Ve tabii eline geçirebileceğin diğer bütün kimlik kartları, nüfus kağıtları, belgeler. | Open Subtitles | وبالطبع , أى بطاقات هوية آخرى أوراق شخصية وثائق تقع فى يديك |
Tabiki, nüfus cüzdanları, kişiye özel belgeler... gibi ulaşabileceğin diğer tüm dökümanlar. | Open Subtitles | وبالطبع , أى بطاقات هوية آخرى أوراق شخصية وثائق تقع فى يديك |
Vasiyetname onay formu sigorta belgeleri, emekli maaşı evrakları sosyal güvelik formu. | Open Subtitles | إستمارات إثبات صحة الوصية دعاوي التأمين و وثائق المعاش إستمارات الضمان الإجتماعي |
Elimde bir sigara şirketine ait bilimsel belgeler var ve bu belgeleri bir danışman olarak bana açıklayabilirsiniz. | Open Subtitles | لدي وثائق علمية من شركة تبغ وأريد مساعدتك كإستشاري في تفسير هذه الوثائق لي |
Ve ne masada ne de çekmecelerde veya üst tarafta daktiloda yazılmış hiçbir belge bulunmuyordu. | Open Subtitles | ولا وثائق على المكتب وفي الدرج وفي الأعلى |
Londra parmak izi için evlilik belgelerini inceliyor. | Open Subtitles | لنــدن تبحــــث في وثائق الزواج عن البصمــــــــة |
Resmi evrak taşıyan iki Alman kurye, Oran'dan gelen trende öldürülmüştür. | Open Subtitles | اغتيال ساعيين ألمانيين يحملان وثائق رسمية هامة |
Ayrıca lanetin nasıl kalkacağına dair ipuçları içeren belgeler de buldum. | Open Subtitles | لقد عثرت أيضا على وثائق مع ادلة عن طريق إلغاء اللعنة |
Seçimlerden bir hafta önce bir kaynağım bana rüşvetçilik gösteren belgeler gönderdi. | Open Subtitles | قبل إسبوع من بدأ الإنتخابات، أحد مصادري أرسل لي وثائق تدينه بالرشوة |
Savunma Bakanligi ve CIA'in sisteminde belgeler buldugu bir hacker. | Open Subtitles | وثائق سريه للغايه تخص سي اي ايه وجدت علي نظامه |
Çinlilere yönelik bir antipati Bu gibi belgeler geçer. Bu Kongre Kütüphanesi'nde aslında; | TED | هذه الكراهية تجاه الصينيين كان عبر وثائق من هذا القبيل. هذا في الواقع في مكتبة الكونغرس ؛ |
Hannah'ın seyahat belgeleri, yeni kimlik ve pasaport. | Open Subtitles | وثائق سفر هينا ، هويتها الجديدة وجواز السفر |
Hannah'ın seyahat belgeleri, yeni kimlik ve pasaport. | Open Subtitles | وثائق سفر هينا ، هويتها الجديدة وجواز السفر |
Vakfın yönetim şeklini, torunun değil de, bay Dunne'ın istediği gibi anlatan, resmi belgeleri. | Open Subtitles | كلها وثائق مصدقة وتوحى بإدارة المؤسسة بالطريقة التى ارادها السيد دان تماماً |
-Herhangi bir belge yakmadık ki. | Open Subtitles | نحن لم نحرق أية وثائق حسنا, أنا متأكد أننا فعلنا |
Sahte fatura ve belge düzenlemekten içeri girmiş. | Open Subtitles | قضى فترى في السجن بسبب تزوير فواتير و وثائق رسمية |
İsteği, encümen üyesi olan herkesin yanlarında çalışanların belgelerini göndermeleri. | Open Subtitles | طلب بأن يقدم كل مسشارى المدينة وثائق أصلية ل.. , أنت تعلم |
Resmi evrak taşıyan iki Alman kurye, Oran'dan gelen trende öldürülmüştür. | Open Subtitles | اغتيال ساعيين ألمانيين يحملان وثائق رسمية هامة |
Dava başladığında, gözlüklerle dokümanları okuyor--- olmak istemem. | Open Subtitles | عندما تبدأ المحاكمة، لا أريد قرائة وثائق في المحكمة بالنظارات. |
Her kim, hukuka uygun yada hukuk dışı belgelere erişimi olup ya da görevli olup, bu dökümanları... | Open Subtitles | أيا كان بصورة قانونية أو بشكل غير قانوني لديه صلاحية وصول أو موكل بأيّ وثائق |
Savunma Bakanlığı'ndan saldırının evraklarını alacağım. | Open Subtitles | سأجعل وزارة الدفاع تُرسل وثائق المُهمّة. |
Kesin aklanmada bütün dava dosyaları ve belgeler yok edilir. | Open Subtitles | فبالتبرئة النهائية، تُبطل جميع وثائق القضية |
Bir uçak dolusu nakit paran var ve tüm federal belgelerin sahte. | Open Subtitles | لديّك طائرة مليئة بالنقد، وثائق فيدرالية مزورة |
İçinde yasal dokümanlar yoksa çok sağlam bir ceza yiyeceksin. | Open Subtitles | واذا لم يكن بداخله وثائق تخص المحكمه سوف اضطر لتغريمك |
Hayır, tarihsel doküman değil. Onların hepsi tarihsel doküman değil. | Open Subtitles | لا ليست وثائق تاريخيه.ليست كلها هكذا أقصد |
Mahkeme emriyle onlardan bazı evraklar aldık. | Open Subtitles | قمنا باستصدار حكم قضائي واخذنا منهم وثائق |
Elimize geçen mahkeme belgelerine göre, porno yıldızı şu anda evliymiş. | Open Subtitles | نحن نعرف اكثر عن حياة هولمز الخاصة لقد كشفت لنا وثائق المحكمة تشير الي ان نجم الاباحية |