Ne zaman buluşsak kimsenin olmadığı bir yerde kısa bir süre görüşüyoruz. | Open Subtitles | وقتما نتقابل، نحن نتقابل في مكان ليس بهِ أيّ شخص لوقت قصير |
..uzun bir zaman için. Sadece, New York'u denemek istedim. | Open Subtitles | لقد كنت هناك لوقت طويل ثم قررت أن أجرب نيويورك |
Burada tabii ki bir yol var, ki bu da gece geç saatlere kadar oturup bütün haberleri okuyarak bütün gerçekleri ezberlemek. | TED | هناك، بالطبع، طريقة واحدة، وهي الجلوس لوقت متأخر من الليل وتعلم كل الحقائق عن ظهر قلب من خلال قراءة كل هذه التقارير. |
Keşke beraber daha Çok vaktimiz olsaydı, umarım başka zamana, değil mi? | TED | وددت لو كان لدينا مزيد من الوقت معاً، لكن هذا لوقت أخر. |
Ve bu bir süreliğine, doğruymuş gibi gitti. Bayan Drucker'ı tanıyana kadar. | TED | ونجحت لوقت من الزمن, الى ان التقيت بالسيدة دراكر. |
Habsburg İmparatorluğunun bu politik yapısı daha fazla devam edemezdi. | Open Subtitles | أن هذا البناء السياسي لإمبراطورية هاسبورغ لن تصمد لوقت طويل. |
Geç saate kadar çalışabilirdim. Sorun olmaz çünkü sevgilim şehir dışında. | Open Subtitles | يمكنني العمل لوقت متأخر, هذا لا يهم لأن صديقتي خارج البلدة |
Bu durumda, bilgisayarın biraz çevirmesine izin verdikten sonra bile sağ ve sol taraftaki resimlerin karmakarışık olarak bulabiliriz. | TED | حتى بعد أن نترك الكمبيوتر يحاول إدارتها لوقت نظل نجد أن صور الجانب الأيسر والأيمن تم خلطها جميعها معاً |
Bir evi olsun, ama zaman zaman da çıkıp gidebileceği bir ev. | Open Subtitles | دعه يشعر بأن له دارا وأن يكون حرا بالمغادرة من وقت لوقت |
O her zaman fazla mesai yapıp dururdu... su arıtma tesisinde. | Open Subtitles | لقد كان دوماً مشغولاً بالعمل لوقت إضافي في مصنع معالجة المياه |
Benimle tanışmadan uzun zaman önce ülkene karşı işlenen bir suçta yer almıştın. | Open Subtitles | أنت كنت متورط في جريمة ضد بلادك لوقت طويل من قبل لقياك بي |
Çok geç saatlere kadar çalıştık. Annesiyle tanıştın mı? Harika biridir. | Open Subtitles | . كنا نعمل لوقت متأخر جداً . هل قابلت والدتة ؟ |
Geç saatlere kadar kalmanı istedim çünkü bu müessesenin Çok önemli elemanlarından birisin... | Open Subtitles | لكنّي بحاجة إليك للعمل هُنا لوقت مُتأخّر لأنّك جزء هام مِن هذه الشركة |
Neden bunu herkesin daha az dramatik hissettiği bir zamana tekrar programlamıyoruz? | Open Subtitles | هيا لِمَ لا نؤجل هذا لوقت يشعر فيه كلنا بأننا غير مشحونون |
Efendim, bu acemileri zorla adama benzetmek için zamana ihtiyacım var. | Open Subtitles | سيدي, أحتاج لوقت لتدريب هؤلاء المجندين الخام |
Keşke bir süreliğine sizin mizacınızı ödünç alabilsem. | Open Subtitles | ليتني أستطيع استعارة طبيعتك لوقت ما ياكابتن |
Eğer herkese bu şekilde şok olmuş gibi bakıyorsan, fazla uzun yaşamazsın. | Open Subtitles | لن تستمر لوقت طويل اذا كنت تظهر دائما بهذه الصدمه مع الجميع |
Normalde kapıları kilitli tutarım, ama Aubrey geç saate kadar uyanıktı ve... | Open Subtitles | عادة اتاكد من ان كل الابواب مغلقة لكن اوبري ظلت لوقت متاخر |
biraz daha uyusun, olmaz mı? Çok yoğun bir gün geçirdi. | Open Subtitles | ألا يمكن أن تتركه نائما لوقت أطول ، كان يومه شاقا |
uzun bir süre benimle konuşmadı, çünkü ailemi küçük düşüreceğimi düşünüyordu. | TED | ولم تكلمني لوقت طويل جداً لأنها أعتقدت بأني سأخيب آمال عائلتي |
Olanları düşünmek için biraz vakte ihtiyacı var. Hepsi bu! | Open Subtitles | إنها تحتاج لوقت فقط كي تفكر في الأمور بطريقة صحيحة |
bir süre için dünya senindir. | Open Subtitles | إن العالم لك لوقت ما ، و سيكون شيئاً مأساوياً حين تدرك أن الأوان قد فات |
Kütüphane görevlileri için uygun iş sayısı 1957'den sonra oldukça arttı. | TED | أن عدد الوظائف لأمناء المكتبات تزايد لوقت طويل بعد عام 1957 |
Sizinle takılmayı Çok seviyoruz ama baş başa da vakit geçirmeye ihtiyacımız var. | Open Subtitles | انظر, نحن نحب الخروج معكم أيها الرفاق ولكننا نحتاج لوقت خاص بنا أيضاً |