"orman" - Translation from Turkish to Arabic

    • غابة
        
    • الأدغال
        
    • الغابات
        
    • الغابة
        
    • الغابه
        
    • غابات
        
    • الغاب
        
    • أورمان
        
    • غابه
        
    • بالغابات
        
    • والغابة
        
    • أدغال
        
    • الغابةِ
        
    • للغابة
        
    • بالغابة
        
    Yabanda, maymun bağırsağında yaşayan canlı bir tropik orman hayal edin. TED في البرية، تصوروا غابة استوائية خصبة تعيش في أمعاء هذه القردة.
    Şöyle düşünebiliriz; yanan yama bölmeler, diğer kısımların orman olarak kalmasına yardım ediyordu. TED فكروا بالموضوع بهذه الطريقة ساعدت الرقع المحترقة بقية الغابة في أن تصبح غابة
    Bunu sonraya sakla bence.öncelikle orman adamına biraz kıyafet al istersen. Open Subtitles اجعليه الشيئ الثاني. أول شيء أقترحُ بأنّك تَشتري ملابس لرجل الأدغال
    Brezilya'da geçtiğimiz on yıl boyunca orman tahribatı %70 oranında azaltıldı. TED في البرازيل، معدل إزالة الغابات تقلص 70 بالمائة في العقد الماضي.
    Evet, ağaçlar ormanların temelidir fakat bir orman, gördüğünüzden çok daha fazlasıdır ve bugün, ormanlara bakış açınızı değiştirmek istiyorum. TED نعم، إن الأشجار هي أساس الغابات، ولكن الغابة هي أكثر بكثير مما نراه، وأريدُ اليوم تغيير طريقة تفكيركم حول الغابات.
    orman ve içindeki kurtlar temizlendikten sonra bu ıssız yer dünyanın en zengin ülkesi olacak. Open Subtitles عندما تزال الغابه وتمسح من العالم سيكون هذا اغنى مكان بالعالم
    Bahsetmek istediğim son konu ise şu anda üzerinde çalıştığımız Sahra orman Projesidir TED والمشروع الاخير الذي اريد التحدث عنه هو مشروع غابات الصحراء .. الذي نعمل عليه حالياً
    Söyle bana, yasak bölgenin ötesinde başka bir orman var mı? Open Subtitles قل لي ، إن كانت هناك غابة أخرى خلف المنطقة المحظورة
    Her gün bana şehir sıçanı yerine orman sıçanı getir. Open Subtitles وارجوك اعطني غابة من الفئران في المدينة في اي يوم
    Hatta devasa bir orman yangını var. Haberleri bir aç bence. Open Subtitles في الحقيقة هناك حريق غابة مَهُول يا صاح عليك مشاهدة الأخبار
    Kralın şatosunun yakınlarında büyük ve karanlık bir orman varmış. Open Subtitles وعلى مقربة من قلعة الملك، كانت هناك غابة مظلمة وشاسعة
    Karanlık ağaçlık bir yol veya... ...orman yolunda, bir yüz veya bir varlık mı diye... ...birçok şeyi ayırt etmeye çalışırız. TED فعندما ننظر إلى ممر مظلم أو طريق في غابة نحاول ملاحظة وجه أو مخلوق
    Yani her zaman böyle sık orman görebilirsiniz, yapmak zorunda olduğunuz şey açık yerler bulmaktır. TED لذا فكل مرة تشاهد غابة من الاسمنت مثل هذه ، فإن ما يجب عليه فعله هو أن تجد فضاءات مفتوحة.
    Hayatının üç yılını orman devriyesinde geçirmiş biriyle uğraşmak hiç akıl kârı değildir. Open Subtitles من الغباء أن تعبثوا مع رجل قضى 3 سنوات في دورية في الأدغال
    Kocaman bir öğünden sonra uyku saatler sürebilir, ama orman asla dinlenmez. Open Subtitles قد تأخذ ساعاتٍ للنوم بعد وجبة كبيرة ولكن الأدغال لا ترتاح أبداً
    Tamam, gözlük senin olsun ama bende de arkasında 3 boyutlu orman sahnesi olan kutu var. Open Subtitles أتعرف، أبقي تلك معك وأنا سأحتفظ بالعلبه مع منظر الغابه الثلاثيه الأبعاد على الظهر، حسناً؟
    İturi ormanına gittiğimde orman bazı hayvanlar ve bitkilerle koruma bölgesi olarak ayrılmıştı TED في ذلك الوقت غابات ايتوري وُجدت كغابات لحفظ بعض أنواع الحيوانات والنباتات
    Seni bataklık parmaklı orman faresi! Hemen buraya bir şişe getir. Open Subtitles هيا، أنت مستنقع اصابع فئران الغاب دعنا نحصل على قنينة هنا
    Suze orman Şov'da benim yerimi aldı. Nasıl bir ilk gün be. Open Subtitles لقد أخذ مكاني (في برنامج (سوز أورمان ياله من يوم صعب كبداية
    Hayatımda hiç cangıl görmedim, orman gördüm ama cangıl hiç görmedim. Open Subtitles لم يكن قد سبق لى أن رأيت دغلاً، لقد سبق ورأيت غابه لكننى لم أرى حتى وقتها دغـلاً
    Almanya'dan 4.5 kat daha büyük ve orman ve nehirlerle tamamen kaplı. TED وهي تعادل مساحة ألمانيا أربعة مرات ونصف، كما أنها مغطاة بالكامل بالغابات والأنهار.
    Gökyüzü gerçek, orman gerçek, ve sen gerçeksin. Open Subtitles السماءَ حقيقيةُ، والغابة حقيقية وأنت حقيقي
    Sadece yaşamaya çalışıyorlar. Burası da bir çeşit orman, George. Open Subtitles يحاولون كسب عيشهم إنها أدغال مختلفة هنا، جورج.
    Otobandan sapp orman içinde bir yola girdi, arabay durdurdu... ve farlar söndürdü. Open Subtitles انعطف عنَ الطريق السريعَ إلى طريق جانبي في الغابةِ... وأوقفَ السيارةَ وأطفأَ الأضويةَ.
    Kırmızı başlıklı kız orman boyunca yapacağı yolculuk için kıyafetlerini seçiyordu. Open Subtitles حمراء كانت تختار الملابس للذهاب للغابة. للذهاب برحلة من خلال الغابة.
    Çimenlik dediğin o orman için... bahçıvan kiralamanızaa ne demeli? Open Subtitles ما رأيك في استجئار بستاني ليعتني بالغابة التي تسمينها حديقة؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more