Sonra Kore'ye gitmiş ve orada bir uçak kazasında ölmüş. | Open Subtitles | لقد كان في كوريا ثم مات في حادث تحطم طائرة |
Negatif Hava Kontrol-1. bir uçak inmek üzere. Pozisyonunuzu koruyun. | Open Subtitles | سلبي،وحدة الجو ، هناك طائرة قادمة تقترب انتظر في موقعك |
Las Vegas'dan kalkan tek bir uçak var, ona yer ayırttım. | Open Subtitles | هناك طائرة مستأجرة واحدة متوفر في لاس فيجاس. نحن فقط سنأخذها. |
Kraja Petrol Şirketi adı altında bekleyen bir uçak var. | Open Subtitles | هناك طائره مستأحره فى انتظارك تحت أسم شركة كراجا للبترول |
Burada, Hudson Nehri'ne demir atmış bir uçak gemisi görülüyor. | TED | هذه حاملة طائرات راسية بجانب نهر هدسون. |
Şimdi ara şu Kimbrough'u, buraya yeni bir uçak göndermesini söyle. | Open Subtitles | اتصل بـ كيمبرو وأخبره بما حدث وأن يبعث بطائرة خاصة إلى هنا. |
Eğer ABD içinde bir uçak yolculuğu yapacak olsaydınız, bu irtifalarda uçuyor olacaktınız. | TED | فإذا ذهبت في رحلة جوية عبر الولايات المتحدة, ستكون طائرا على تلك الإرتفاعات. |
bir uçak ile 14 saat boyunca uçtum ve işte buradayım. | Open Subtitles | لقد استقليت طائرة وبعد 14 ساعة من الصلاة ها أنا ذا |
Komik, gönüllü falan görmüyorum. En son ne zaman bir uçak uçurdun? | Open Subtitles | من الطريف اننى لا ارى متطوعين منذ متى كنت تقود طائرة ؟ |
Burada bir uçak gemisini havaya uçuracak kadar C4 var. | Open Subtitles | يوجد من متفجرات السي فور ما يكفي لنسف طائرة تحميل |
Sabah 9'da bir uçak var. Saat 3'te de dönüş. | Open Subtitles | ثمة طائرة على الساعة 9 صباحاً وستعود في الثالثة مساءً |
Biliyorsun, bir uçak pentagona doğru uçtu, benim kocam oradaydı. | Open Subtitles | أتعلم, حلقت طائرة إلى وزارة الدفاع. و زوجى كان هناك. |
Biliyorsun, bir uçak pentagona doğru uçtu, benim kocam oradaydı. | Open Subtitles | أتعلم, حلقت طائرة إلى وزارة الدفاع. و زوجى كان هناك. |
bir uçak kazasında öleceksin ve reenkarnasyon ile profilaktik* olacaksın. | Open Subtitles | سوف تموت في اصطدام طائرة وتتجسد على شكل واقي ذكري |
Tamamdır, uçuşlar. Bizi eve ulaştırabilecek, saat 5:00'te bir uçak var. | Open Subtitles | حسناً، بشأن الطيران هناك طائرة في الخامسة يمكن أن تقلنا للوطن |
Bu Billy'nin son doğum günü, anne babası bir uçak kazasında ölmeden önce. | Open Subtitles | هذا كان عيد ميلاد بيلى الاخير قبل ان يقتل والديه فى تحطم طائره |
Chad bana uzaktan kumandalı bir uçak alıp uçurmanın ne kadar kolay olduğunu gösterdi. | TED | أوضح لى تشاد مدى سهولة ترخيص طائرات التحكم عن بعد وجعلها تحلق. |
Bir sonraki sefer, çift motorlu bir uçak uçurmadan önce birkaç ders al, tamam mı? Peki. | Open Subtitles | المرة القادمة تعلم بعض الدروس في الطيران قبل أن تحاول الطيران بطائرة بمحرك ثنائي |
Lobide bekleyen eşyalarım var, 15 dakikada gelseniz iyi olur, çünkü yetişmem gereken bir uçak var, beni duydunuz mu? | Open Subtitles | ستكون الامتعة بانتظارك فى الردهة و يجب ان تكون هنا خلال 15دقيقة لان لدى رحلة جوية يجب ان الحق بها |
- Başka bir uçak bileti ayarla. - Yapamam. Beni havaalanından alacak. | Open Subtitles | أستقلي رحلة طيران أخرى لا أستطيع سيأتي لأخذي من المطار علي الذهاب |
Bu gece Johannesburg'a bir uçak ayarla. Emredersiniz, komutanım. | Open Subtitles | احجزي لي رحلة الى جوهانس بيرغ الليلة |
8'de bir uçak var. Bir de 8:30'da. | Open Subtitles | هناك رحلة تغادر في الثامنة وأخرى في الثامنة والنصف. |
Bir bomba ve onu taşıyacak olan bir uçak vardı. | Open Subtitles | كان هناك قنبلة واحدة وطائرة بعينها ستقوم بحمل تلك القنبلة |
Bu, havacılığın altın çağıydı ve o da gördüğünüz gibi bir uçak gibi tasarladı. | TED | حيث كان العصر الذهبي للطيران لذلك وضعها كطائرة كما ترون هناك |
Saha ofisini arayıp bize bir uçak ve araba hazırlat. | Open Subtitles | حسناً، اتّصلي بالمكتب الميدانيّ .و أمّني لنا طائرةً و سيّارة |
bir uçak okyanusun ortasında düşüyor, hiç enkâz... | Open Subtitles | الطائرة هبطت الى قاع المحيط ، لا يوجد اي حطام |
Örneğin Japonya'ya giden bir uçak görmüyorsunuz. | Open Subtitles | لا تشاهد الطائرة وهي تحلق صوب اليابان |