Yüzler arı aynı anda çalışsa bunun kadar polenleşme yapamaz. | Open Subtitles | مئة نحل تعمل طوال الوقت لا يمكنها أتلقح كهذه النحلة. |
- arılar genelde ses çıkarırlar. Ses yok demek, arı da yok demektir. | Open Subtitles | النحل يخرج الكثير من الأصوات ولا يوجد أصوات هذا يعني لا يوجد نحل |
Tehlikede olan sadece bal arıları değil, fakat bu yerel polen yayıcıları veya topluluğun diğer kısımlarının tehlike altında olmasını anlayamıyoruz. | TED | اذن ليست فقط نحل العسل في ورطة ، لكننا لا نفهم هذه الملقحات الأصلية أو كل من الأجزاء أخرى من مجتمعنا. |
Çeşitli parçacıkları stratosferden mezosfere parçacıkları taşıyabilir ve... ...böylece temel olarak ozon sorununu çözebiliriz. | TED | بإمكاننا تحريك أشياء من طبقة الستراتوسفير إلى طبقة الميزوسفير, و نظريا, نحل مشكلة الأوزون. |
İnsan olarak kendi problemimizi çözmek bizim temel hakkımız. | TED | بل هو حقنا الأساسي بصفتنا بشرًا أن نحل مشاكلنا الخاصة. |
Yoksa ağızlarında arı olan, havladıklarında onları fırlatan köpeklerini mi? | Open Subtitles | أو كلاب بوسط أفوهها نحل ونعدما ينبحون يرمون عليك النحل؟ |
Babam onlardan kurtulmasını sağladı çünkü çok fazla arı oluyordu. | Open Subtitles | وجعلها والدي تتخلّص منها، لأنّه كان يوجد نحل كثير حولها |
Son beş yılda, dünya geneli arı popülasyonu çok azaldı. | Open Subtitles | في اخر خمس سنوات , عدد نحل العسل انخفض جدا |
New York denen arı kovanında yaşamak, seni hayatından bezdirmiş. | Open Subtitles | المعيشة في ذلك خلية نحل نيويورك مدينة ومنهكا تماما لك. |
Olmaması gerektiği halde yine de enfekte olmuş bir arı kovanı var. | Open Subtitles | رغم ذلك هناك خلية نحل ملوثة في مكان، المفروض لا توجد فيه |
Bu; arılar, böcekler ya da ikiden fazla bacaklı herhangi bir canlıyı düşündüğünüz zaman hayal edebileceğiniz bir şey. | TED | الآن ، هذا ماقد يتصوره الكثير منكم عندما يفكر في نحل العسل ، ربما حشرات، آو ربما أي شيء لديه أرجل زيادة على اثنتين |
Muhtemelen çenesine bağlı bir kraliçe arı var ve diğer arılar da ona doğru gidiyor. | TED | من المحتمل أن يكون لديه ملكة نحل معلقة في ذقنه وباقي النحل منجذب لها |
Neden arılar için de bu şekilde düşünmeyelim? | TED | لماذا لا ننظر إلى نحل العسل بنفس الطريقة |
Bal arıları ağır yağmur altında uçmak için çok küçüktür. | Open Subtitles | نحل العسل صغير للغاية على أن يطير في المطر الغزير |
İşte şimdi otostop yapan yaratıkların sırrını çözebiliriz. | Open Subtitles | الآن اخيرا نستطيع ان نحل لغز غيلان متطفلى السفر |
Özetle, ister bilgisayarlar ister insanlar tarafından gerçekleştirilsin algoritmalar problem çözmek için geliştirilmiş adımlardır. | TED | في نهاية اليوم، سواء نفذت من قبل الحواسيب أو البشر، الخوارزميات ليست إلا مجموعة من التعليمات نحل باستخدامها المشاكل. |
Bu sorunu çözene kadar başka bir yerde yaşamama kara verdik. | Open Subtitles | حسناً، لقد قررنا أن عليّ الإقامة بمكان آخر حتى نحل الإشكال |
Siz o temelden hareket edin, biz bu davayı çözeceğiz. | Open Subtitles | لو اكملنا على هذا الأساس سوف نحل القضية واضح ؟ |
Problemleri genelde bir şeyleri hissederek çözeriz. | TED | نحن عادةً ما نحل المشاكل بالشعور بالأشياء. |
Bunu tümden çözmemiz gerekiyor, yalnızca en aşırı olanlarını değil. | TED | ويجب أن نحل كلها، ليس مجرد الأكثر أطراف. |
Bak, 100 yıllık davaları çözüyoruz. | Open Subtitles | نحن نستطيع أن نحل جريمة قتل عمرها مئة عام |
Şu rehine olayını çözelim, dış politikanın akıbetini konuşacağız seninle. | Open Subtitles | سنناقش توابع السياسة الخارجية ما أن نحل مشكلة الرهائن تلك |
Pekâlâ, paraya ihtiyacın var. Benim de. Bu sorunu halledelim. | Open Subtitles | أنت تحتاج للمال وكذلك أنا دعنا نحل الأمر |
Dinle dostum, kötü bir gece geçirdiğini biliyorum, ve... ne olduysa, bunu halledebiliriz. | Open Subtitles | اسمع، أعرف أنها ليلة سيئة أياً ما يكون الأمر يمكننا أن نحل الأمر |
Başpiskopos iznini verirsen, bu işi aramızda halledebiliriz. | Open Subtitles | لبيع الصور المقدسة ، فى المدارس يمكننا أن نحل المسألة . بيننا |
Yol açtıkları hava kirliliği, trafik sorununu çözmeliyiz, ama bu konuşmamın amacı bu değil. | TED | علينا أن نحل مشكلة التلوث, و علينا أن نحل مشكلة الإزدحام. و لكن ليس هذا ما يهمني في هذا الحديث. |