"istemediği" - Translation from Turkish to Arabic

    • يرغب
        
    • يريده
        
    • يريدها
        
    • يرد
        
    • ترد
        
    • لا يريد
        
    • يريدني
        
    • يُريد
        
    • يريدنا
        
    • لايريد
        
    • لاتريد
        
    • يرده
        
    • يردها
        
    • يريدك
        
    • ترده
        
    Ve dünyada hiç kimse çayını şekersiz içmek istemediği için dünyanın ileri gelen şeker şirketlerinin işleri artmaya devam etti. Open Subtitles وبما انه لا احد في العالم يرغب بشرب الشاي بدون سكر تواصلت الاعمال لتحقيق الازدهار لشركات السكر الرائدة في العالم
    Tyra büyük ihtimalle Gibbs'in onun görmesini istemediği bir şey gördüğü için öldürüldü. Open Subtitles لقد أطلق الرصاص على، تايرا لأنها رأت أمر ما لم يرغب بأن تراه
    Bana istediğimi ver yoksa ben kardeşine istemediği bir şey veririm. Open Subtitles أعطني ما أردته.. والا سأعطي شقيقك شيئاً لا يريده أفهمتِ ذلك؟
    Onlar bir ihraç dizisinin artakalanları; kimsenin istemediği çirkin parçalar. TED وهي بقايا عمليات الاستخراج: الأجزاء القبيحة التي لا يريدها أحد.
    Sorun şu ki, bulunmayı istemediği taktirde, kelimenin tam anlamıyla sırra kadem basabiliyor. Open Subtitles المشكلة هي إذا لم يرد أن يعثر عليه يمكن أن يختفي بشكل حرفي
    Ona verdikleri çiçeği bozmak istemediği için paltosunun önünü kapatmamış. Open Subtitles أعطوها زهرة كجائزة ولم ترد تطبيقها لذلك لم ترتب معطفها
    Bunu itiraf etmek istemediği için, gidip 4 tane içki içiyor. Open Subtitles هو لا يريد الإعتراف بذلك لذلك يذهب مع تناول أربعة كؤوس
    Nancy kimsenin almak istemediği çocukları alır bu yüzden, çünkü sosyal sorumlular kitabına uygun olsun diye mutlu davranırlar. Open Subtitles لهذا السبب نانسي كانت تأخد الاطفال الذين لا يرغب بهم احد بسبب الأخصائين الاجتماعين سيكونو سعيدين لتخليهم عن مسؤليتهم
    Uygunsuz Gerçek hakkında tekrar konuşma zamanı, herkesin kaygı duyduğu, fakat kimsenin hakkında konuşmak istemediği gerçek. TED أنه الوقت مجدداً للحديث عن الحقيقة المزعجة، الحقيقة التي يهتم بها الجميع، لكن لا يرغب أي أحد في الحديث عنها.
    İyi de kimsenin yaşamak istemediği semtlerde n'apıyorsun? TED ولكن ماذا تفعلون بأحياء عندما لا يرغب أحد بالسكن فيها؟
    Burada olan şu, ortadaki amaçsız seçenek kimse onu istemediği için amaçsızdı. TED الذي كان يجري كان أن الخيار الذي كان بلا فائدة، في الوسط، كان بلا فائدة بالطريقة التي لم يرغب به أحد.
    Bana istediğimi ver yoksa ben kardeşine istemediği bir şey veririm. Open Subtitles أعطني ما أردته.. والا سأعطي شقيقك شيئاً لا يريده أفهمتِ ذلك؟
    Asla istemediği veya sormadığı bir yol ve asla gidemeyeceği bir yol. Open Subtitles الوحيد الذي لم يطلبه أو يريده و الوحيد الذي لم يعثر عليه
    Bize göre otopsilerde müvekkilinizin istemediği bazı kanıtlar ortaya çıkacaktı. Open Subtitles نعتقد أن التشريح سينتج أدله موكلك لم يريدها أن تظهر
    Bu hiç savaş tecrübesiolmayan kimsenin istemediği bir birliğe komuta eden birinden gelen iddialı bir söz. Open Subtitles هذا وعد يأتي من رجل ليست لديه خبرة قتالية على الاطلاق يقوم بادارة مجموعة لا أحد يريدها
    Kendi ülkesinden çocuklarının korku içinde büyümesini istemediği için ayrılmış. Open Subtitles غادرَ لأنه لم يرد لأطفاله أن يكبروا خائفين في بلدهم
    Her zaman annelerinin aynı çatı altında kalmasını istemediği adam olarak kalacak. Open Subtitles سيكون إلى الأبد الرجل الذي لم ترد أمّهم العيش تحت سقف واحد.
    Sence orada bir yerde görmeni istemediği bir şey mi var? Open Subtitles إذن، أتعتقدين أنه يوجد شيءٌ بداخل عقله لا يريد منكِ معرفته؟
    Evrakları olmadığı için değil sadece bana göstermek istemediği için. Open Subtitles ليس لأنه لا يمتلكهم، ولكنه لا يريدني أن أراها وحسب.
    Güven halkası tekrarlansın istemediği içindir. Orası bildiği bir yer. Kontrolü sağlayabileceğini düşünmüştür. Open Subtitles حسنٌ, غالباً لا يُريد إعادة آمر طوق الثقة، يعلم أنه يستطيع السيطرة على مكان القارب
    O yüzden bu yönde bulmamızı istemediği bir şey olmalı. Open Subtitles إذاً، حتماً هناك شيء لا يريدنا أن نكتشفه بهذا الاتجاه
    Oğlunun artık asistanlarıyla yatmasını istemediği için Daniel'ı seni işe almaya zorlamış. Open Subtitles لانه لايريد لابنه ان يتعرض للاغراء' . لينام مع مساعدته مرة اخري
    Ve saçlarını kulaklarının arkasına attığında ne kadar güzel olduğunu duymak istemediği kesin. Open Subtitles وهي قطعاً لاتريد سماع كم تظن انها جميلة عندما تثني شعرها خلف إذنيها
    O aptal üniformayı giydikten sonra Toby'nin istemediği bir şeyi. Open Subtitles شيء لم يرده توبي منذ ان ارتدى تلك البدلة الغبيه
    Planım yemeğe erken başlayıp, Jimmy'nin istemediği silahları elden çıkartmaktı. Open Subtitles خطتي كانت أن أبدأ العشاء مبكراً كي نستطيع التخلص من الأسلحة التي لم يردها جيمي
    Hikâyeyi anlatanın görmek istemediği şey nedir? TED ما هو الشيء الذي لا يريدك الكاتب أن تراه؟
    50 yıldır, yapmayı hiç istemediği babasını öldüren bu işi yapıyor. Open Subtitles خمسون سنة في عملٍ لم ترده قط عمل بسببه قُتل أباها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more