| Böylece, onu bir kaç domuzda denediler, ve domuzlardan hiç biri ölmedi. | TED | لذلك، جربوا ذلك على عدد قليل من الخنازير، و لم يمت أحدها. |
| Ben 10 yaşındayken babamın öldüğünü söylemiştim ya. Aslında ölmedi. | Open Subtitles | أخبرتك أن أبي مات وأنا في العاشرة، هو لم يمت |
| Dinleyin, panik çıkmasını istemem ama, o hayvan henüz daha ölmedi. | Open Subtitles | اسمع، لا أريد أن أسبب الذعر لكن الوحش لم يمت بعد |
| Herneyse, eski kiracı henüz ölmedi. | Open Subtitles | على أية حال ، المستأجرة السابقة . لم تمت بعد |
| Seni hayal kırıklığına uğratmak istemem, Susan, ama karım ölmedi. | Open Subtitles | أكره أن أخيب ظنك يا سوزان, ولكن زوجتي لست ميتة |
| Ama yaşlı olduğu için ölmedi. Bir okul otobüsü çarptı. | Open Subtitles | لكنه لم يمت من الشيخوخة ضُرب من قبل حافلة مدرسية |
| Sürekli kurnanın koluna dönüp duruyorsun. Kurban küçük bir kireçlenmeden dolayı ölmedi. | Open Subtitles | ما تنفكي تعودين إلى ذراع الضحية الضحية لم يمت من تكلّس بسيط |
| Herkes ölmedi. Ufak ayinin, Michelle hâlâ hayatta olduğu için işe yaramadı. | Open Subtitles | لم يمت الجميع وطقوسك الصغيرة لم تنجح لأن ميشيل على قيد الحياة |
| Yalnızca biri Çin yemeğine fıstık yağı koyduğu için ölmedi. | Open Subtitles | لم يمت بسبب وضع أحدهم زيت الفستق في طعامه الصيني |
| İnsanlar kanser veya kalp hastalıklarından yani bugün Batı'da bizim çektiğimiz yaşam tarzı kaynaklı hastalıklardan ölmedi. | TED | لم يمت معظم الناس بسبب السرطان أو أمراض القلب، أمراض نمط الحياة التي تصيبنا اليوم في الغرب. |
| İsa bir hiç için ölmedi. İnsanoğlu bir hiç değil. | Open Subtitles | لم يمت المسيح للا شئ الانسانية ليست لا شئ |
| Kriptonitte bilinmeyen bir element vardı ve Süpermen ölmedi. | Open Subtitles | حسنا, فى الكريبتونيت كان هناك عنصرا غير معروفا و لو يمت سوبرمان |
| Kriptonitte bilinmeyen bir element vardı ve Süpermen ölmedi. | Open Subtitles | حسنا, فى الكريبتونيت كان هناك عنصرا غير معروفا و لو يمت سوبرمان |
| Annen ve ben 52 yıldır evliyiz. Kimse ölmedi. | Open Subtitles | لقد تزوجت أمك منذ 52 عاماً و لم يمت أحداً |
| Kahretsin, bu ajan daha ölmedi, eğer seni McComb'un peşinden ayıramazsam, ölecek! | Open Subtitles | الوكالة لم تمت بعد لكنها ستموت لو لم امنعك من مهاجمة "ماكوم" |
| Neha boşuna ölmedi. Rahul kurtuldu. | Open Subtitles | نيها لم تمت هدراً لقــــد أنقذنــــا راهــــول |
| Şu zavallı kız, Victoria - önce öldü, sonra ölmedi. | Open Subtitles | هذه الفتاة المسكينة, فيكتوريا, اولا كانت ميتة, ثم لم تكن, |
| Bu saçmalık. Homer ölmedi. Bahçede hamakta yatıyor. | Open Subtitles | هذا سخف، هومر ليس ميتاً إنه بصحة عالية وهو على الأرجوحة |
| Haydi ama, kimse ölmedi, smokinimi bulsan yeter. | Open Subtitles | هيّا، لم يمُت أحد، فقط أعثر على سترة العشاء |
| Pekala, centilmenlik ölmedi desene! | Open Subtitles | حسناً, لم تمُت الفروسيّةُ بعد. |
| O ölmedi. O zaman Blackpool North trenine binmiş. | Open Subtitles | إنهُ ليس ميت. لذا ؛ لقد إستقل قطار بلاكبول الشمالي ؛ |
| Antilop aşırı yorgun, ama henüz ölmedi. Ne zaman saldıracaklarını ancak tecrübe belirleyebilir. | Open Subtitles | استنفذ الظبي الإفريقي قواه , لكنه لم يكن ميتا بعد وتدلهم خبرتهم بالوقت المناسب لتنفيذ ضربتهم |
| Annem ölmedi. ölmedi, değil mi? Annem yaşıyor, değil mi? | Open Subtitles | أمي لم تموت, لم تموت أمي حية , أليس كذلك؟ |
| İnsanlar bira yüzünden ölebilir, Molly. Shinski ölmedi, ama arkadaşIığımız öldü. | Open Subtitles | الناس يمكن ان يموتوا من الجعه مولي فلم يمت شنسكي ولن ماتت صداقتنا |
| Ama isyanda ölmedi. Görünüşe göre onun ölümü isyana sebep oldu. | Open Subtitles | لكنه لم يُقتل أثناء الشغب، يبدو أنّ موته من تسبب به. |
| Yozlaşmış bir polisti ve ölmedi. | Open Subtitles | لقد كان شرطي فاسد، وهو ليس ميّت. |
| Juan ve Pete'le de yattım ama onlar ölmedi. | Open Subtitles | عانقت جوان وبيت، وأولئك الرجال ليسوا موتى |
| Bunun parçası olmayacağım. "Lider" ölmedi. | Open Subtitles | سوف لن أخذ نصيب في هذه الخيانة الفيورر ليس ميّتاً |
| Kendini iyi hissetmeni sağlayacaksa; o gerçekten ölmedi. | Open Subtitles | ربّما يحسّن من شعوركِ بالاستياء أنّها ليست ميّتة فعليّاً |