"هناك الكثير" - Translation from Arabic to Turkish

    • şey var
        
    • fazla bir şey
        
    • pek bir şey
        
    • bir sürü var
        
    • fazlası var
        
    • birçok
        
    • vardır
        
    • çok şey
        
    • çok sayıda
        
    • orada
        
    • pek çok
        
    • çok fazla
        
    • var ve
        
    • çok var
        
    • bir çok
        
    Katsaydık, tam bir karmaşa olurdu. Çünkü orada bayağı fazla şey var. TED إن فعلنا ذلك، فإنه ستعم الفوضى، لأن هناك الكثير من الأشياء هناك.
    Bu karakteri ve kişiliğini tamamladığını düşünebileceğiniz pek çok şey var, bu yüzden süper kahraman sadece bir veya iki boyutlu değil. TED هناك الكثير من الأشياء التي يمكنك التفكير بها يدور حول الشخصية، لكي لا يكون لدى البطل الخارق بُعد واحد أو اثنين فقط.
    Kayıtlarda ne varsa baktım. Çok fazla bir şey yoktu. Open Subtitles أخرجت بعض المعلومات من السجلات لم يكن هناك الكثير عنها
    Görecek pek bir şey yok ama yapısal olarak sağlam. Open Subtitles ليس هناك الكثير لنرى, ولكن يبدو سليما من الناحية الهيكلية.
    bir sürü var. Hangisini göstersem diye düşünüyorum çünkü çok fazla var. Open Subtitles هناك الكثير منهم إنني أفكر في أي صورة يجب أن أريك إياها
    Bu savaşın arka planında dürbününde gözükenlerden daha fazlası var. Open Subtitles هناك الكثير في هذه الحرب ممّ تراه من منظار بندقيتك
    Bir şekilde seni arayacağım. Söylemem gereken çok şey var. Open Subtitles . إسمعيني ، سأهاتفكِ بطريقة ما هناك الكثير أود قوله
    Eğer kendi yaratıcılığımızı, icat etme yeteneğimizi kavrayabilecek olursak, onun açtığı yolda çalışarak öğrenilecek korkunç derecede fazla şey var. Open Subtitles وإذا أردنا أن نفهم الإبداع الخاصة بنا قدرتنا علي الاختراع هناك الكثير يمكن تعلمه من خلال دراسة طريقة ابتكاره هو
    Bak, herhangi bir şey olmadan önce uğraşmamız gereken bir sürü şey var. Open Subtitles .هناك الكثير من الأمور التي لابد أن نخوض بها قبل حدوث أي شيء
    Bahsedecek fazla bir şey yok. Adam çok nadir konuşurdu. Open Subtitles ليس هناك الكثير لنقوله, هذا الشخص كان نادراً ما يتحدث
    "dedi. Omurilik servisinde yapacak fazla bir şey oladığından biz de yaptık. TED حسن، لم يكن هناك الكثير لنفعله في جناح العمود الفقري، ولهذا فعلنا ذلك.
    Tıbbi ders kitaplarında pek fazla bir şey yoktu aslında, çünkü doktorlar çoğunlukla hastalık hakkında yazarlar. TED لكن في الحقيقة لم يكن هناك الكثير في الكتب الطبية، لأن الأطباء يكتبون غالبًا عن الأمراض.
    pek bir şey yok, tarayıcı geçmişi sıradan sosyal medya siteleri ile dolu. Open Subtitles ليس هناك الكثير هنا عدا بعض مواقع التواصل الإجتماعي التي تملأ تاريخ متصفِّحه
    Uyanıp pervasız ve aptal gibi görünmeden söyleyebileceğim pek bir şey yok İngiliz. Open Subtitles ليس هناك الكثير أستطيع قوله دون أن أبدوا سخيف أو أحمق يا إنكليزية
    Nasıl olsa bir sürü var dışarıda. Open Subtitles أعنى أن هناك الكثير من الفطائر بالخارج ، حسنا ً ؟
    Bu tatlı şeylerden geldikleri yerde bir sürü var, şekerim. Open Subtitles هناك الكثير من الاشياء الحلوه من حيث اتى ذلك يا عزيزتي
    Bu sinir sinyallerinin içinde çok daha fazlası var, ve daha fazlasını elde etmek istiyoruz. TED هناك الكثير من المعلومات في إشارات تلك الأعصاب ، ونريد أن نحصل على المزيد.
    Geçmiş adına çok daha fazlası var ve bunları sonsuza kadar kaybolmadan kurtarabilecek beceride çok az insan var. TED هناك الكثير من الماضي، وعدد قليل جدا من الأشخاص ذوي المهارات لينقذوه قبل أن تختفي تلك الأشياء للأبد.
    Aynı zamanda, burada modern ürünleri üretmek için birçok imkanımızın olduğunu düşünüyordum, etnik olmayan, daha çok modern ürünler... TED في نفس الوقت، كنت أفكّر، حسناً هناك الكثير من الإمكانيات هنا لإنتاج سلع معاصرة بعيداً عن الإثنية، وأكثر معاصرة
    Böylece gerçek hayatta bi sürü sıfırsız toplam oyunları vardır. TED كما أنه هناك الكثير من الألعاب اللاصفرية في الحياة الحقيقية.
    Bazen çok sayıda radyo sesi oluyor. Hepsini kapatıp biraz televizyon izlemek istiyorum. Open Subtitles ببعض الأحيان هناك الكثير من الراديوهات, وأنا أريد أن أغلقها جميعاً لأشاهد التلفاز.
    Peki, kafamda çok fazla gürültü ve karmaşa vardı, ta ki ben bunun dört ana faktörden dolayı olduğunu anlayana kadar. TED حسناً قد كان هناك الكثير من الضجيج والتعقيد في رأسي، حتى أدركت انه في الواقع ماكان يحدث بسبب اربعة اشياء اساسية
    Internette, Nikki ile Max'in bir sonraki hedefi hakkında konuşan çok kişi var, ve karşımıza 15 sayısı çıkıyor. Open Subtitles هناك الكثير من الاحاديث على شبكة الإنترنت عن هدف نيكي و ماكس القادم و العدد 15 يطرح على الدوام
    Bunlardan kontrol edilecek daha çok var. Hepsiyle şimdi baş edebileceğinden emin misin? Open Subtitles هناك الكثير من هذا لتفحصة هل أنت متأكد أنك تعرف كيف الأن ؟
    Açık okyanusta bir çok hayvan var -- birçoğu ışık yapabiliyorlar. TED هناك الكثير من الحيوانات في المحيط والعديد منها يمكنه انتاج الضوء

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more