| Davada beni rahatsız eden bir şey var, tam olarak bilemiyorum, ama o berber dükkanına tekrar dönmek isterdim. | Open Subtitles | هناك شيء يُزعجُني بشأن هذه الحالةِ. أنا لا أَستطيعُ وَضْع إصبعُي عليه، لَكنِّي أَحبُّ العَودة إلى ذلك دكانِ الحلاق. |
| ...küçük Yahudi berber ve onun kötü ikizi. Diktatör Hynkel ...yani Hitler. | Open Subtitles | الحلاق اليهودي البسيط الطيب وشبيهه الشرير الدكتاتور هينكيل الذي يرمز لهتلر بالطبع |
| Bu öncüler, berber ve sağlıkla birlikte benim profesyonel kariyerimin önünü açtılar ve Şikago'da bir tıp fakültesine başladım. | TED | مهد هؤلاء الرواد الطريق من أجل رحلتي المهنية مع صالونات الحلاقة والصحة، التي بدأت في شيكاغو في المدرسة الطبية. |
| Gerçek şu ki, o berber dükkanında belediye reisini de, sabıkalıyı da görürsünüz. | TED | والحقيقة هى من رئيس البلدية إلى المجرم، سوف تجدهم في محل الحلاقة هذا. |
| "Arkadaşı yahudi berber aranıyor. | Open Subtitles | التقارير تؤكد ان حلاق يهودي يعتقد أنه صديق لشولتز |
| ..ve benim sokağımda saçlarımı kesebilecek.. ..bir berber yok. | Open Subtitles | وأنا لا أحلق شعري لأنه ليس هناك حلاق في منطقتي |
| Küçük kasabaların berber dükkanlarından tıraş salonlarından çıkma şerifleri çok iyi bilirim. | Open Subtitles | اعرف عنهم جميعاً , مدينة صغيرة صالون حلاقة , حلاقة الشعر , والشرطيين |
| Bildiğim çok güzel bir berber var, beraber oraya akarız diyordum. | Open Subtitles | كنت أفكر بأنه يمكننا الذهاب إلى هذا الحلاق العظيم الذي أعرفه |
| Geri çekil berber! Koltuktakini istiyorum. | Open Subtitles | تراجع أيها الحلاق أريد الرجل الجالس فوق المقعد |
| Küçük Yahudi berber onun yerini alıyor. | Open Subtitles | الحلاق اليهودىّ الصغير الذى يستولى على مكانه. |
| Dediğim gibi, baş berber oydu. | Open Subtitles | ولكنني لم أتذمر أبدا. وكما قلت، لقد كان هو الحلاق الرئيس. |
| Maskeli bir sürücüsün, sen bir merdanesin, bir sıkıcı ve vekil bir berber. | Open Subtitles | رجل خير؟ أنتَالقائدالمتنكر، أنتَمسؤولالخراب، أنت آله عاصرة ، ضاغطه و بديل لماكنة الحلاقة. |
| Bunun kısmen kanundışı olanları vardır, mesela hücrenizi berber dükkanına çevirirsiniz. | TED | هناك نوع من النشاطات الغير قانونية، مثل إدارة صالون الحلاقة خارج زنزانتك. |
| Siyahi insanlar için berber dükkânı sadece saçlarını veya sakallarını kestirecekleri bir yer değildir. | TED | بالنسبة للرجال ذوي البشرة السوداء، صالون الحلاقة ليس مجرد مكان حيث يتم فيه قص شعركم أو تقصير لحيتكم. |
| Yeğeninin midesinde değerli paralar olan masum bir berber. | Open Subtitles | حلاق برىء لديه عملات ثمينه فى معدة أبن أخته |
| Benim zamanımda bir berber bütün gün FUBU gömleği giyip, etrafta fermuarı açık dolaşan birinden fazlasıydı. | Open Subtitles | ما لا تعرفه ، ان الحلاق في ايامنا كان اكثر من مجرد حلاق نجلس هنا مع ملابسنا القديمة ونعلق على كل شيء |
| Sen babanın berber dükkanını Lester Wallace'a mı sattın? | Open Subtitles | هل قمت ببيع محل حلاقة والدك الى لاستير والاس ؟ لا ، اسكتِ .. |
| - Asla bir berber dükkanın olamaz. | Open Subtitles | دعني اخبرك امر ما ؟ انت لن تحصل ابدا على محل حلاقة للسود |
| Şimdilerde bir berber olmak, daha çok bir barmen yada dondurmacı olmaya benziyordu. | Open Subtitles | كونك حلاقاً يشبه أن تكون ساقيا في حانة أو مقدم مرطبات |
| Hazır olunca bildirin. berber 51 hazır. Yıldız 41 hazır. | Open Subtitles | باربر 51 مستعد و جاهز ستار 41 مستعد و جاهز |
| Yarın sabah traş olmalıyım Kaninski berber dükkanında. | Open Subtitles | احتاج للحلاقة غدا صباحا فى محل كانينسكى للحلاقة |
| Hala bir miktar sınıf problemleri vardı. Çünkü etrafta gezgin berber cerrahlar hakim olmuştu. | TED | الجراحين كانت لديهم مشكلة فى التعامل مع الناس لأن المشهد كان مُهَيْمَنًا من طرف الجراحين الحلاقين المتجولين |
| berber'i kuşattı. Halkımla nehir hariç bağlantım kesildi. | Open Subtitles | البربرية محاصرة و انا انقطعت عن أهلى الا من طريق النهر |
| Burada bir berber, parası olan insanların olduğu diğer yerlerdeki berberlerin aldığı ücreti alamaz. | Open Subtitles | تكاليف الحلاقه ها هنا ليست مثل غيرها فى الاماكن الاخرى |
| Ya filmi görmek "berber." Biri veya diğeri. | Open Subtitles | "لقد شاهدنا فيلم "الحلّاق الجزء الأول والثاني |
| Özür dilerim. Bir berber araştırıyorum, vaktim azalıyor. Saçım her femtosaniyede 4.6 yoctometre uzuyor. | Open Subtitles | آسف، أنا أبحث عن حلّاق والوقت ينفذ مني شعري ينمو بمعدل 4.6 شوخميتر كل فيمتو ثانية |
| Saçımı Dekalb Caddesi'nde kestiririm. Oradaki hiçbir berber salonunda... | Open Subtitles | ذهبت مرةً لصالون لحلاقة شعري أنا لا أذهب للحلاق |
| Masum bir berber gibisin, ama aslında berbat bir herifsin. | Open Subtitles | أنت تبدو كحلاق برىء ولكنك فى الحقيقه وغد كبير |
| Her berber dükkanında bir tane olmalı. | Open Subtitles | يجب ان يكون لديهم واحد من ذلك في كُل دكان حلاقه في العالمِ |