Katsaydık, tam bir karmaşa olurdu. Çünkü orada bayağı fazla şey var. | TED | إن فعلنا ذلك، فإنه ستعم الفوضى، لأن هناك الكثير من الأشياء هناك. |
Bu karakteri ve kişiliğini tamamladığını düşünebileceğiniz pek çok şey var, bu yüzden süper kahraman sadece bir veya iki boyutlu değil. | TED | هناك الكثير من الأشياء التي يمكنك التفكير بها يدور حول الشخصية، لكي لا يكون لدى البطل الخارق بُعد واحد أو اثنين فقط. |
Kayıtlarda ne varsa baktım. Çok fazla bir şey yoktu. | Open Subtitles | أخرجت بعض المعلومات من السجلات لم يكن هناك الكثير عنها |
Görecek pek bir şey yok ama yapısal olarak sağlam. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير لنرى, ولكن يبدو سليما من الناحية الهيكلية. |
bir sürü var. Hangisini göstersem diye düşünüyorum çünkü çok fazla var. | Open Subtitles | هناك الكثير منهم إنني أفكر في أي صورة يجب أن أريك إياها |
Bu savaşın arka planında dürbününde gözükenlerden daha fazlası var. | Open Subtitles | هناك الكثير في هذه الحرب ممّ تراه من منظار بندقيتك |
Bir şekilde seni arayacağım. Söylemem gereken çok şey var. | Open Subtitles | . إسمعيني ، سأهاتفكِ بطريقة ما هناك الكثير أود قوله |
Eğer kendi yaratıcılığımızı, icat etme yeteneğimizi kavrayabilecek olursak, onun açtığı yolda çalışarak öğrenilecek korkunç derecede fazla şey var. | Open Subtitles | وإذا أردنا أن نفهم الإبداع الخاصة بنا قدرتنا علي الاختراع هناك الكثير يمكن تعلمه من خلال دراسة طريقة ابتكاره هو |
Bak, herhangi bir şey olmadan önce uğraşmamız gereken bir sürü şey var. | Open Subtitles | .هناك الكثير من الأمور التي لابد أن نخوض بها قبل حدوث أي شيء |
Bahsedecek fazla bir şey yok. Adam çok nadir konuşurdu. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير لنقوله, هذا الشخص كان نادراً ما يتحدث |
"dedi. Omurilik servisinde yapacak fazla bir şey oladığından biz de yaptık. | TED | حسن، لم يكن هناك الكثير لنفعله في جناح العمود الفقري، ولهذا فعلنا ذلك. |
Tıbbi ders kitaplarında pek fazla bir şey yoktu aslında, çünkü doktorlar çoğunlukla hastalık hakkında yazarlar. | TED | لكن في الحقيقة لم يكن هناك الكثير في الكتب الطبية، لأن الأطباء يكتبون غالبًا عن الأمراض. |
pek bir şey yok, tarayıcı geçmişi sıradan sosyal medya siteleri ile dolu. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير هنا عدا بعض مواقع التواصل الإجتماعي التي تملأ تاريخ متصفِّحه |
Uyanıp pervasız ve aptal gibi görünmeden söyleyebileceğim pek bir şey yok İngiliz. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير أستطيع قوله دون أن أبدوا سخيف أو أحمق يا إنكليزية |
Nasıl olsa bir sürü var dışarıda. | Open Subtitles | أعنى أن هناك الكثير من الفطائر بالخارج ، حسنا ً ؟ |
Bu tatlı şeylerden geldikleri yerde bir sürü var, şekerim. | Open Subtitles | هناك الكثير من الاشياء الحلوه من حيث اتى ذلك يا عزيزتي |
Bu sinir sinyallerinin içinde çok daha fazlası var, ve daha fazlasını elde etmek istiyoruz. | TED | هناك الكثير من المعلومات في إشارات تلك الأعصاب ، ونريد أن نحصل على المزيد. |
Geçmiş adına çok daha fazlası var ve bunları sonsuza kadar kaybolmadan kurtarabilecek beceride çok az insan var. | TED | هناك الكثير من الماضي، وعدد قليل جدا من الأشخاص ذوي المهارات لينقذوه قبل أن تختفي تلك الأشياء للأبد. |
Aynı zamanda, burada modern ürünleri üretmek için birçok imkanımızın olduğunu düşünüyordum, etnik olmayan, daha çok modern ürünler... | TED | في نفس الوقت، كنت أفكّر، حسناً هناك الكثير من الإمكانيات هنا لإنتاج سلع معاصرة بعيداً عن الإثنية، وأكثر معاصرة |
Böylece gerçek hayatta bi sürü sıfırsız toplam oyunları vardır. | TED | كما أنه هناك الكثير من الألعاب اللاصفرية في الحياة الحقيقية. |
Bazen çok sayıda radyo sesi oluyor. Hepsini kapatıp biraz televizyon izlemek istiyorum. | Open Subtitles | ببعض الأحيان هناك الكثير من الراديوهات, وأنا أريد أن أغلقها جميعاً لأشاهد التلفاز. |
Peki, kafamda çok fazla gürültü ve karmaşa vardı, ta ki ben bunun dört ana faktörden dolayı olduğunu anlayana kadar. | TED | حسناً قد كان هناك الكثير من الضجيج والتعقيد في رأسي، حتى أدركت انه في الواقع ماكان يحدث بسبب اربعة اشياء اساسية |
Internette, Nikki ile Max'in bir sonraki hedefi hakkında konuşan çok kişi var, ve karşımıza 15 sayısı çıkıyor. | Open Subtitles | هناك الكثير من الاحاديث على شبكة الإنترنت عن هدف نيكي و ماكس القادم و العدد 15 يطرح على الدوام |
Bunlardan kontrol edilecek daha çok var. Hepsiyle şimdi baş edebileceğinden emin misin? | Open Subtitles | هناك الكثير من هذا لتفحصة هل أنت متأكد أنك تعرف كيف الأن ؟ |
Açık okyanusta bir çok hayvan var -- birçoğu ışık yapabiliyorlar. | TED | هناك الكثير من الحيوانات في المحيط والعديد منها يمكنه انتاج الضوء |