Böyle olunca Daasanach dili konuştuğum kadar keçi dili de öğrenmem gerekti. | TED | فكان الدرس آنذاك أن أتعلم كيفية التحدث مع الماعز كالتحدث الى الداسانك |
Ve biraz da keçi peyniri ve tavuk yağı getirin. | Open Subtitles | و بعضاً من جبن الماعز و بعضأ من زيت الدجاج |
Elbette biz orada köylü ve keçi çobanı gibi duruyorduk. | Open Subtitles | وكنا هناك ، نبدو كمجموعة من رعاة البقر وسارقي الماعز |
Savaşa gideceğin günün arifesi kılıcını keçi kanıyla vaftiz etmiştin. | Open Subtitles | الليلة التي سبقت رحيلك للحرب عمَّدت ذلك السيف بدم ماعز. |
Dinle beni... ..ortada gırtlağı parçalanarak ölen bir keçi varsa, sebebi köpeğim olamaz. | Open Subtitles | اسمع اذا كان هناك عنزة مقتولة , من غير الممكن أن يكون هو. |
Bu atları çok sevdiklerinden değil, bebeklerinin şanssız keçi olmaması içindi. | TED | ليس لانهم يحبون الحصان جداً، ولكن تفاديا لعام العنزة قليلة الحظ، |
İçinde keçi sütü olan ve hayvanlar üzerinde denenmemiş organik şampuan! | Open Subtitles | إنه مستحضر من الشامبو العضوي مع أثر من زبد حليب الماعز |
Ağaçtan düşen palamutlarla ve keçi sütüyle kıt kanaat geçindiler. | Open Subtitles | لقد عاشوا على لبن الماعز والجوزات المُتساقطة من شجر البلوط |
On yıl öncesinin keçi cinayetleri hakkında sahip olduğunuz bütün bilgileri arıyorum. | Open Subtitles | كنت أبحث عن المعلومات التي لديك عن الماعز القاتل منذ 10 سنوات. |
Yazın oynadığımız keçi yavrularından büryan yaptıklarını görünce ne kadar çok ağladığımızı hatırlıyorum. | TED | أتذكر أننا بكينا بشدة حين تحول الماعز الذي لعبنا معه في الصيف إلى برياني. |
Bölgede başarılı keçi teslimatları yaptı ve ünlü bir keçi doktoru oldu. | TED | قامت بنجاح في توليد الماعز في المنطقة، وأصبحت طبيبة ماعز شهيرة. |
Bir kuruluş onlara keçi ve tavuk dağıttı. | TED | إحدى تلك المنظمات أعطتهم الماعز والدجاج الحي. |
O kulaktan DNA'sını çıkardılar, klonlanmış yumurtasını bir keçiye naklettiler, keçi hamile kaldı ve yaşayan bebek bir Bucardo doğdu. | TED | أخذوا الحمض النووي من أذنها زرعوه بما يشبه البويضة المستنسخةوخصبوا به ماعز مرت فترة الحمل عادية ليولد بوكاردو صغير. |
Sonuç bir kimera oldu. Yani Yunan mitolojisinde ateş soluyan, aslan başlı, keçi gövdeli ve yılan kuyruklu fantastik bir yaratık. | TED | والنتيجة هي كيميرا، مخلوق خرافي ينفث نارًا من الأساطير اليونانية، له رأس أسد وجسد ماعز وذيل أفعى. |
Bana üç yaşında bir inek üç yaşında bir keçi, üç yaşında bir koç bir kumru ve bir güvercin yavrusu getir. | Open Subtitles | خذ لي عجلة ثلثية و عنزة ثلثية و كبشا ثلثيا و يمامة و حمامة |
Güzel rüyalar görmeniz için baş masajı sizi bir keçi gibi zıplatmak için ayak masajı. | Open Subtitles | تدليكها يجلب النوم الهنئ تدليكها للساق سيجعلك تقفز مثل عنزة |
Seni yaşlı keçi! Eğer seni bir daha mutfağımda görürsem, seni... | Open Subtitles | وأنت أيتها العنزة الكبيرة إذا أمسكتك هنا مرة أخرى في المطبخ |
Komiser beni, bir keçi gibi yere yatırdı, günışığı üzerimden gidene kadar dövdü. | Open Subtitles | العريف ، قيدني من أعلى واسفل مثل العنزة وظل يضربني طوال النهار |
Gündüzleri 20 keçi güdüyor ama akşamları başkanlık yapıyor. | TED | وترعى 20 معزة في الصباح ولكنها رئيسة وزراء في المساء |
Komik saçları olan at yaptı. keçi de işin içinde. | Open Subtitles | لقد فعلها الحصان ذو الشعر الغريب وكان متفقا مع العنزه |
Hayatım boyunca keçi peynirinin... bozulmuş peynire verilen isim olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | لأغلب حياتي ظننت أن جبن المعزة تعبير دارج للجبن عندما يفسد |
keçi sidiğini benzine dönüştürecek kadar güçlü bir grubumuz vardı. | Open Subtitles | كان عندنا فرقه قويه كفايه لان تجعل عنزه تبول على الغازولين |
Bu, Akhilleus'u yetiştiren keçi adam değil mi? | Open Subtitles | أليس هذا رجل الجدي الذي درب أكيل ؟ |
İşin gerçeği en büyük oğlan olarak seni birkaç keçi için yaşlı biriyle evlendirebilirdim ve burası benim olurdu. | Open Subtitles | والحقيقة لأني الابن الأكبر كان بإمكاني تزويجك لرجل عجوز مقابل بضعة عنزات وسيصبح هذا المكان لي |
Kafir Yahudi ciğeri, keçi safrası porsukağacı yongası. | Open Subtitles | كبد يهودى مجحد مرارة معزاة وفروع من شجر الطقسوس |
Tamam, şu an keçi Adam için endişelenerek enerjimi akıtamam. | Open Subtitles | حسناً، لا أستطيع ان افقد طاقتي بشأن القلق على جوتمان |
Ben keçi peyniri ve biberli, yumurta akından yapılmış omlet alayım lütfen. | Open Subtitles | نعم. أنا سَيكونُ عِنْدي القلبَ صحّيَ عجة البيض بجبنِ العنزةِ وفلافل، رجاءً. |
keçi sakalı bırakıyorum. Sonra spor salonuna gitmeye karar verdim | Open Subtitles | وقد وضعت سكسوكة وافكر بالذهاب لصالة الجيم |
81. aracın yıllar önceki ilk yangın görevi Little Italy'deki bir keçi çiftliğindeydi. | Open Subtitles | منذ سنوات كانت أول مهمة للشاحنة 81 في مزرعة أغنام في ليتل إيتلي |