"هواء" - Translation from Arabic to Turkish

    • havası
        
    • havayı
        
    • hava
        
    • nefes
        
    • havaya
        
    • esinti
        
    • havalandırma
        
    • havada
        
    • havamız
        
    • oksijen
        
    • havasına
        
    • havasının
        
    • havasında
        
    • havasından
        
    • havasını
        
    Tanrı da demiş ki: "Ay olmaz, oranın havası yok." Open Subtitles و قال له الرب لا اعتقد ذلك, فليس هناك هواء
    Bir sürü temiz havası, açık alanı ve günlük asabiyet kontrolü dersleri var. Open Subtitles بها هواء نقي و أماكن مفتوحة كثيرة و دروس يومية عن التحكم بالغضب
    Ve ana rahmindeki minicik bir cenin gibi tortop oldum. Ve tıpkı içindeki kalan son havayı da salan, TED وتكورت في كرة جنين ومثل بالون به أخر كمية هواء به
    Sanırım, daha önce hiç bir hava bükücü ile dövüşmediniz. Open Subtitles إذا ، أعتقد أنكما لم تحاربا مسخر هواء من قبل
    Ve ona ne kadar uzun süre havasız nefes almadan kalabileceğimi sordum. TED وسألته ، كم هو ممكن أو كم استطيع الإستمرار من دون هواء
    Güney Kutbu'nun, dünyadaki en temiz havaya sahip olduğu söyleniyor. Open Subtitles يقال أيضاً أن هواء القطب الجنوبي هو الأنظف على الأرض
    Annen seni buraya gönderirken, temiz deniz havası seni hizaya sokar sanmıştır. Open Subtitles إذاً فوالدتك أرسلتك إلى هنا على أمل أن يُنظّمك هواء البحر المُنعش؟
    Temiz deniz havası kumsalda sabah koşuları yerel imkânlarımızdan bahsetmiyorum bile. Open Subtitles هواء بحر نقي، والركض على الشاطيء نهارا، بجانب الموارد الطبيعية الأخرى.
    İlk hisseden biz olsak da, korkunun zehirli havası hepimize zarar veriyor. TED ربما نكون نحن أول من نشعر به، ولكن هواء الخوف المسموم يؤذينا جميعا.
    Geçmişin havası hakkındaki düşüncelerin yanı sıra, geleceğin havası hakkında düşünmek de oldukça doğaldır. TED لذا مع كل هذا التفكير في هواء الماضي، من الطبيعي أن نبدأ بالتفكير في هواء المستقبل.
    Bir sonraki parti raundundan önce biraz deniz havası. Open Subtitles شم هواء البحر قبل الشوط التالي من الحفلات
    Dalga örüntülerini basınç dalgalarına, havayı sese dönüştürürsek Evren'in bizimle konuşmasını gerçek anlamda duyabiliriz. TED لذلك إذا حولنا أنماط الموجة إلى موجات ضغط و هواء إلى صوت نستطيع حرفياً أن نسمع الكون يتحدث إلينا
    Eğer şu yuvarlar havayı alabiliyorsa, bizim de almamamız için bir neden yok. Open Subtitles اذا كانت كرات الدم هذه تستطيع ان تاخذ هواء لا يوجد سبب يمنعنا نحن ايضا
    Doğal ortam bilgisayarı atış poligonundaki basıncın arttığına karar vermiş ve telafi etmek için havayı tahliye etmiş. Open Subtitles حاسوب البيئة قرر أن مدى النيران كان أعلى من مستوى الضغط الداخلى وبدأ بضخ هواء كتعوض
    Şimdi bana bunların nasıl mümkün olabildiğini anlatacaksın ya da kan dolaşımına bir hava kabarcığı yollayacağım ve intikamını almadan felç geçireceksin. Open Subtitles والآن ستخبرني, أنّى لأي من هذا ممكن, أو سأضع فقاعات هواء داخل مجرى دمك وستصاب بسكتة دماغية دون أن تحصل على انتقامك
    Yaşam destek sistemleri çöker, nefes alacak hava, yiyecek yemek kalmaz, iklim kontrolden çıkar ve hiç iyi olmaz. Open Subtitles سوف تتداعى أنظمة دعم الحياة، ولن يكون هناك هواء للتنفّس، ولا غذاء للأكل، وسيصبح المناخ مضطرباً، وهذا غير جيّد.
    Hatta, ağzı kapalı bir şişenin içinde olsanız, yine de ölmezsiniz, ve daha fazla temiz havaya ihtiyaç duymazsınız. TED في الواقع، يمكن أن تكون في زجاجة مغلقة، ولن تموت ولن تحتاج إلى أي هواء نقي
    En ufak esinti rüzgâr kulelerinde yakalanır ve aşağıya, sokağa yönlendirilir. Open Subtitles وكل هبة هواء يلتقطها برج هواء وتقاد هبة الهواء إلى الشوارع
    Egzoz dumanını aşağı çekmek için, tünelin zemininde havalandırma delikleri var. Open Subtitles دخان السيارات يذهب للأسفل لذا في قاعدة النفق يوجد فتح هواء
    Daha sonra temiz havada kahvaltı yapmak için bahçede olun. Open Subtitles و النزول للحديقة من أجل هواء منعش قبل تناول الفطور.
    En azından havamız var. Belki sakin olursak, buradan kurtulmanın bir yolunu bulabiliriz. Open Subtitles على الأقل لدينا هواء ربما إن بقينا هادئين سنجد طريقة للخروج من هنا
    Elektrik olmadığı zaman işte burada oksijen yoğunlaştırıcı oda havasını çekiyor. TED حسنا هنا عندما تتوفر الكهرباء، مكثف الأوكسجين يأخذ هواء الغرفة.
    Mis kokun akşam havasına dolar, Ben dans ederken yüreğine. Open Subtitles جوهرك يدفىء هواء المساء كما لو اني ارقص في قلبك
    - Pekâlâ, çöl havasının düşük nemi... - ...kumaşı çok çabuk kurutuyor. Open Subtitles حسنا، إنخفاض مستوى الرطوبة في هواء الصحراء يجف النسيج بسرعة لا تصدق
    Kanepesinde uyuyan sarı şişman bir kedi, pencereye yağmur damlaları çarpıyor, ve mutfağın havasında kahvenin izi bile yok. TED هناك قطّة صفراء سمينة نائمة على أريكته، حبّات مطر تتساقط على النافذة، ولا أثر لرائحة القهوة في هواء المطبخ.
    Gettonun havasından iyiydi. GERTRUDE SCHNEIDER VE ANNESİ ~NEW YORK~ GETTODAN KURTULDULAR Open Subtitles ليس مثل هواء الحي اليهودي نيويورك غيرترود شنايدر ووالدتها متحف مستوطنة لوهايم
    Baban artık Salem'in havasını teneffüs etmiyor ve yakında sen de. Open Subtitles اباك لم يعد يتنفس هواء سايلم وعما قريب ستكون انت كذلك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more