Dönüşümde herkesin toplanarak yapacağı ahır için sana eşlik etmeyi umuyordum. | Open Subtitles | نعم، وكنت أمل أن مرافقة لك إلى حظيرة الوعي لدى عودتي. |
bana eşlik etmek için, küçük bir kızı öldürebileceğin anlamına gelmiyor | Open Subtitles | من أجل أن ترافقني أنت لم تعفو حتى عن طفلة صغيرة |
Ve buna eşlik eden sosyal baskılar acımasız. | TED | و الضغوط الاجتماعية التي ترافق هذا قاسية |
Hazır fırsatım varken sormak isterim. Öğleden sonra doğa aktivitesinde bana eşlik etmek ister misin? | Open Subtitles | أريد اغتنام هذه الفرصة لأسألك إن أردت مرافقتي لتأمّل الطبيعة عصر اليوم. |
Evet, kısa bir süre için sana eşlik edemeyeceğim, anlamaya çalış. | Open Subtitles | نعم ، لفترة قصيرة لا يمكنني مرافقتك للهو ، حاولي أن تتفهمي. |
Neyse, dediğim gibi, bana eşlik eden çok insan vardı. | Open Subtitles | على أيّ حال ، مثلما قلت كان لديّ صحبة كبيرة |
Diğer konukları ihmal ediyorum. Genç bayanlar size eşlik etmeye hazır. | Open Subtitles | أنا أهمل ضيوفي الأخرين ستجد أن الشابات يثيرن الصحبة |
Siz ve misafirleriniz bu gece yemekte bize eşlik etmek ister misiniz? | Open Subtitles | لقد كنت أتسائل إن كان بإمكانك و ضيوفك الإنضمام إلينا على العشاء الليلة |
Kendimi ve Rahibe Luke'ü birbirimize eşlik... etmek istediğimiz için kusurumuzu beyan ediyorum. | Open Subtitles | أعلن عن نفسي و الأخت لووك .. إلتماسنا رفقة بعضنا البعض. |
eşlik ettiğiniz için sağ olun. | Open Subtitles | حسناً ، هذا يكفي شكراً على الرفقة المسلية |
Yanına git ve ona eşlik etmek istediğini söyle, o kadar. | Open Subtitles | إذهبي إلى الرجل، واسألي إذا كنتي تستطعين الانضمام إليه |
Ben de sizi tanımıyorum. İzin verin de evinize kadar size eşlik edeyim. | Open Subtitles | . أنا لا أعرفكِ ايضاً . هل تسمحين لي أن أرافقك |
İçimden gelerek söylüyorum, bana eşlik etmenizden hiç bu kadar zevk almamıştım. | Open Subtitles | التى لم أكن لأتوقعها أشعر بأننى لم أستمتع بصحبة مثل هذه أبداً |
Durum çok ciddi. Bu ihtiyara eşlik etmek zorundayım. | Open Subtitles | انظرو يا رفاق لدي حالة خطيرة هنا كنت أحاول مرافقة هذا الرجل |
Bütün kararları O verir. Ben sadece eşlik ediyorum. | Open Subtitles | إنها من تتخذ كل القرارات أنا مجرد مرافقة |
Yani yiyecekler, içecekler. Bana eşlik edebilirsin. | Open Subtitles | أعني , أن تحظى بدعوات لتناول الطعام يمكنني أن أجعلك ترافقني |
Biraz önce bu konuyu tartışmıştık ama... acaba Rose ve Rose şirketi eczaneye kadar... yaşlı kadına eşlik edebilir mi diye merak ediyordum. | Open Subtitles | أعرف بأنّنااجرينا للتو تلك المناقشة لكنّي كنت أتسائل إذا شركة روز وروز يمكن أن ترافق سيدة كبيرة إلى الصيدلية |
Ben yemek için bir şeyler alacağım; İstersen bana eşlik edebilirsin | Open Subtitles | أنا ذاهب لأحصل على بعض الطعام، بمكنك مرافقتي إن أردت. |
Bruce Nigel konserinde bana eşlik etmene ihtiyacım var. | Open Subtitles | احتاج مرافقتك الي حفل بروس نيجل الموسيقي |
Buradan geçiyordum, Elizabeth'in birkaç saat bana eşlik etmesini rica edeyim dedim. | Open Subtitles | كنت ماراً و تسائلت لو أمكنني رجاء معروف صحبة إليزابيث لبضع ساعات؟ |
Ne zaman yemen gerekse biz sana eşlik edebiliriz. | Open Subtitles | حسناً، سنمنحك الصحبة متى ما تعين عليك تناول الطعام |
Kaydı Anita Orduno adına yapılmış, onu Flamingo moteline kadar izledik, daha sonra yanına Kafkas bir bayan katıldı, ah, 20'li yaşlarda, 25, 29 falan, ve 3.5 saat otelde ona eşlik etti. | Open Subtitles | الهدف تم تتبعه إلى فندق لودج فلامنجو حيث أنها مسجلة تحت إسم أنيتا أوردونا وتم الإنضمام للهدف من قبل إمرأة قوقازية |
Silahlı olarak burada bulunma hakkınız yok. Size geminize kadar eşlik edeceğiz. | Open Subtitles | إنكم ليس لديكم الحق في أن تكونوا هنا في حماية السلاح إنني سوف أرسلكم ثانية إلى سفينتكم في رفقة صحبة مسلحة |
eşlik edenlerden pek hoşlanmaz. Tek başına gitmek zorundasın. | Open Subtitles | هي لا تحب الرفقة تماماً يجب ان تذهبي وحدك |
Ve eğer senin için sakıncası yoksa yemekte bize eşlik edecek. | Open Subtitles | واذا كان الامر كله معك حق، وانه ستعمل الانضمام إلينا لتناول العشاء. |
Bana verilen emir, sınıra kadar size eşlik etmek... ve öteki tarafa geçtiğinizden emin olmak. | Open Subtitles | الأوامر كانت أن أرافقك إلى الحدود وأراك سليم عبر الحدود |
Eğer tek bir kadınsanız, içeri almıyorlar. Bir erkek tarafından eşlik edilmeniz gerekiyor. | TED | فهم لن يسمحون لكي بالدخول إن كنت بمفردك، يجب عليك أن تكوني بصحبة رجل. |
Büyük baloda, kraliçe ile birlikte gireceksin ama devlet yemeğinde eşlik edilmeden gireceksin. | Open Subtitles | في الإحتفالات الكبيرة .. تدخلين برفقة الملكة ولكن في حفلات العشاء بالإمارة .. |
Ah, sanırım sana eşlik etmek için planlarımı iptal edebilirim. | Open Subtitles | إلويذراعي،و .. ربما سألغي خططي و أنضم إليك |