Sana bunu yaptırmaktan nefret ediyorum, ama yaşlı bacaklarım artık çok yorgun. | Open Subtitles | أكره أن تبحثى و تحملى لى لكن كما ترين أن ساقاى متعبان |
İsterim ama görüyorsun ya, sadece bir tarafı oluyor. Çok sert çekme. | Open Subtitles | اود ذلك لكن كما ترى تعمل من جهة واحدة وليس من جهتين |
Eğer gerçekten benim kocam olsa anlarım ama değil ki! | Open Subtitles | لو كان أماليو زوجي لكان سيُلقّب لكن كما هي الأشياء |
Kesinlikle bir lüks fakat ben hayatın zarif yönleriyle tatmin olan birisiyim. | Open Subtitles | شئ ثمين لكن كما ترى أنا رجل أقدر الأشياء الثمينة فى الحياة |
Hepimize mekanikler diye seslendiniz, fakat görebileceğiniz üzere ben bir WAC'ım. | Open Subtitles | لقد اطلقت علينا اليين هناك لكن كما ترى , انا واك |
Ancak daha önce söylediğim gibi, aynı mantık bulaşıcı hastalıklar ile ilgili pek çok alana uygulanabilir, uygulanmalı da. | TED | و لكن كما قلت منذ قليل, هذا النوع من المنطق ينطبق على الأمراض المعدية, و ينبغى أن يكون كذلك. |
ama senin gibi ben de zeki ve yetenekli erkekken sıkılmıştım. | Open Subtitles | لكن كما هو شأنك لقد مللت من الرّجال المُتألّقين و الفُصحاء |
Evet, müşkül bir durum olduğunun farkındayım, ama, malum, bir tuhaf oldum. | Open Subtitles | أجل, أعرف أن الأمر أصبح فوضى لكن ,كما ترى, لقد اختلطت أموري، |
İnsanları avlayabilen her şeyi avladım. ama bunlar gibi hareket edeni... | Open Subtitles | لقد إصطدت أكثر الأشياء التى يمكنها أن تصطادها, لكن كما يتحركن |
Özlüyorum, ama... gördüğün gibi artık yeni bir hayatım var. | Open Subtitles | اشتاق اليها و لكن كما تري الان عندي حياه جديده |
ama söylediğiniz gibi bu siz değilsiniz öyle değil mi? | Open Subtitles | لكن كما تعرف هذا ليس أنت كما قلت بشكل بليغ. |
ama dediğin gibi, bir araya gelirsek, halkımız için müthiş şeyler yapabiliriz. | Open Subtitles | لكن كما قُلت معاً نَحنُ الاثنين، يُمكننا أن نُحَقِقَ أشياءً عَظيمَةَ لأُناسِنا |
ama önceden de Triad'da ispatladığınız gibi, konukçu hayatta kalır. | Open Subtitles | لكن كما أثبت في وقت سابق في المحكمة المضيّف ينجو |
Çok az miktar benzin harcanır, fakat bildiğiniz gibi tarımcılıkta karbon ayak izi vardır ve bu balıkçılıkta daha azdır, bu yüzden çevreyi daha az kirletir. | TED | يحتاج إلى القليل من الوقود، لكن كما تعلمون، قد تكون للفلاحة بصمة كربونية، وللسمك واحدة أصغر بكثير، لذا فهو أقل تلويثا. |
fakat birçok kez duyduğumuz üzere yeni teknolojiler iki yönlüdür. | TED | لكن كما سمعنا عدة مرات، هذه التكنولوجيا الجديدة سلاح ذو حدين. |
fakat oğlum Max gibi liberal üniversite kasabasında büyüme koşulunda Bu ilk kaba yazılım nasıl değişikliğe uğrayacak? | TED | لكن كما يشب إبني ماكس في مدينة جامعية ليبرالية , كيف يمكن لهذه المسودة أن تُعدل و تُنقح ؟ |
Suçlu olduğunu istediğin kadar.. ...inkar edebilirsin. Ancak benim gördüğüm.. | Open Subtitles | أُنظر، يمكنك نكران الذنب كل ما تريده، لكن كما اراه |
Ancak en ufak detaylar bile bizi bunu yapanlara ulaştırabilir. | Open Subtitles | لكن كما تعلم كل التفاصيل الصغيرة .سوف تقربنّا إلى الفاعلين |
Bunlar cüretkar hedefler Ancak sizin de gördüğünüz gibi Çin bu hedeflere ulaşma yolunda gayet iyi ilerliyor. | TED | إذًا هي أهداف جريئة، لكن كما تلاحظون، تحرز الصين تقدّما جيّدًا نحو تلك الأهداف. |