Şimdiye dek, hayatımı mahvetmene izin verdim ama bunu mahvetmene izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لقد تركتك تعبثين بحياتى لأقصى مدى لكنى لن أدعك تواصلين ذلك العبث |
Bu hayali mahvetmene ve yarışmanın değerleriyle alay etmene izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن أدعك تدهس ذلك الحلم، وتستهزئ بكل ما تعنيه تلك المسابقة. |
Hepimizin kullandığı bir şey için senin kovulmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | أنا لن أدعك تطرد من أجل شيئ نحن جميعنا فعلناه |
Yalnız gitmene izin veremem şimdi senin yardıma ihtiyacın var. | Open Subtitles | لن أدعك تذهب لوحدك الآن ، أنت بحاجة إلى المساعدة |
Asla yüzünde hardalla birlikte evden dışarı çıkmana izin vermem. | Open Subtitles | لن أدعك أبداً تخرج من المنزل بوجود الخردل على وجهك تعال هنا |
Bu hayatımın en güzel günü ve onu unutmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | هذا أفضل يوم على الإطلاق و لن أدعك تنسى ذلك أبداً |
Bu hayatımın en güzel günü ve bugünü unutmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | هذا أفضل يوم على الإطلاق و لن أدعك تنسى ذلك أبداً |
Bu kadın hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. - Onunla karşılaşmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | نحن لا نعرف شيئ عن هذه المرأة لن أدعك تواجهها في نزال |
Kanepede uyuyor olabilirim ama bunu yalnız atlatmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | ربما أنام على الأريكة لكن لن أدعك تمرّين بهذا لوحدكِ |
Merak etme sen, harika görünmeni sağlamadan bu kapıdan çıkıp gitmene izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لا تقلق لن أدعك تخرج من هنا إلا و أنت في أحسن صورة |
Onu benden çalmaya çalışıyorsun, Frankie ama buna izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | أنت تحاول أن تسرقها مني يا فرانك وانا لن أدعك |
Bu soruşturmayı bir çeşit saçma yarışmaya ...dönüştürmene izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن أدعك تُحوّل هذا التحقيق إلى نوعٍ من المنافسة الملتوية. |
Artık beni incitmene izin vermeyeceğim. Kimseyi incitmene izin vermeyeceğim! | Open Subtitles | لن أدعك تؤذيني بعد الآن لن أدعك تؤذي أيّ أحد |
Annemi bilmem ama ben senin gitmene izin vermeyeceğim! | Open Subtitles | لا أعرف رأي ماما لكن من جهتي لن أدعك تذهب |
Bir mahkum karısıyla dolaşmana izin vermeyeceğim. İn arabadan. | Open Subtitles | لن أدعك تتجول بالسيارة وبصحبة زوجة سجين اخرج من السيارة |
Eve pastırmalı wafflerı getiren tek kişi olmana izin veremem. | Open Subtitles | لن أدعك فقط أنتِ من يحضر الوافل واللحم المقدد للمنزل. |
Üzgünüm. Ben kontrol etmeden önce bunlardan başkasına vermene izin veremem. | Open Subtitles | أعتذر، لن أدعك تعطي هذا لأحد آخر حتّى يتسنى لي فحصها |
Fakat o sofuların yanına göndermene izin vermem! | Open Subtitles | لكن أنا لن أدعك ترسله إلى ذلك الزاهد أشرام |
Biliyor musun, böyle devam edersen gitmene asla izin vermem. | Open Subtitles | , أتعلم , لو أنك تابعت هذا لن أدعك ترحل |
Tamam, ama sadece ceket. 00 ve 7'ye izin vermiyorum. | Open Subtitles | حسناً، السترة وحسب لن أدعك ترتدي السروال |
Sana söyleyeyim senin kan kaybından ölmene müsaade etmeyeceğim. | Open Subtitles | فقط حتى تعلم ، لن أدعك تنزف ، حتى الموت ، لا يا سيدي لأنني عندما أقوم بتقطيعك سأقوم بكيّك |
Benimle tatlı bir dille konuşmana izin vermiyeceğim, Lance Truman. | Open Subtitles | لن أدعك تحسسني بالذنب يا لانس تورمن |
Ama şu anda konumuzun dışında konuşmanızı istemiyorum efendim. Konumuzdan bahsedelim efendim. Konumuzun dışına çıkmıyorum. | Open Subtitles | ولكنني لن أدعك توارب الآن، سيّدي لن أدعك توارب، سيّدي |
Olsaydi bile, onlarla konusmana izin vermezdim. | Open Subtitles | حتى لو كان هناك شهود لن أدعك تتكلم معهم |
Yardım edebilirsin diyene kadar bırakmayacağım seni. | Open Subtitles | أنا لن أدعك تذهب حتى تقول بمقدورك بأنه يمكنني مساعدتك |
Yalnız gitmene müsaade edemem! | Open Subtitles | لن أدعك تذهب وحدك. |
Öyle görünebilir, ama sana söz veriyorum, hiç bir yere gitmenize müsade etmeyeceğim. | Open Subtitles | حسناً، ليكن ما يكن، لن أدعك ترحل من هنا |