Solly'nin hayatımı kurtardığı gün, zaten benim kahramanımdı. | TED | في ذلك اليوم الذي أنقذ فيه سولي حياتي، كان قد أصبح بطلي. |
Kendine sorman gereken, hangisinin seni öldürmeye çalışıp, hangisinin seni kurtardığı. | Open Subtitles | السؤال الذي عليك طرحه على نفسك هو أيهما حاول قتلك وأيهما أنقذ حياتك ؟ |
Meryem bana o yüzden göründü, o gece, onun beni kurtardığı gece. | Open Subtitles | ولهذا جائت لى مارى فى تلك الليلة لقد أنقذت حياتى |
Bu babamın kurtardığı adam. Durumu nasıl? | Open Subtitles | هذا الرجل الذي أنقذه أبي، كيف حاله ؟ |
Kakanın hayat kurtardığı tek yer dünyanın yoksul kesimleri değil. | TED | ليس فقط في الدول الفقيرة يمكن للغائط أن ينقذ الأرواح. |
Bu, kendisi yaralıyken bir pilotun hayatını kurtardığı için verilmiş. | Open Subtitles | لقد حصل على هذه نتيجة إنقاذه لطيار كان معه في عملية مشتركة |
Tio Luca, kurtardığı her hayatın kendisinden bir şeyler eksilttiğini söylerdi. | Open Subtitles | تيو لوكا قال أن كل حياة أنقذها كلفته قليلاً من حياته |
Üstelik Junpei hayatını kurtardığı için teşekkür ederken yanlış dilbilgisi kullandı. | Open Subtitles | حتى أنه استخدم مصطلحاً خاطئاً لشكرنا كون جونبي أنقذ حياته |
- Senin cadın bizi kurtardığı için, eminim duymuşsundur. - Rica ederim. | Open Subtitles | إنّي موقن بعلمكَ هذ، طالما أنّ ساحركَ هو من أنقذ الموقف |
Benim karımı asılmaktan kurtardığı için, seninle ilgilenebileceğini düşündüm. | Open Subtitles | لأنه أنقذ زوجتي من الانهيار، لقد قررت ان عليه الإعتناء بك. |
Sadece hayatını kurtardığı için, minnettarlığını, onunla evlenerek mi göstereceksin ? | Open Subtitles | فقط لأنّه أنقذ حياتكِ يجب أن تُبدي إمتنانكِ بالزواج منه؟ |
Yani iyi yalan söyler ama önemli olan şey Jim'i kurtardığı için bu fedakâr bir yalandır. | Open Subtitles | فقد كذب على نحو حسن، لكن الأمر الأهم أنها كانت كذبة غير أنانية، لأنها أنقذت جيم |
Let Us Live'deki Margaret O'Sullivan'ın Henry Fonda'yı kurtardığı gibi. | Open Subtitles | كمرغريت سولفيان, بفلم دعنا نعيش عندما أنقذت هنري فوندا |
Chance'in kurtardığı gardiyan öldürülmek üzere fişlenmişti. | Open Subtitles | الحارس الذي أنقذه "تشانس" كان مستهدف بالقتل |
Babanın kurtardığı tuhaf çocuk mu? | Open Subtitles | هو طفل غريب أنقذه والدك ؟ |
Eski bir Navajo sözü bir hayat kurtarmanın anlamı... kurtardığı ile borcunu paylaşmaktır. | Open Subtitles | إنه قول قديم يعني من ينقذ حياة إنسان يقاسم ديونه مع الذين أنقذهم |
Penisiline alerjik olarak tanımlanan kişiler için iyi bir haber; bu ilaç bir gün hayatlarını kurtarabilir, diğerlerinin hayatlarını kurtardığı gibi. | TED | وهذه أخبار عظيمة للذين يظنون أنهم يعانون من حساسية البنسلين؛ لربما ينقذ هذا الدواء حياتهم يومًا ما، كما أنقذ الكثير من الناس. |
Müfritlerin onu öldürmeye çalışması mı yoksa onu kurtardığı için bir tanrının takdir edilmesi mi? | Open Subtitles | فكرة أن متعصبين حاولوا قتله أو إله تحمل مسؤولية إنقاذه |
Yıkımdan kurtardığı binalardan birisi. | Open Subtitles | واحد من عدة منازل أنقذها من الدمار. |
İki, Lewis'in kurtardığı bebek. | Open Subtitles | الغرقة 2 : الطفل الرضيعِ الذي أنقذته لويس |
O küçük kızın kurtardığı hayatları düşün. | Open Subtitles | فكّر بالبشر الذين أنقذتهم هذه الفتاة الصغيرة |
Bir gün Edward Bloom gitti ve kurtardığı kasabaya bir daha dönmedi. | Open Subtitles | ذات يوم، رحل إدوارد بلوم ولم يعد إلى البلدة التي انقذها |
Bir doktor hayat kurtardığı gibi, hayatı da alabilir. | Open Subtitles | أن يحول مهارته لاٍنهاء الحياة مثلما ينقذها |
Hayat kurtardığı için yüz tane madalyası var aldıkları içinse hiç yok. | Open Subtitles | لديّه 100 وسام لإنقاذه للحياه ولم يأخد أي شيء |
Tanrı'nın güçlü elinin sizi esaretten kurtardığı bugünü hatırlayın! | Open Subtitles | تذكروا هذا اليوم الذى خرجتم فيه من العبوديه ! بإرادة الله القويه |