| Tıpçılar burada şöyle derler: Sıcak ve ölü olmadığın sürece ölü değilsindir. | Open Subtitles | الأطباء يقولون في هذه الحالة أنت لست ميتة حتى أنك دافئة وميتة |
| Aslında olmadığın biri olmaya çalışırsan, gerçek kimliğini kaybetmeye başlıyorsun. | Open Subtitles | إذا حاولت أن تكون شخصاً لست عليه تفقد جوهرك الحقيقي |
| Şu an benim yerimde olmadığın için çok mutlu olmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تكونى سعيدة للغاية لأنك لست فى مكانى الآن |
| Yahudi olmadığın için bunu anlayamazsın. | Open Subtitles | أنتِ لا تفهمين الامر لأنكِ لستِ يهودية، حسنٌ؟ |
| Soyunda varlığından haberdar olmadığın birşey olduğunu öğrenirsen ne olur? | Open Subtitles | ماذا لو وجدتِ شيئا في دمك لم تكوني تعرفين بوجوده؟ |
| Evet, buralardan olmadığın kesin, sen sadece oyna. Önce sen. | Open Subtitles | حسنا انت لست من هنا لذلك القي الكرة انت اولا |
| Hayır, çok fazla çabalıyorsun bu iş için uygun olmadığın belli Bart da zaten bu yüzden geri dönmene izin vermedi. | Open Subtitles | لا, ماتحاول فعله هو المحاولة هاجدا من الواضح أنك لست مناسب للوظيفة لذلك بارت لم يخرجك ابدا من المنطقة الريفية النائية |
| Dinle, papağan, senin şehirden olman bizden biri olmadığın manasına gelmez. | Open Subtitles | اسمع أيها الطائر ليس لأنك من المدينة أنك لست واحداً منا |
| Müslüman olmadığın müddetçe katılmakta serbestsin. Kirk Cameron'ın dediği gibi; | Open Subtitles | حسناً، أنتِ مرحبٌ بك لتنظمي إلينا لطالم أنكِ لست مسلمة. |
| Ama mecbur olmadığın halde hapsi yatarsan sana yazık olur. | Open Subtitles | لكن سيكون عار عليك أن تفعل شيئا لست مضطرًا لفعله. |
| Hazır olmadığın bir şey için sana baskı yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | وأنا لا أريد الضغط عليكِ لتفعلي شيئا لست جاهزة له |
| Tam bilmediğim bir konu bu ama özel iskelete sahip olmadığın müddetçe vücudunun normal insan vücudundan farkı yok değil mi? | Open Subtitles | أنا لست متخصصاً ، لكن أليس من المفروض مالم تحصل على هيكل عظمي خاص أنت يكون الهيكل مشابهاً لهيكل البشري ؟ |
| Belki de görgü tanığı olmadığın için tek rahatsız olan sensindir. | Open Subtitles | ربما أنت غير مرتاح لأنك لست معتاد على أن تكون شاهد |
| Emin olmadığın bir şey için oğlumun sağlığını riske atamam. | Open Subtitles | لا يمكنني وضع ابني في خطر شيء لست متأكداً منه |
| Emin olmadığın şeyi söylediğin her seferinde ağzının kenarında oluşan seğirmeyi. | Open Subtitles | كل مرة تقولين شيئًا لست متأكدة منه، فمك يشد عن الطرفين. |
| Bana gerçekte kim olduğunu söylemeye karar verirsen. Çünkü dedektif olmadığın çok açık. | Open Subtitles | إذا قررت أن تخبرني بحقيقتك اللعينة لأنك لست محققا بأي حال من الأحوال |
| Yalan söylemeyi bırakmadığın sürece benim tanığım olmadığın gibi benim de sorunum değilsin. | Open Subtitles | لحين أن تتوقفى عن الكذب, لستِ شاهدتى، ولستِ مشكلتى |
| Bırakacaksan, yeterince iyi olmadığın için bırak. Asla yeterince iyi olamayacağın için bırak. | Open Subtitles | لكن إنسحبي لأنكِ لستِ جيدة إنسحبي لأنكِ لن تكوني جيدة |
| Özür dilerim, senin olmadığın havalı bir seks hikâyem olsun istemiştim. | Open Subtitles | آسف لقد أردت فقط قصة جنسية واحدة لم تكوني أنتِ بها |
| Hazır olmadığın hiçbir şey için seni zorlamayacağız, tamam mı? | Open Subtitles | لن نُجبِرك على القيام بأي شيء لستَ مستعداً له، حسناً؟ |
| Yani dul ve yetimleri kurtarmakla, ...dünyamızı yaşanacak bir yer haline getirmekle meşgul olmadığın zamanlarda? | Open Subtitles | أعني، عندما لا تكون مشغولاً بانقاذ الأرامل والأيتام وجعل عالمنا مكان أفضل للاقامة. في الأراضي الواسعة. |
| Tam olarak kız olmadığın için şaşırmamam normal. | Open Subtitles | أحياناً تبدين سحاقية لكنه صعب التصديق بذلك أنتي لستي مع الفتيات في الفريق. |
| - Gelecek haftalarda, onunla olmadığın zamanlar | Open Subtitles | وفى خلال الاسابيع القليله التاليه عندما لاتكون بصحبتها |
| Atın üzerinde olmadığın zaman sert değilsin, değil mi, Ruthie? | Open Subtitles | لست قويه جدا عندما لا تكوني على حصانك , أليس كذلك يا روثي ؟ |
| Orada olmadığın söylendi ama bir ilgisi olduğunu söyleyemem. | Open Subtitles | سمعنا أنك لم تكن هناك، ولكن لن أقول أنها كانت ذات صلة. |
| Of be, ayın birkaç günü regl döneminde olmadığın oluyor mu? | Open Subtitles | هل هنالك يوم او يومين في الشهر لا تكونين متعجرفة ؟ |
| Yapmaya hazır olmadığın şey aslında ufak bir çaba istiyordu. | Open Subtitles | لم تحاول أبدا ان تعالج نفسك منها لانك لم تختار ذلك |
| Hayatımın, senin içinde olmadığın bir versiyonu yok artık. | Open Subtitles | لا يوجد جزءٌ في حياتي لا يتضمّن وجودكِ فيه. |
| Sen de benim kadar mutlu olmadığın sürece... | Open Subtitles | ما كنت لأستطيع السير إلى المذبح ما لمْ تكوني سعيدة مثلي |
| Ait olmadığın bir yerde kendi evindeymişsin gibi davranman, bacak bacak üstüne atman, sen buna ne diyorsun? | Open Subtitles | ؟ ان تضع قدمك وتتصرف وكأنك في منزلك في مكان لاتنتمي اليه ماذا تسمي هذا ؟ |
| Benimle olmadığın zaman benimle olduğunu yazan karta imzayı ben attım. | Open Subtitles | لقد وضعتُ أسمي على بطاقتـُـك وذكرت بأنك كنتُ معي وذكرت بأنك كنتُ معي, في الوقت الذي لم تكون كذلك |