| Çatal kuyruklu bir martı peşin ödemeyle yuva üzerindeki amaçlarını bildiriyor. | Open Subtitles | ذكر النورس خطافي الذيل يعلن نواياه أيضاً بدفعة مقدمة على العش. |
| Kama kuyruklu kartal, rekabet olmadığı için tarz değiştirmiş bir altın kartaldır. | Open Subtitles | ذو الذيل الوتدى هو عقاب ذهبى الذى تنوعت عاداته فى غياب المنافسة |
| Bu tip şeyleri Mars'tan biliyoruz zaten ama, bu kuyruklu yıldızın atmosferi yok yani kumda rüzgar dalgalanması gölgesi olması biraz zor. | TED | لقد شاهدنا ذلك من قبل على المريخ، لكن هذا المذنب لا يمتلك غلافًا جويًا؛ لذا فإن من الصعب تشكّل ظلال بفعل الرياح. |
| Başka birisi ise şöyle dedi; "Peki ya yıldızın önünden geçip giden çok eliptik yörüngedeki büyük kuyruklu yıldız kümeleri?" | TED | حتى قال شخص آخر، حسناً، ماذا عن مجموعة ضخمة من المذنبات التي تمر بجانب هذا النجم في مدار بيضاوي الشكل؟ |
| Pardon geciktim, Frasier ama otopark girişini arka koltuktan sakız temizleyen at kuyruklu bir taksici tıkamış. | Open Subtitles | اسف لتاخري لان مدخل الكراج كان مغلقا بواسطة سائق تكسي بذيل حصان كان يقشط العلكة من مقعد سيارته |
| Bir sonraki kuyruklu yıldıza, dolunaya ya da tutulmaya dek. | Open Subtitles | إلى أن يحلّ المذنّب التالي أو بدر التمام أو كسوف. |
| Hatta derin uzayda büyük patlamalar kuyruklu yıldızları parçalarına ayırabilir. | Open Subtitles | حتى في أغوار الفضاء الانفجارات الضخمة قد تمزّق المذنّبات إربًا |
| Sonuç bir kimera oldu. Yani Yunan mitolojisinde ateş soluyan, aslan başlı, keçi gövdeli ve yılan kuyruklu fantastik bir yaratık. | TED | والنتيجة هي كيميرا، مخلوق خرافي ينفث نارًا من الأساطير اليونانية، له رأس أسد وجسد ماعز وذيل أفعى. |
| Yetişkin erkek keskin kuyruklu ormantavukları mevsim başlangıcı için alıştırmalarını yapıyorlar. | Open Subtitles | الطهيوج الذكر البالغ مستدَقّ الذيل منشغلٌ في تدريب ما قبل الموسم |
| Barbieler'in ve kırık kuyruklu plastik bir atla canlandırırdın bu sahneyi. | Open Subtitles | إعتدتِ على تمثيل هذا بعرائسك وذلك الجواد البلاستيكي ذو الذيل المكسور |
| Göçmen güvercinlerin yaşayan en yakın akrabası bant kuyruklu güvercin. Bol sayıdalar. | TED | أقرب كائن حي للحمام المهاجر هو الحمام ذو الذيل المخطط وهو متواجد بكثرةويوجد البعض منها بهذه النواحي. |
| Çevrede biraz varlar. Genetik olarak bant kuyruklu güvercin zaten büyük oranda yaşayan bir göçmen güvercin. | TED | جينيا الحمام ذو الذيل المخطط هو فعليا حمام مهاجر. |
| kuyruklu yıldız'dan aldığımız güç sayesinde hiç kimse Ateş Ulusu'nu durduramayacak | Open Subtitles | بالطاقة التي ورثتها من المذنب لا أحد سيستطيع إيقاف عشيرة النار |
| Patlamasının umurumda olmadığını söylediğimde inansan iyi olur çünkü ben uzay boyunca uçan bir buz olacağım kuyruklu yıldız gibi. | Open Subtitles | لذا من الأفضل أن تصدق أنني لا أهتم إذا أنفجر الكوكب.. لأنني سأكون مجرد جليد يطفو في الفضاء مثل المذنب. |
| kuyruklu yıldızı biraz olsun hareket ettirebildik, çok değil ama hedef de bu değildi zaten. | TED | لقد قمنا بتحريك المذنب بقدر يسير، ليس كبيراً، لكن هذا ليس مهماً. |
| göründüğüne katılıyorum. Gözlemlediğimiz şeyi kopyalamak yüzlerce kuyruklu yıldız alırdı. | TED | أترون، إنه يحتاج لمئات من المذنبات لإعادة إنتاج ما لاحظناه. |
| Kuzey Işıkları Havai'nin güneyinde bile kuyruklu yıldızlardan gerçek bir gökkuşağı olarak görüldü. | Open Subtitles | الاضواء الشمالية شهدت في أقصى جنوب في هاواي قوس قزح حقيقي من المذنبات |
| Bizi dünyanın dört bir yanında takip eden sinirli, at kuyruklu bir kaçık. | Open Subtitles | فقط أحمق غاضب بذيل حصان كان يتعقبنا في كل أنحاء العالم |
| Bir sonraki kuyruklu yıldıza, dolunaya ya da tutulmaya dek. | Open Subtitles | إلى أن يحلّ المذنّب التالي أو بدر التمام أو كسوف. |
| Dünya'ya bu ham maddelerin tümünü kuyruklu yıldızların getirdiğinden eminim diyemem. | Open Subtitles | أؤكّد القول أنه لو أحضرت المذنّبات كافة تلك المكوّنات الخام للأرض |
| kuyruklu yıldız kurbağa yavrusuna benzer, yuvarlaktır ve uzun bir kuyruğu vardır. | Open Subtitles | المذنب يبدو له رأس وذيل ويكون مشتعلا لمدة طويلة ولا يقع على الأرض. |
| Tek boynuzlu atları öldüren kuyruklu yıldız sırasında da uyumuştum. | Open Subtitles | سبق وغططتُ في النومِ أثناء دويّ سقوط مذنّب قتل وحيدي القرن. |
| Ona güvendin ve şimdi ben de saçı at kuyruklu bir yabancıyım. | Open Subtitles | كنتِ تثقين به، بينما أنا غريبةٌ بتسريحة ذنب الفرس |
| Ben, Yang Jian, dokuz kuyruklu tazı bitirmek için yemin ederim! | Open Subtitles | أنا، يانج جين، أقسمْ على القضاء على الثعلبِ ذو الذيول التسعة |
| Seni burada tekrar görmek güzeldi, at kuyruklu. | Open Subtitles | كان من الجيد رؤيتك فى المكتب ثانية,يا ذى الضفائر. |
| Jüpiter'e kuyruklu yıldızların çarptıklarını ve Dünya'dan bile büyük ateş topları oluşturduklarını gördük. | Open Subtitles | شاهدنا مذنبات ترتطم بالمشتري كونت كرات ناريه كانت أكبر من حجم كوكب الأرض |
| Bu sekiz kuyruklu! Şimdiden bu kadar uzakta mı ? | Open Subtitles | !"ذاك هو الـ"هاتشيبي هل قطع تلك المسافة كلها؟ |
| Bu, bir kısa kuyruklu şebeğin boşalma sırasındaki surat ifadesi. | TED | فهذا على سبيل المثال . التعبير عند القذف لدى حيوان المكاك ذو ذيل الجذع |
| Ve Dokuz kuyruklu Tilki'yi tek başına öldürmeye çalıştı. | Open Subtitles | وحاولَت قَتْل الثعلبِ ذو تسعة ذيول لوحدك |