Onun hakkında çok şey okudu ama her şeyi değil. | Open Subtitles | أعلم بأنك قرأت الكثير عنه لكنك لم تقرأ كل شيء |
Bayan Lois Doery, daha sonra ziyarete geldiğim vekil annem, benim için teybe binlerce saat okudu. | TED | السيدة لويس دوري، والتي أصبحت أناديها أمي البديلة, قرأت لي الالاف الساعات من الأشرطة |
Gazeteyi atabilirsin. Babam okudu, sen okudun. | Open Subtitles | يمكنك ان تلقى الجريدة والدى قرأها و انت كذلك |
Arapça olarak bilim ve matematik okudu. | TED | وقد درست العلوم والرياضيات باللغة العربية |
İnan bana, son 10 yılda bu kelimeleri binlerce kez okudu. | Open Subtitles | صدقني خلال العشر سنوات الآخيرة لقد قرأ هذه الكلمات آلاف المرات |
Ve küçük oğlum Pekin'de Çince okudu. | TED | اما بالنسبة لابني الاصغر فقد درس اللغة الصينية في بكين |
Ya okumadı ya da okudu ama beğenmedi. | Open Subtitles | إما أنه لم يقرأه أو أنه قرأه و لم يعجبه |
Hiçbiri ne yorumları okudu ne blogları okudu ne de Twitter'a girdi. | Open Subtitles | لم يقرأ أي منهم النقد أو المدونات او التحقق من تويتر حسناً؟ |
Ona verdiğim tüm makaleleri okudu. Resimlere baktı. | Open Subtitles | لقد قرأت جميع المقالات التي أعطيتها إياها انظر إلى الصور |
Sorun şu, o bu kitabı cinayetten önce mi... yoksa sonra mı okudu? | Open Subtitles | السؤال هو هل قرأت الكتاب من قبل أو بعد الجريمة ؟ |
"Düşüncelerimi okuyor, açıkça düşüncelerimi okudu." | Open Subtitles | لقد قرأت أفكاري لقد قرأتها حقاً ماذا حدث ؟ لم يرغب بأي شئ ؟ |
Oh evet.Bizim kitap klübü geçen sene bu kitabi okudu.Harika kitaptır | Open Subtitles | أوه ، نعم.يوجد بمكتبة النادي قرأت هذا العام الماضي.كتاب عظيم |
Sonra senin CV'ni okudu, düğüne gidip seninle tanıştı. | Open Subtitles | ثم قرأت ملخَّصَكِ، وقابلتكِ فى حفل الزفاف, |
E.K.G'sını okudu,çabuk bir teşhis koydu. Onun işi bu. | Open Subtitles | أعني أنها قرأت تخطيط القلب لقد قامت بعمل تشخيص سريع ، ذلك عملها |
Evet ama ben onu parmaklıklardan sarkıtırken tersten okudu. | Open Subtitles | أجل ولكن قرأها معكوسة بينما كُنت مُمسكًا به فوق الدرابزين |
Paris'e taşındılar; Noor orada gelişim psikolojisi okudu ve çocuk kitapları yayımladı. | TED | انتقلا إلى باريس، وفيها درست "نور" سيكولوجية الطفل، ونشرت عدة كتب للأطفال. |
Bana tarifi okudu ve oraya gitmemiz gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قرأ هذا الوصف و قال يجب علينا الذهاب إلى هناك |
Kimya okudu. Çok parlaktı. Sınıfının en iyisiydi. | Open Subtitles | درس الكيمياء، وقد كان رائعاً وأفضل طالب في الصف |
Herkes okudu ve saçmalık olduğunu söyledi diye. | Open Subtitles | أنا أعرف كل من قرأه أخبرك بأنه هراء |
Kahyaya göre, 13'ünün gecesi bu kitaptan biraz okudu. | Open Subtitles | وبناءً على أقوال كبير الخدم كان يقرأ ليلتها هذا الكتاب |
Sonra katılımcılar, varsayımsal biri hakkında bir hikaye okudu ve kişiliğini değerlendirmeleri istendi. | TED | ولاحقا، قام المشاركون بقراءة قصة حول شخص مفترض، وطُلب منهم أن يقيموا شخصيته. |
Simon kodu iki kere okudu. Bu gerçekten inanılmaz. Aynı zamanda çok tehlikeli. | Open Subtitles | سيمون قد قرأة الرمز مرتين هذا حقا لا يصدق , وخطير جدا |
- Evet. 600 sayfa. Annem üç günde okudu. | Open Subtitles | نعم, ستمائة صفحة قرأتها أمي في ثلاثة أيام |
Hepimizi bir araya topladı ve bir istihbarat raporunu okudu. | Open Subtitles | جمعنا كلنا وقرأ علينا تقريرًا استخباراتيا |
İnsanlar ağlıyor. Eşim gelip yazıyı okudu ve ağlamaya başladı. | TED | إن الناس يبكون، وجاءت وقرأت الكلام المكتوب، وأخذت في البكاء. |
Maalesef sensor farklı okudu Billy. | Open Subtitles | سيئ جداً جهاز الإستشعار قَرأَ بشكل مختلف، "بيلي". |
Onlar Amerika Birleşik Devletleri tarafından üretilen tüm belgeleri okudu, | Open Subtitles | فقد قرأوا كل الوثائق ،التي صدرت من قبل الولايات المتحدة |
Son 48 saat içinde kaç kitap okudu? | Open Subtitles | كم من الكُتُب قَرأتْ هو في الساعات الـ48 الأخيرة؟ |