Sen onlara inancını verdin ve onlara hayatın pahasına güvenmelisin. | Open Subtitles | لقد منحتهم إيمانك ومن المفروض عليك أن تأتمنهم على حياتك. |
Ve inancını ilan ettiğin zaman seni vaftiz ediyorum, kız kardeşim Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına. | Open Subtitles | على إعلان إيمانك أنا أعمدك، أختي، بإسم الآب و الإبن. |
Elbette, bu duygudan bir anlam çıkarmak amacıyla Vodoun’un bu tuhaf inancını anlamam gerekirdi. Vudu bir kara büyü inancı değil. | TED | ولكي أستوعب ذلك يجب أن أفهم شيئاً عن هذا الإيمان الخاص بالفودون، والفودو ليس جماعة سحر أسود. |
Titus hukuk sistemine olan bütün inancını kaybetti, fakat aklına bir fikir gelmişti. | TED | تايتس فقد إيمانه بالنظام القانوني تماما و مع ذالك وجد فكره |
Hükûmetteki ve kilisedeki birçok kişi, her iki grubun da insanların dinî inancını zayıflatmaya kararlı olduklarına inanıyordu. | TED | اعتقد العديد ممن ينتمون للحكومة والكنيسة أن كلتا المجموعتين كانتا عازمتين على تقويض إيمان الناس الديني. |
Benim yüzümden dostluğa inancını kaybetmiş olmandan korkuyorum. | Open Subtitles | خشيت أن تكون قد فقدت إيمانك بالصداقة بسببي |
Bu iş için bana destek olacak mısın yoksa bana olan inancını tamamıyla yitirdin mi? | Open Subtitles | هل سأستمر في أخذ بركاتك في هذا أو فقدت إيمانك بي بالكامل ؟ |
Senin ona olan körü körüne inancını anlayamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع فهم إيمانك القوي في هذا الرجل |
İnancını uyuşturucular yüzünden değil, adam yüzünden kaybettin. | Open Subtitles | فقدتِ إيمانك بسبب ذلك الرجل؟ وليس بسبب المخدرات |
İnancını test etmek için buradayız. | Open Subtitles | ْ ليس لديك ما تخشاه، إنهم هنا لاختبار إيمانك |
İnancını kaybetme kardeşim, bu daha başlangıç. | Open Subtitles | لا تفقِد الإيمان يا أخي إنها البِداية فقَط |
John Q inancını yeni bir sağlık programı yaratmakta kullandı. | Open Subtitles | جون كيو كان يستخدم أحدى خطط الرعاية الصحية التى أساسها الإيمان |
Eğer bir insanın hareketleri inancını göstermiyorsa bu işe yaramaz. | Open Subtitles | ما فائدة الإيمان لرجل إن كانت أفعاله لا تنم علي هذا ؟ |
Evrenin düzgün ve tahmin edilebilir bir yapıya sahip olduğuna dair inancını hiçbir zaman kaybetmedi. | Open Subtitles | فهو لم يفقد أبداً إيمانه بأن الكون يتصرف بطريقة مؤكدة وقابلة للتنبؤ |
Birde vücudu iflas etmiş ve tüm inancını yitirmiş birisi. | Open Subtitles | وبالطبع, الرجل الذي خسر إيمانه وخذله جسده |
Maalesef, inancını kaybetmişti. | Open Subtitles | وللأسف، فقد خسر إيمانه ــ أتستطيع العون؟ |
William Golding, insanlığa olan inancını kaybediyordu. | TED | كان إيمان ويليام غولدنغ بالإنسانية يتلاشى. |
Belki de cinsel hünerlerimden bahsetmen aşka olan inancını yenilemiştir. | Open Subtitles | ربما كلامك عن مهاراتي الجنسية قد أعاد إيمانها بالحب |
Bir cadıyı öldürmemin bana olan inancını yok edeceğini biliyordu. | Open Subtitles | لقد عرف بأنَّ قتلي للساحرة سيدمر إيمانكِ بي |
Bazısı bu dünyadan göçtü diğerleri inancını kaybetti. | Open Subtitles | البعض منهم توفّي و البعض الآخر تركوا إيمانهم |
Hayır. Sadece kendisi dışında her şeye inancını kaybetmiş bir adam olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | كلا، اعلم انك رجل فقد ايمانه بكل شيء ما عدا نفسه |
Kızgınlığını biliyorum. Söze olan inancını kaybetmenin, nasıl olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | اعرف غضبك اعرف كيف هو الشعور بأن تفقد ايمانك بالكلمه |
Hayır, Phillip'in edebiyata olan inancını kaybettirecek olan şey aşk olacaktı. | Open Subtitles | لا، كان من الممكن أن يكون هذا الحب لسبب وجيه فيليب فقد ثقته في نجاحه الأدبي |
Bu kararlı bir dayanma gücü ve azizlerin inancını gerektirir. | Open Subtitles | هذا يتطلب القدرة على التحمل الكبير و الايمان من القديسين |
Tanrı'ya olan inancını feda edemezsin! | Open Subtitles | لديك حمّى الربيع, ذلك ليس سبباً للتضيحة بإيمانك بالله. |
Anlıyorum. Ama neden Katolik inancını seçmeye karar verdiniz? | Open Subtitles | أعرف، لكن لماذا جعلت قرارك أختيارك الأيمان بالكاثوليكية؟ |
Çocuğun birinin kafası karıştı diye mi inancını kaybettin? | Open Subtitles | إذاً فقدتَ إيمانكَ لأنّ صبياً مراهقاً اختلطَ عليهِ الأمر؟ |
- Sen oğlum, Hristiyanlığın inancını savunmak için kanını dökmeye hazır mısın? | Open Subtitles | -هل أنت يا بني مستعد لسكب دمك دفاعاً عن العقيدة المسيحي ؟ |