"هددت" - Translation from Arabic to Turkish

• tehdit etti
• tehdit ettin
• tehdit ettim
• tehdit etmiş
• tehdit ettiniz
• tehdit etmişti
• tehdit ettiğini
• tehdit ediyor
• tehdit edersen
• tehdit ettiğim
• tehlikeye attı
• tehdit ettiğimi
• tehdit ediyorsun

Başka bir laboratuvar bu testi yapacakken şirket patent ihlali nedeniyle laboatuvarı dava etmekle tehdit etti.
لذلك، حاول معمل آخر أن يقدم الاختبار لكن الشركة حاملة براءة الاختراع هددت أن تقاضي المعمل بإنتهاك براءة الاختراع

Hawthorn'u tamamlarken yatakta öylesine debelenmişim ki... annen bir otele taşınmakla tehdit etti.
حينما كنت في نهاية كتابي هوثرن كنت اتقلّب في فراشي كثيراً وبشكلٍ مريع لدرجة أنّ أمّك هددت بالذهاب إلى أحد الفنادق

Beni tehdit ettin, ehliyetimi, işimi tehdit ettin ve şimdi...
هددتني هددت بنزع رخصة سيـاقتي هددت عملي ، و الآن

Onu öldürmekle tehdit ettim, ama hiç, nasıl demeli, uygun bir şekilde tanıştırılmadık.
أم.. لقد هددت بقتله.. لكن لم نكن ابدا, مثلما تقول, متعارفين بشكل لائق

Odasında bulunan parfüm şişesi, çaldığını itiraf ettiği zehir kocasıyla kavga ederken onu öldürmekle tehdit etmiş olması gibi.
بأن زجاجة العطر وجدت فى غرفتها السم الذى أعترفت بسرقته الشجار مع زوجها حيث هددت بقتله

Memur Cameron, az önce iş arkadaşınızın hayatını tehdit ettiniz.
يمكنني أن أشتكي منكي للسلطات الأعلى بسبب هذا الضابط كاميرون ، أنت هددت لتو حياة زميلك الضابط

...ve ikincisi, birkaç ay sonraydı eğer beş bin vermezsem, çocuğunun babası olduğumu söylemekle tehdit etmişti.
والثانية بعدها بشهرين, عندما هددت بإعلان أنني, والد طفلها لو لم أعطيها خمسة ألاف

Onlara, seni tanıyan bir kadını beni öldürmekle tehdit ettiğini söyledin mi?
هل اخبرتهم ان المرأة التي هددت بقتلي كانت تعرف من انت ؟

Sonunda polisi aramakla tehdit etti ve beni bir daha çağırdı, onu durdurmalıydım.
و بالنهاية هددت بإبلاغ الشرطة و عندما أمسكت بي مرة اخرى حسناً كان يتوجب علي إيقافها ..

Sana daha önce söylemek istedik, fakat bizi öldürmekle tehdit etti.
كنا نريد إخبارك من قبل ولكنها هددت بأنها ستقتلنا إذا فعلنا ذلك

...karısına gitmekle tehdit etti ve kız ölü bulundu.
كانت سكرانه , هددت للذهاب الى زوجته ومن ثم ظهرت مقتولة

Telefondaki kadın ailemi tehdit etti, sonra kefalet vermeye karar verdik.
السيدة على الهاتف هددت عائلتي، لذا قررنا أن نهرب

Onu, dünyasına bir sonda ordusu göndermekle tehdit ettin.
أنت هددت بإرسال العديد من المسبارات الى عالمه

- Neyi açıklayan? Seninle yatmazsa, kocasına söylemekle tehdit ettin.
أنك أكتشفت أمر الموقع و هددت أن تخبر زوجها

Konuklardan birini silahla tehdit ettin. Sahi mi?
نعم و من الواضح أنك هددت أحد ضيوفنا بمسدس

Onu mahvedeceğime dair tehdit ettim, fiziksel bir zararı kast etmedim.
والتي وجدناها متعرضة للنهب هددت بتدميرها لا إلحاق الأذى بها جسمانياً

Az önce şiddetli bir kavga etmişler ve kadın kocasını öldürmekle tehdit etmiş.
لقد تشاجرا للتو شجار عنيف حيث هددت بقتله

- Seri katil olsun ya da olmasın silahsız birini silahla tehdit ettiniz.
قاتل تسلسلي أم لا، لقد هددت رجلاً أعزل بمسدس

İki saat önce beni bayıltana kadar dövmekle tehdit etmişti.
تعود لما قبل ساعتين، عندما هددت بضربي دون رحمة.

Bir uçak dolusu insan hostesi tehdit ettiğini duymuş.
ركّاب الطائرة يجمعون على أنك هددت المضيفة

Bir din ki, hükümeti ve düzeni tehdit ediyor.
الديانة التى فرضت نفسها و هددت الحكومة و النظام

ya da ne istediğini bilmiyorum, ama eğer özgürlüğümü tehdit edersen...
أو من أين انت أو ما تريد... ولكن لو هددت حريتى...

Anneni tehdit ettiğim o gece hastanenin dışındaydık değil mi?
لقد كانت الليلة خارج المستشفى حين هددت أمك

Müvekkilin cezai suça karıştı. Ulusal güvenliği tehlikeye attı.
عميلتك سمحت بارتكاب فعل إجرامي لقد هددت الأمن القومي

Howard'ı tehdit ettiğimi mi düşünüyorsunuz? Buraya bir bakalım.
-أتعتقد أنّني هددت (هاورد)؟

Sana öncelik tanımazsak bizi delilleri saklamakla mı tehdit ediyorsun?
هل هددت للتو بحجز الدليل ما لم نمنحك الحصانة أولاً؟