| Patlama korktuğum gibi yıkıcıydı kül bulutu bütün gezegeni kapladı. | Open Subtitles | كان الانفجار مدمّرًا كما توقعت أحاطت سحابة الرماد بالكوكب كله |
| kül buraya ancak sel sularının çekilip tortul tabakasının çökelmesiyle yerleşmiş olabilir. | Open Subtitles | لا بد أن الرماد البركانيّ تساقط فقط عندما مرّ السيل واستقرت الرواسب، |
| kül olana kadar yakmak, peşinden gelemeyecek hale gelene kadar. | Open Subtitles | و تحويلهم كليا إلى رماد لكي لا يتبقى شيء يلاحقك |
| Adli tıpçılar henüz herhangi bir kalıntı bulamadılar, yalnızca kül. | Open Subtitles | لم يعثر الطب الشرعي على أية بقايا بعد, مجرد رماد |
| Buraya geldiğimiz gün yanıp kül olan süpermarketi kim tamir edecek? | Open Subtitles | ومن سيعيد بناء السوبر ماركت الذي احترق يوم وصولنا إلى هنا؟ |
| Daha sonra seni, onu ve uyuşturucunuzu yakıp kül edeceğim. | Open Subtitles | و بعدها.. سأسحقك انت و هو و المخدرات فى الرماد |
| Sen yönlendirmediğin sürece, kül bulutu dünya çapında nükleer kışı getirir. | Open Subtitles | لكن غيمة الرماد ستجلب على العالم شتاء نووي مالم انت تحرفها |
| Çok sık yangın çıkıyor ve sabahları kül, duman kokuları oldukça sıradanlaşmış. | TED | الحرائق تحدث باستمرار ورائحة الرماد والدخان في الصباح ليست غريبة. |
| Çamur bloklarının pişirilmesi sırasında devasa boyutlarda kül elde ettik. | TED | أثناء عملية حرق قوالب الطين، نتج عن ذلك كمية هائلة من الرماد. |
| Geriye çok az bir kül kalırdı. | Open Subtitles | كل ما تبقى من كل هذه الجثث هو حفنة من الرماد |
| Toprak toprağa, kül küle, toz toza. | Open Subtitles | من الأرض والى الارض من الرماد والى الرماد من الغبار والى الغبار |
| Eğer kız kardeşinin canı yanarsa işim bittiğinde gökten kan ve kül yağacak. | Open Subtitles | و اذا وقع أي ضرر على أختك, عندما أنتهي, ستمطر دم و رماد. |
| Her masum izleyici yanıp kül olacaktır. | TED | سيتم حرق كل المارّة الأبرياء وتحويلهم إلى رماد. |
| "kül olana dek yakıp sonra da küllerini yakarız." | Open Subtitles | نحن نشعلها حتى تتحول إلى أشلاء ثم نحرق الأشلاء حتى تتحول إلى رماد |
| Patlamanin merkezine yakin olan dünyalar yanip kül olurlar. | Open Subtitles | العوالم قرب الصميم أو على امتداد التدفقات ستتحول الى رماد. |
| Zamanı geriye alamam ama keşke oyuncak evim yanıp kül olsaydı. | Open Subtitles | لم أصل في الوقت المناسب كان منزل الألعاب قد احترق كلياً |
| Ülkemde evinin yanıp kül olması çok büyük uğursuzluk olarak görülür. | Open Subtitles | في بلدي الأمر يعتبر حظ سيئ جداً جداً عندما يحترق منزلُك |
| Yanıp kül olan mahallelerde çadırlar inşa ediyoruz. | TED | نحن نبني خيام التيبي في الأحياء التي كانت تحترق. |
| Görüş ayrılığının ilk işareti olarak yerle bir edildiler, yanıp kül oldular. | Open Subtitles | هُدمت ، و احترقت إلى أن تساوت بالأرض في أول بادرة للتمرّد |
| 4 milyar yıl önce, yaşamın herhangi bir kıvılcımı anında kül olmuş olmalıydı. | Open Subtitles | حيث أي شرارة للحياة ستحرق على الفور متحولة لرماد |
| Evimi yakıp kül eden kötü adamı siz mi yakalayacaksınız? | Open Subtitles | هل أنت ستعمل قبض على سيئة الرجل الذي أحرق منزلي؟ |
| Drone'u vurmak parayı kül eder ve daha önemlisi elçi Kumali'yi bulmamıza yol gösterecek herhangi bir kanıtı da yok eder. | Open Subtitles | إسقاط الطائرة سوف يحرق الاموال و الأرجح أنها ستدمر أي دليل من شأنه أن يؤدي بنا إلى السفيرة كومالى |
| Sular ağaçlara ve nehre sızıp kül suyu oluşturmuş. | Open Subtitles | الأجساد تحرق والمياه ترشح الرماد لأنتاج محلول القلي |
| Büyükbabamın kurmak için ömrünü verdiği bu iş, bugün neredeyse ahırına kadar yanıp kül oldu. | Open Subtitles | هذا الذي قضى جدّي حياته يبنيه إحترق تقريبًا حتى أقراطه اليوم |
| Bu kül tablası yatağın yanında duruyordu, efendim. | Open Subtitles | مرمـدة السجائر هذه بقــيت بجــانب السريــر، سيــدي |
| Ancak yangın çıktığında geniş bölgeler gerçekten kül olabiliyor. | TED | فعندما يحصل حريق يمكن لمساحات كبيرة أن تختفي في الدخان |
| Temeli sodyum karbonatmış, ama kül de olurmuş. kül ve yağ. | Open Subtitles | الصودة هي الاساس قد تستعمل بالرماد أو الشحم |
| St. Gregory Manastırı'nda yanarak kül oldu. | Open Subtitles | هو ميتُ. محترق إلى الرمادِ فوق في ديرِ القديس جريجوري. |