أخطاء من الجهتين. |
| Seksen yaşında seksi insanlar vardı ve birinin "sıtma" olduğundan eminim. | Open Subtitles | كان هنالك أكتاجورينين ساخن وحصلتُ على حمى أدغال من واحدة منهم. |
| İki tanık vardı. Birisi 70 yaşında maküler bozulması olan kadın. | Open Subtitles | كان هنالك شاهدان، أحدهما إمرأة عمرها 70 ولديها صعوبة في الرؤية |
| - Orada bir tenis ayakkabısı mı ne vardı; hatırlıyorum, ses çıkarıyordu. | Open Subtitles | أتذكر كان هنالك حذاء تنس أو ما شابه .. كان يخرج صوتاً |
| Bu topraklarda petrol varsa, onu ancak ben ölüp toprak olunca satabilirsin. | Open Subtitles | أن كان هنالك نفط تحت أرضي يمكنك ضخه عندما أدفن أنا معه |
| Bir zamanlar, yüzlerce kilometre ve binlerce yıl uzakta bir kasaba varmış. | Open Subtitles | كان يا مكان، كان هنالك مدينة على بعد مئات الأميال وملايين السنين |
| Ve çoğu kişinin unuttuğu ikinci bir duruşma oldu, Baba George Bush'un emrettiği. | TED | و مانسيه الجميع , انه كان هنالك محاكمة أخرى بأمر جورج بوش الأب |
| Ama karanlık enerji Orada, ve bir yere de gitmiyor, bu nedenle evren sonsuza dek genişlemeye deva edecek. | TED | لكن إذا كان هنالك طاقة مظلمة ، وهذه الطاقة المظلمة لا تتبدد، فإن الكون سوف يظل يتمدد لأبد الآبدين. |
| Dairesindeki borulardan birinde kaçak var. Yan daireye sızıntı olmuş. | Open Subtitles | كان هنالك أنبوب مكسور بوحدته سبّب بعض الضرر للشقة المجاورة |
| Küçük kızları tercih eden özel bir adam var mıydı? | Open Subtitles | هل كان هنالك شخصاً محدداً كان يحب الفتيات الصغيرات ؟ |
| Büyük bir oyun olsa haberini alırdım, hanımefendi. Gordon, levazımdaymış. | Open Subtitles | إذا كان هنالك لعبة كبيرة منتظمة لابد أن أعرف عنها |