Onun hemen altında, etrafında tuhaf işaretlerin bulunduğu bir düğme var. | Open Subtitles | الآن، وأسفل من ذلك يوجد مقبض محاط بعلامات التجزئة |
ama buda bir paradoks var çünkü etrafı çöllerle kaplı gibi duruyor. Neden bu deniz buradadır? | TED | ولكن هناك نوع من التناقض، فهو يبدو كأنه محاط بالصحراء. لما يتواجد هذا البحر هنا؟ |
etrafım embesillerle çevrili. Her şeyi kendim mi yapmak zorundayım? | Open Subtitles | .إنّي محاط بالبلهاء هل عليّ ان أفعل كل شيء بنفسي؟ |
Ve gerçekten, bu görüntüde, beş yarasa tarafından etrafı çevrelenmiş uzun ömrün resmi var. | TED | و فى هذه الصورة تصوير لطول العمر محاط بخمسة خفافيش. |
Ve ben gizlice arkadan çıktım. Orda bir hendek, bir çit ve ineklerle dolu bir alan vardı. | TED | وكنت انا اسير خلفه .. وكان هناك مثل سهل .. محاط به سور .. وفي داخله جمع من الابقار |
Kendini kollarına atmak için can atan kızlarla Etrafın kuşatılmış durumda. | Open Subtitles | أنت محاط بالفتيات الجميلات اللواتي يرغبن أن يكن بين ذراعيك. |
Ölüm döşeğindeyken, ve etrafında bir çok kişi oturuyorken, özellikle de yakın dostları ve ailesi ordayken, herkesin susmasını istedi. | Open Subtitles | وعندما كان على فراش الموت محاط بأهل بيته وأصحابه خاصة |
etrafında dört silahlı beyaz var. | Open Subtitles | رجل أسود واحد، محاط من قبل أربعة رجال بيض بالأسلحة. |
Dostum, etrafında güçlü, kötü bir uzman doktorla yatmak için her şeyi yapacak birçok kadın stajyer doktor var. | Open Subtitles | يا صاح، أنت محاط بطبيبات الإمتياز الاتي سيقمن بأي شيء ليحظين بالجمهور الكبير المحتشد |
Kendini etrafı Amerika'nın önemli işadamlarıyla sarılmış bir toplantı masasının başında otururken mi gördün? | Open Subtitles | هل رأيت نفسك تجلس على طاولة مؤتمر وأنت محاط بكل الرجال الأقوياء العواجيز في أمريكا؟ |
Kuzey kutbu, etrafı kıtalarla çevrilmiş olan donmuş bir okyanustur ve kıtaların arasındaki deniz yüzeyi kıyıdan kıyıya donduğunda topraktaki yırtıcı hayvanlar avlanmak için onun üstüne çıkarlar. | Open Subtitles | القطب الشمالي عبارة عن محيط متجمد محاط بالقارات وعندما يتجمد سطح البحر الذي بين القارات من الشاطئ للشاطئ الآخر |
etrafım koduğumun genelkurmay başkanlarıyla çevriliyken size gizli mesaj falan atamam! | Open Subtitles | لا أستطيع إرسال الرسائل بينما أنا محاط بقادة هيئة الأركان المشتركة. |
etrafım aptal steno dolu. Dolma kalem getiriyorum. | Open Subtitles | أنا محاط بجماعة من العجزة كتبة الاختزال العقيمون الأغبياء |
Hepsinin de birer katı, sıcak demir çekirdekleri sıvı demir ile çevrelenmiş bir katmanları ve erimiş kaya ile sarılı bir yapıları vardı. | Open Subtitles | لديها لب حديدي ساخن صلد محاط بطبقة من الحديد السائل |
Oakland şehir merkezinde çöplerle dolu bir arsa var. | TED | هناك عقار في وسط مدينة اوكلاند محاط بالآفات. |
Ancak tek bir pist ve onu çevreleyen dikenli tel ile muzaffer olmaktan çok kuşatılmış gibi duruyordu. | Open Subtitles | المطار لكنه طريق واحد و محاط بالأسلاك الشّائكة يبدون محاصرين أكثر من أنهم منتصرين |
Etrafın çift numaralarla çevrili! Bu sana ipucu veriyor mu? | Open Subtitles | انت محاط بالإعداد الزوجية الم يبين لك هذا |
Şimdi beni görebilseydin etrafım cesur askerlerimizle sarılı hepsi benim adamım ve onları seviyorum. | Open Subtitles | يجب أن تشاهدينى الان اجلس محاط من قبل هؤلاء الرجال المخلصين لوطننا رجالى |
Ve Başkan karşımıza çıkmış, yanında onu destekleyenler ve sallabaşlarıyla savaş hakkında mutlu mesut konuşuyordu. | Open Subtitles | وها هو الرئيس محاط بمسانديه ورجاله الآليين يتكلمون بسعادة عن حربه |
Şu halime bak, etrafımda dünyanın en mutlu insanları yazarlar varken benim moralim bozuk. | Open Subtitles | انظروا إليّ، أجلس هنا محبطاً بينما أنا محاط بأسعد أشخاص في العالم، المؤلفين |
On yıl önce, matematiksel durumdan dikkatlice çıkarmaya başladı çünkü evrenin zamana ihtiyacı yoktu, burada sıradışı olan geçmiş tarafından çevrili olmasıdır. | Open Subtitles | لعقود خلت , بدأ بطرح معادلته الرياضية بعناية بأن الكون لايحتاج للزمن وهو شيء غريب فيما هو محاط بالماضي |