| Sanırım annen yine kız kardeşiyle kavga etmiş ama oğlunun evi dahi olsa, böyle habersiz gelmesi uygun değil. | Open Subtitles | اعتقد ان والدتك قد تشاجرت مرة اخرى من شقيقتك فهذا المنزل منزل ابنها المجيء بشكل مفاجئي هكذا مزعج قليلا |
| Polisin gelmesi bunun boş bir tehdit olmadığını anlamamızı sağladı. | Open Subtitles | وصول الشرطة جعلنا نستوعب ان ذلك لم يكن تهديداً فارغًاً |
| Geleceği görmenin kötü tarafı sadece bölük pörçük olarak gelmesi. | Open Subtitles | مشكلة رؤية المستقبل هى أنه يأتى فقط على شكل قِطَع |
| Yabancı bir universitenin Hindistana gelmesi cok zor. | TED | ومن الصعب جدا للجامعات الأجنبية القدوم إلى الهند |
| Söyle ona, ne yapıyor olursa olsun, derhal gelmesi lazım. Anladın mı? | Open Subtitles | أخبرة مهما كان يفعلة يجب أن يحضر في الحال، هل فهمت؟ |
| Tahmin edersiniz, bazen siz bir dalganin gelmesi icin beklerken 10-15 dakikalik araliklar olur. | TED | في بعض الأوقات هناك فترة استراحة تمتد بين 10 إلى 15 دقيقة عندما تنتظر قدوم الموجة. |
| Onların buraya gelmesi uzun sürer. | Open Subtitles | بالطبع. سيكون مضى ساعة على ذهابه قبل أن يأتوا |
| Teknolojinin güvenlik konusunda olgunlaşması lazım, bir uçaktan beklediğimiz düzeylere gelmesi lazım. | TED | يجب دراسة التكنولوجيا من حيث السلامة، للوصول إلى مستويات السّلامة المتوقّعة من الطائرات. |
| Sanırım annen yine kız kardeşiyle kavga etmiş ama oğlunun evi dahi olsa, böyle habersiz gelmesi uygun değil. | Open Subtitles | اعتقد ان والدتك قد تشاجرت مرة اخرى من شقيقتك فهذا المنزل منزل ابنها المجيء بشكل مفاجئي هكذا مزعج قليلا |
| Ve bu işe yaramazsa da oğlunun ismini öğrendim, onu arayıp oğlunun bir kaza geçirdiğini ve hastaneye gelmesi gerektiğini söyleyip burada imzalatacağım. | Open Subtitles | وإذا لم ينجح هذا, فقد وجدت للتو اسم طفله لذا سأقوم بالاتصال به, وأتظاهر بأنه وقع في حادثة وأخبره ان عليه المجيء للمشفى |
| O zaman sanırım bana bunun mail gelmesi iyi bir şey. | Open Subtitles | إذن أعتقد بأنّه أمرٌ جيد ، وصول هذه المستندات إلى بريدي |
| - Evet. Polisin gündüz vakti gelmesi ama birden gece olması nasıl? | Open Subtitles | ماذا بشأن وصول الشرطة بالنهار وفجأة أصبحت ليلاً؟ |
| Sanki...sanki çocuklarımdan birinin bir konu için beni görmeye gelmesi gibi. | Open Subtitles | و، حسناً، أملك شعور بإتجاهك مثل، حسناً، مثل أحياناً أحد أطفالي يأتى لرؤيتي حول شيئا ما أو آخر، |
| Irkımdan diğerlerinin buraya beni kurtarmak için gelmesi sadece bir zaman meselesi. | Open Subtitles | إنها مسألة وقت فحسب حتى يأتى قومى لإنقاذى |
| Birileri onu buraya gelmesi için ikna etmeli. | Open Subtitles | من الأفضل احدهم ان يتكلم معه من اجل القدوم لهنا |
| Sözde oraya vardığında karısını arayıp... ona ne zaman Vegas'a gelmesi gerektiğini söyleyecektir. | Open Subtitles | يجب أن يتصل بها ليبلغها متى يمكنها القدوم. |
| Son işimde ne zaman Bilgi-İşlem'i arasam birinin gelmesi için kesin birkaç saat geçerdi. | Open Subtitles | كلّما اتّصلتُ بتكنولوجيا المعلومات في عملي القديم كنتُ أنتظر ساعتين قبل أن يحضر أحدهم |
| Zengin Hollywood'luların gelmesi nedeniyle yerel tüccarların fiyatları biraz artırmış olması affedilmelidir. | Open Subtitles | ..مع قدوم أغنياء هوليود إلينا التجار المحليون وجدوها عذراً لزيادة طفيفة في الأسعار |
| Tahminime göre, onların gelmesi ve senin beş ila on yıl yemenden önce yaklaşık iki dakikan var. | Open Subtitles | الآن، على ما أعتقد لديك دقيقتان قبل أن يأتوا و ستسجن لمدة 5 إلى 10 سنوات |
| Yine de yazabilirsin ama mektubunun gelmesi çok uzun sürer. | Open Subtitles | لكنك يجب أن تستمري بالكتابة لى علي الرغم من انها سوف تستغرق وقتا طويلا للوصول |
| Bende kalan temel şey her birimizin bu dünyaya eşsiz bir değerle gelmesi inancıydı. | TED | كان ما بقي معي هو هذا الإعتقاد الراسخ بأن كل واحد فينا يأتي إلى هذا العالم بقيمة فريدة من نوعها. |
| Şimdi bardaklarımızı Fransız kışının sona ermesi ve İtalyan baharının gelmesi şerefine kaldıralım. | Open Subtitles | لذلك دعونا نرفع كؤسنا, إلى سقوط الشتاء الفرنسي وإلى مجيء الربيع الإيطالي الحقيقي. |
| 'Beni bu sabah eve götürdükten sonra dedektiflerin gelmesi çok üzün sürmedi.' | Open Subtitles | بعد أن أخذني للبيت هذا الصباح لم يأخذ كثيراً قبل ظهور المخبرين |
| Ordunuzun Irak'a gelmesi büyük bir ısraf, değil mi? | Open Subtitles | لقد كان من الخطأ أن ياتي جيشكم للعراق، أليس كذلك؟ |
| su gülünç hilkat garibesinin... bir roketle dünyaya gelmesi üç yil sürmüs. | Open Subtitles | هذا الشيء الصغير التافه أخذ 3 سنوات في رحلة في صاروخ ليصل إلى كوكب الأرض |
| Buraya okumaya gelmesi için biz para topladık. | Open Subtitles | لهذا رفعنا كلّ هذا المال من أجله ليأتي إلى هنا ويدرس في مدرستنا |
| Burası İçişleri Bakan Yardımcısı'nın gelmesi için çok uzun bir yol, hepsi bu. | Open Subtitles | إنها طريقٌ طويلة بـالنسبة لـنائب وزير الـداخلية للقدوم , هذا كل مافي الأمر. |