Ben de sana geride bıraktığım yaşantımın bir parçası olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | وأنا أخبرتك بأنها كانت جُزءاً من حياتي السابقة التي تركتها خلفي |
Bu fazteziden bıktım. Uzun zaman önce geride bıraktığım biriydin. | Open Subtitles | ضقت ذرعًا بهذا الخيال، إنّك امرأة تركتها منذ دهر سحيق. |
Hayır, hayır, odaya geliyorum ve hiçbir şey bıraktığım gibi değil. | Open Subtitles | لا، لا، أنا فقط جِئتُ للغرفة وكل شيء ليس كما تركته |
Oradaydım. Ve onu bıraktığım haliyle yürüyüp gitmiş olamaz. | Open Subtitles | لقد كنت هناك، والحال التى تركته عليها لا تمكنه من السير |
Atımı sakatladım. Seni bıraktığım yere döndüğümde karanlık çökmüştü ve kimse yoktu. | Open Subtitles | فرسى أصبحت عرجاء وعندما عدت الى المكان الذى تركتك به حل الظلام |
Buradan kaçtığımda tek arzum, geride bıraktığım öfkenin aksine... sevebileceğim bir kadın bulmaktı. | Open Subtitles | -كانت رغبتى أن أجد امرأة أحبها -على عكس المرأة الحقود التى تركتها هنا |
Gelecektir. Otele uğrayıp parayı bıraktığım yerden alması gerek. | Open Subtitles | لا تقلق , سيأتى عليه أن يحضر الغنيمة من الفندق حيث تركتها |
"Gemiye binerken, ona bıraktığım notu düşünüyordum." | Open Subtitles | كنتُ أفكِّر بالملاحظةِ التي تركتها لها عندما ركبتُ على متنِ القارب |
Tam olarak onu bıraktığım yerde duruyordu. | Open Subtitles | .. كانت جالسة في المكان ذاته . ذات المكان الذي تركتها به |
En son hapse girdiğimde burada bıraktığım giysilerim duruyor mu? | Open Subtitles | مازالت توجد لديكِ الملابس التي تركتها قبل ذهابي للسجن |
bıraktığım yerdeki aynı kamerada, aynı filmdeler. | Open Subtitles | انا قمت بتصويرهم على نفس الشريط و بنفس الكاميرا ترى اين تركتها |
Sana tek bıraktığım, ölümüme sebeb olduğunu düşünerek 35 yıl çektiğin vicdan azabı oldu. | Open Subtitles | وكل ما تركته لك كان 35 عاما من المآسى تكفى لقتلى |
Şanslı fare kuyruğum! Tam bıraktığım yerde! | Open Subtitles | ذيل الفأر الذى يجلب الحظ لقد تركته هنا بالفعل |
Seninle bıraktığım polis memuruyla... onu alıp CTU'ya götürün. | Open Subtitles | خذي الشرطي الذي تركته معكِ واذهبي لإحضار ابنتي وخذيها إلى الوحدة |
Sadece Bakım Merkezi'nde bıraktığım kitabı almam lazım. | Open Subtitles | فقط يجب أن أحضر كتاب تركته في مركز العناية |
Tanrım, seni bıraktığım için üzgünüm, ama işe gitmek zorundaydım. | Open Subtitles | يا إلهي، آسفة أنني تركتك لكن كان عليَّ الذهاب للعمل |
Tanrı'm, seni bıraktığım için üzgünüm, ama işe gitmek zorundaydım. | Open Subtitles | يا إلهي، آسفة أنني تركتك لكن كان عليَّ الذهاب للعمل |
Seni orada bıraktığım için çok üzgünüm. Başka ne yapacağımı bilemedim, dostum. | Open Subtitles | آسف جداً لأنني تركتك لم أعرف ماذا أفعل غير ذلك يا صاح |
Seni orada bıraktığım için üzgünüm. Etrafımdaki insanlar ölmeye başladı. | Open Subtitles | مرحباً، آسف أنّني تركتكِ هناك، فالناس يميلون للموت حولي. |
O halde nasıl oluyor da, dün aynen bıraktığım yerde duruyorlar? | Open Subtitles | إذن، كيف يعقل أنهم مازالو هنا في المكان الذي تركتهم ؟ |
Ama havlusu bıraktığım yerdeydi. Katlanmış şekildeydi ve nemli değildi. | Open Subtitles | ولكن المنشفة كانت كما وضعتها كانت ملفوفة ولم تكن مبتلة |
Seni o hayvanlarla bıraktığım için üzgünüm, ama bir gözüm sendeydi. | Open Subtitles | أعتذر عن تركي لكِ بالخارج مع أولئك الهمج ولكني كنت أراقبكِ |
Yolunu sen bul. Ben, bıraktığım yerden alıyorum. | Open Subtitles | انت تخمن ذلك لنفسك أتناقش معك حيث تخليت عنه |
Seni yüz üstü bıraktığım için özür gerektirmeyecek bir noktaya varmışızdır bu kadar zamanda. | Open Subtitles | قريبٌ بمَ يكفي من النقطة التي لا يجب أن أعتذر فيها عن تركك منعزلة |
Senin için bıraktığım kayıt formlarına baktın mı? | Open Subtitles | هل رأيت طلبي الإلتحاق اللذان تركتهما لك ؟ |
Küçük oğlumu annesiyle yalnız bıraktığım için? | Open Subtitles | هل تركتُ أنا أيضاً ابني الصغير وحيداً مع أمه؟ |
Yeni oda da bıraktığım bazı malzemeleri almak için geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لآخذ بعض الأدوات التي تركتُها داخل الغرفة الجديدة |
Seni karanlıkta bıraktığım için üzgünüm şerif yardımcısı. | Open Subtitles | أعتذر لتركك هناك في الظلام، أيها المعاون |
Seni orada bıraktığım için çok üzgünüm haftalarca hastanede kaldın... | Open Subtitles | أنا آسفة جدا ً لتركي لك هناك ..كل تلك الأسابيع في المستشفى |
Sanmıyorum, ev bıraktığım gibi duruyor. | Open Subtitles | المكان يَنْظرُ بالضبط مثل أنا تَركتُه. |