| Başıma gelen şeylerden en etkileyici olanı bütün bu insanlarla oluşan bağdı. | TED | وكان احد الاشياء المحورية التي حدثت هي التواصل مع كل هؤلاء الاشخاص |
| Sonuç olarak görmek istediğimiz şeylerden bir tanesi insanların ne kadar kilo kaybettiği değil robotlarla ne kadar etkileşim içinde olduklarıydı. | TED | اذن احد الاشياء التي اردنا النظر اليها فعلا ليس كم من الوزن خسر الناس لكن لكم من الزمن تفاعلوا مع الروبوت |
| Ve Radboud Üniversitesi'nde yaptığımız şeylerden biri bir dinleme yetkilisi atamak oldu. | TED | واحد من الأشياء التي قمنا بها جامعة رادبود عينا موظف الاستماع رئيسي. |
| Tüyler bir hayvan tarafından yapılan en olağanüstü şeylerden biri. | TED | الريش من بعض أبرز الأشياء التي حصل أن صنعتها الحيوانات. |
| Şimdi, boşandı ve bitkilerle çalışıyor, evi yine de şüpheli bir şekilde bitki ve yaşayan diğer şeylerden yoksun. | Open Subtitles | هي الآن مطلقة، وتعمل في أمور النبات ومع هذا بيتها وبشكلٍ غريب خالٍ من النباتات أو أي كائن حي |
| Şu anda götümde çok büyük bir acı var. Böyle şeylerden hiç hoşlanmam. | Open Subtitles | الان انا لدي هذا الالم في مؤخرتي وانا لا احب اشياء في مؤخرتي |
| Ve bu Bill'in yapmakta olduğu şeylerden biri, bilim insanlarına bunun gibi hayvanların ve yaşadıkları yerlerin ilk görüntülerini sağlıyor. | TED | وهذه إحدى الأمور التي كان يقوم بها بيل، وهو يقدم للعلماء بهذا العرض الأول لحيوانات مثل هذه التي تنتمي لعالمها. |
| benim ailemden öğrendiğim şeylerden biri size küçük bir anekdot vereceğim özelliklede babamdan | TED | وأحد الاشياء التي تعلمتها من والداي, وسوف اخبركم بحكاية صغيرة, خاصة من أبي. |
| Birinin arasıra yaptigi şeylerden biri o da şudur ki serumdan kan hücrelerini ayirmak Burada bir örnek alırız | TED | الاولى. أحد الاشياء التي نحتاج من حين لآخر القيام بها هو فصل خلايا الدم عن المصل. و كان السؤال, |
| Peki, sende o şeylerden biriysen seninde mi testislerin düşecek? | Open Subtitles | اذن . اذا كنت احد هذه الاشياء اين الخصيه ؟ |
| Evet, canınızı sıkması muhtemel olan şeylerden bahsedersek, mesela polis--Arayabilirler. | Open Subtitles | نعم ، بالتحدث عن الاشياء التي تغيظك الشرطة ربما تتصل |
| Alkol yasağı, devletin mafyalara yaptığı en iyi şeylerden biriydi. | Open Subtitles | الحظر كان واحد من أفضل الاشياء التي فعلتها الحكومة للعصابات |
| Alkol yasağı, devletin mafyalara yaptığı en iyi şeylerden biriydi. | Open Subtitles | الحظر كان واحد من أفضل الاشياء التي فعلتها الحكومة للعصابات |
| çalışmasına bakabilirsiniz. Çözmeye çalışıyor olduğumuz şeylerden birisi de hücreleri nasıl yeniden düzenleyeceğimiz. | TED | وأحد الأشياء التي كنا نقوم بها هو محاولة اكتشاف كيف نعيد برمجة الخلايا. |
| Doğal olarak başarı için gerekli olan şeylerden biri performans. | TED | ومن الواضح أن أحد الأشياء التي نحتاجها للنجاح هو الأداء |
| Gazeteci olarak öğrendiğim şeylerden biri de öfkemi nasıl kontrol edeceğimi öğrenmekti. | TED | أحد الأشياء التي توجب عليّ تعلمها كصحفي كان هو التحكم في غضبي. |
| Tanrı ve o tür şeyleri pek bilmem ama sence de bizim bazı şeylerden bihaber olmamızı istemez miydi? | Open Subtitles | لا أعرف الكثير عن أمور الرب تلك ، و لكن ألا تعتقدى أنهُ يريدنا أن نكون فى مرحلة الشك؟ |
| Sanırım artık yaşlı tarzı şeyleri genç tarzı şeylerden çok seviyorum. | Open Subtitles | أعتقد بأنني أُفضّل أمور كبار السن أكثر من أمور الشباب الآن. |
| Hayır, o şeylerden bahsedersen, onlar oluyor. | Open Subtitles | لا , ولكن عندما تتحدثين عن اشياء تحدث من قال لك هذا ؟ |
| Sende hayran olduğum şeylerden biri de hayranlık uyandıran dengen. | Open Subtitles | هذه أحد الأمور التي تثير أعجابي بك, توازنك المثير للإعجاب |
| İlginç şeylerden biri, benim özel alanım, aslında geleceğin kalkınma hedefleri hakkında görüşmek. | Open Subtitles | إحدى الأشياءِ المثيرةِ، موضوعي المعيّن، في الحقيقة سيدور حول أهدافِ تطويرِ الألفية الجديدة |
| ..şeylerden oluşan muhteşem bir duvar var. | Open Subtitles | مليئ بأمور لتعزيز الروح المعنوية و أمور أخرى مشابهة |
| Bak buraya sadece çay saati ile ilgili alacağım şeylerden bahsetmeye geldim. | Open Subtitles | اتيت لاخبرك أني سأخرج أشيائي بعد الظهيره |
| Bizim saygıdeğer öğretmenimiz bize öğrettiği şeylerden uzaklaşmış. | Open Subtitles | معلّمتنا المبجّلة تتهرّب ممّا لقّنته لنا بنفسها |
| En çok istediğim şeylerden birisi de, bir gün kendi vücudumuzun parçalarını oluşturmak ya da onarmak, tabii ki bunların hepsini mutfakta kendi başımıza yapmak. | TED | ما يهمني حقاً هو هل يمكن في يوم من الأيام إصلاح وإعادة بناء وزراعة أجسامنا الخاصة بأشياء نعملها في المطبخ. |
| Kültür, psikoloji veya davranış gibi eften püften şeylerden bahsetmiyorum. | TED | و انا لا اتحدث امور خيالية هنا عن الثقافة, او علم النفس, او السلوك |
| Güzel kızların, güzel şeylerden... zevk alması gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | يقول, إلى واحدة من بناته جعلني اتمتع بالأشياء جميلة |
| Sorunlarla, başka şeylerden konuşarak ve iyi vakit geçirerek baş ederiz. | Open Subtitles | نتعامل مع مشاكلنا، بالتحدث عن أمورٍ أخرى، نقضي وقتاً جيداً |
| Söylediğim ve yaptığım bir Hristiyana yakışmayan şeylerden dolayı Özür dilerim. | Open Subtitles | أعتذر عن ما قلته وما بدر مني من أشياء غير لائقة |