"يقابل" - Translation from Arabic to Turkish

    • ile
        
    • tanışır
        
    • görüşüyor
        
    • tanışmak
        
    • buluşuyor
        
    • tanışıyor
        
    • tanışmasını
        
    • tanışmadı
        
    • görüştüğünü
        
    • buluşacak
        
    • buluştu
        
    • buluştuğunu
        
    • la
        
    • tanışmamış
        
    • tanıştı
        
    Bir adam, gelecekteki kayın pederi ile tanışma arifesinde, neden işinden ayrılsın? Open Subtitles لماذا يرغب الرجل بترك وظيفته في اليوم نفسه الذي يقابل فيه صهره؟
    BİRİNCİ BÖLÜM Tom silah sesleri duyar ve Grace'le tanışır. Open Subtitles الفصل الأول حيث يسمع توم طلقات النيران و يقابل جريس
    Bu yazın başından beri çocuğun biriyle görüşüyor ve ayrıldılar... Open Subtitles و لكنه كان يقابل صبيا طيلة الصيف و أنا استيقظت
    Öğrencilerin yaptığı bir proje kendisinin çok ilgisini çekmişti, buradan bir kitap çıkabileceğini düşündü ve bu öğrencilerle tanışmak istedi. TED وأُعجب بشدة بأحد المشاريع التي قام بها الطلاب، وفكر أنه يمكن أن يَنتُج عنه كتابًا، وأراد أن يقابل هؤلاء الطلبة.
    Kurbanların aileleriyle buluşuyor. Sıradan geliyorlar. Open Subtitles انه يقابل عائلات الضحايا انهم يصلون الان
    Bir fahişeyle tanışıyor ve yanında kalması için ona bir tomar para ödüyor, Open Subtitles ومن ثم يقابل عاهرة ويدفع لها حفنة من المال للبقاء معه
    Mark, Florida'dan geliyor ve herkesle tanışmasını istiyorum ve önceden plan yaptım. Open Subtitles أن مارك قادم من فلوريدا وأريده ان يقابل الجميع لذلك خططت للأمر
    Kimse kız arkadaşınla tanışmadı. Kimse seni bir kızla görmedi. Open Subtitles لم يقابل أحدٌ أبدًا حبيبتك ولم يراك أحد مع فتاة
    10 ay önce, belki bir yıl. Yazın avukatlarla görüştüğünü duymuştum. Open Subtitles عشرةُ شهور , ربما سنة سمعتُ بأنهُ يقابل المحامون في الصيف
    Ya da silah deposu kurmaya çalışıyor ve bizi tehdit eden, eski İrlanda Cumhuriyet Ordusu teröristleri ile görüşüyordur. Open Subtitles او ربما هو سوف يبني ترسانة اسلحة وسوف يقابل ارهابي الجيش الايرلندي السابقين الذين هم تهديد لإمن الولايات المتحدة
    Hastalarının ücreti ne ile isterlerse ödemelerine izin verir, eve muayeneye giderdi. Open Subtitles وكان يسمح للمرضى بأن يدفعوا ما يقدروا عليه، كان يقابل المرضى بمنازلهم..
    Oğlan oğlanlarla tanışır, oğlan oğlanı kaybeder, oğlan psikanaliste düşer. Open Subtitles شاب يقابل شاب، شاب يفقد شاب و شاب ينتهى به المطاف إلى أخصائى نفسى
    Bilirsin, birisi biriyle tanışır, biri sıkılır. Open Subtitles كما تعلمين, شخص يقابل شخص آخر شخص يشعر بالملل
    Babam bankada. Müdür ile görüşüyor bu öğleden sonra. Open Subtitles انه فى البنك و سوف يقابل المدير بعد ظهر اليوم
    Neden? Sanırım hâlâ şu Amerikalı kız Debbie ile görüşüyor. Open Subtitles أظن أنه لا يزال يقابل صديقته الأمريكية، ديبي؟
    Biriyle tanışmak istiyor ama o kişinin kim olduğunu bilmiyor. Open Subtitles يريد أن يقابل شخصاً آخر ولكن لا يعلم من يكون
    Neyse, "Malcolm in the middle" Dawson'la buluşuyor. Open Subtitles "بأي حال, "مالكوم ان ذا ميدل" يقابل " داوسون
    Adam bir kızla tanışıyor hiç bir şeyi yokken kızı alıyor hayatına bir anlam katıyor. Open Subtitles فتى يقابل فتاة ينتشلها من الوحل ويجعل حياتها ذات معنى بمعنى أنه يصنعها
    En sevdiğim kuzenimin, en sevdiğim patronumla tanışmasını hep istemişimdir. Open Subtitles دومآ ما أردت ان يقابل ابن عمى المفضلمديرىالمفضل.
    İyi de anlayamıyorum, Finn Nigel'la tanışmadı mı? Open Subtitles لكنّي لا أفهم لأن فين لم يقابل نايجل أبداً؟
    Yani, Muskie'ye Senatör Hubert Humphrey'nin tele kızlarla görüştüğünü yazan bir mektup gönderdiğiniz gibi mi? Open Subtitles مثل عندما عثرت على رسالة من موسكي يقول فيها أن السيناتور همفري يقابل بعض العاهرات؟
    Bay Shayne Bermuda'da Bayan Timberlake'le buluşacak. Open Subtitles السيد شاين سيطير الى برمودا انه يقابل الانسة تمبرلاك
    O zaman neden Volge'ları üstümüze salan Ben Daris ile ormanda tek başına buluştu? Open Subtitles لمَ كان يقابل "بين" وحده في الغابة الرجل الذي أحضر الفولك لنا ؟
    O halde bana bu huzursuzluk arifesinde sadece gazeteci olan birinin neden bu Amerikan casusuyla buluştuğunu söyleyebilir misin? Open Subtitles إذن، أيمكنك أن تخبرني لماذا صفحي عاديّ يقابل جاسوس أمريكي في الليلة التي سبقت فترة الشغب ؟
    Kovboy, sabahleyin Scrimshaw'la buluşacak, onu otelden alacaklar. Open Subtitles راعيَ البقر يقابل سكريمشو، بيخدوة من الفندقِ.
    Merhumla hiç tanışmamış biri olabilir. TED فالفرص هي أن هذا الشخص لم يقابل المتوفي مطلقًا.
    Sürekli onu harika bir kızla tanıştırmak istemiştim, sonunda tanıştı, ama sonra onu göremez oldum. Bak ne diyeceğim? Open Subtitles أردته فقط أن يقابل فتاة رائعة و الآن لم أعد أراه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more