| Muhtemelen. Ama madde savaşını kabus olarak düşünerek sonuç alabiliriz. | TED | ولكن تخيل فقط كابوس الحرب المخدرات الذي سينتج عن ذلك. |
| Başka bir kabus olduğunu düşünmüştüm... bir gece önceki gibi. | Open Subtitles | و لكني اعتقدت أنه كابوس أخر كاللذي مررت به البارحه |
| Dava falan yok. Gerçekte kimseyi öldürmedim. Bu bir kabus. | Open Subtitles | ليس هنالك قضيّة, أنا لم أقتل أحدا كل هذا كابوس |
| O gece yağmur yağdığını hatırlıyorum ve bir kabus görmüştüm... | Open Subtitles | تلك الليلة، أتذكر، لقد كانت تمطر وقد حلمت بذلك الكابوس |
| Uyursam kabus görüyorum, o yüzden en iyisi meşgul olmak. | Open Subtitles | إذا نمت ستراودني الكوابيس لذا من الأفضل أن أشغل وقتي |
| Üniversiteyi bıraktığımda, yurttaki kabus gibi odamı da bırakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | عندما تركت الجامعة كان عليّ ان اترك غرفتي وهو ماكان كابوساً |
| bu yüzden çocuklar kabus görüyor, heryerde katili görüyorlar çocuklar... | Open Subtitles | إنها كوابيس الأطفال رؤية السفاح في كل مكان .. الأطفال |
| Bu kabus gibi yaşamdan daha da kötüsü başarısız bir intihar girişimi kabusu. | Open Subtitles | تعلمون ، فإن أسوأ كابوس في هذه الحياة هو كابوس الاقدام على الانتحار |
| Kız kardeşimin düğünü yaklaşıyor zaten, zaten bu...bambaşka bir kabus. | Open Subtitles | لديّ زواج أختي سيكون قريبا وهذا .. كلّه كابوس اخر |
| Kendime bu şeytan değil sadece bir kabus deyip durdum. | Open Subtitles | لقد كنت اقنع نفسي بأنه ليس الشيطان ولكن مجرد كابوس |
| Diğer yanda, tam bir kabus oluveriyor; lanet ofisinizde daha fazla çalışacağınız anlamına geliyor. | TED | من ناحية أخرى , انه كابوس يعني فقط أن تقضي المزيد من الوقت في المكتب الدموي. |
| Benim psikozum, öte yandan, şeytanlarımın o kadar korkunç olduğu bir kabus ki bütün meleklerim çoktan gitti. | TED | ان فصامي من جهة أخرى هو كابوس يقظ فيه شياطيني مخيفة جداً بحيث هربت منه جميع ملائكتي |
| Bu bir masal mı yoksa canlı bir kabus mu? | TED | حسناً، هل هى قصة خيالية أم كابوس حقيقي؟ |
| Ve sonuç, sadece benim ailem gibi aileler için değil ayrıca, gerçekten, günün sonunda, hepimiz için bir kabus. | TED | والنتيجة هي كابوس ليس فقط لعائلات مثل عائلتي، ولكن الحقيقة هو كابوس لنا جميعاً. |
| Korkunç bir şeyin yapılmasıyla ilk adımın atılması arasında geçen zaman bir kabus, korkulu bir rüya gibi bir şey. | Open Subtitles | ألا ما أشبه الفترة بين التخطيط لهذه الفعلة الشنيعة وتنفيذها، كل هذه الفترة مثل الهلوسة، أو الكابوس الفظيع |
| Bu evde kaldığın sürece kabus bitmeyecek. | Open Subtitles | الكابوس لن ينتهي. طالما تبقى في هذا البيت، |
| Hayatın için 8 yaşındaki çocuğun bir daha kabus görmeyeceğine bahis mi oynuyorsun? | Open Subtitles | أتريدين حقاً لتراهني بحياتك لطفل في الثامنة لن تأتي له الكوابيس مرة أخرى؟ |
| Wilbur, lütfen! Tüm gece kabus gördüm durdum! | Open Subtitles | ويلبور, من فضلك لقد عانيت من الكوابيس طول الليل |
| Evet, bu bir kabus gibiydi ama bitti, kapatın artık bu konuyu. | Open Subtitles | نعم ، لقد كان كابوساً لكنه انتهى وهي تريد له أن انتهى |
| - En son ona kahvaltı götürdüğümde aylarca kabus gördüm. | Open Subtitles | آخر مرة أحضرت له وجبة الإفطار رواتني كوابيس لمدة شهر |
| Bana Mia'dan bahsettiğin andan itibaren her şey kabus gibiydi. | Open Subtitles | منذ اللحظة التي أخبرتني بشأن ميا لقد كان كابوسا أتعلم؟ |
| O striptizci fotoğraflarımı çekti. O günden beri her şey kabus gibi. | Open Subtitles | تلك المُتعرّية إلتقطت صُور لي، وكان الأمر أشبه بكابوس منذ ذلك الحين. |
| Bir kabus gördüm. Bir sürü uçuk şey. | Open Subtitles | انا أحلم بكوابيس, العديد من الأشياء المجنونة |
| Bunların benim başıma geldiğine inanamıyorum. Bir kâbus gibi. | Open Subtitles | لا أستطيع أن اصدق ما يجري معي انه كالكابوس |
| Mazeretlerim kalmadı. Beni de döverdi. Ama bu ortadaki doğruyu değiştirmedi bu ailem için bir kabustu, bir kabus. | TED | و أوسعني ضربًا أيضًا, لكن ذلك لم يغير حقيقة أنه كان كابوسًا لعائلتي, كان كابوس. |
| Hayır. Ama kabus görmek üzeresin. Hayatın boyunca cezalı olacağın bir kabus! | Open Subtitles | كلا , أنت حلمت حلماً سيئاً أنك ستجلس لبقية حياتك |
| Ordugâha geldiğimden beri her gece kâbus gördüm. | Open Subtitles | منذ اليوم الذي دخلت في للمخيم و انا احلم بالكوابيس كل ليلة |
| Aptalca bir sevişmenin orta yerinde olduğundan eminim ama burada işler kabus gibi. | Open Subtitles | وموقنة أنّك في وسط مضاجعة سخيفة، لكنّه كابوسٌ هنا. |
| Ama binada çalışma var ve tam bir kabus. | Open Subtitles | ولكن هناك أعمال تجري في مبناي إنها لكابوس مريع |
| Doğrusunu söylemek gerekirse tam bir kabus oldu bu olay. | Open Subtitles | لقد أصبح الامر ككابوس يا صديقي علي أن أخبرك بالحقيقة |