"otobüs" - Translation from Turkish to Arabic

    • الحافلة
        
    • الباص
        
    • حافلات
        
    • باص
        
    • الحافله
        
    • الباصات
        
    • الأتوبيس
        
    • بالحافلة
        
    • للحافلات
        
    • للحافلة
        
    • حافله
        
    • الاتوبيس
        
    • باصات
        
    • أتوبيس
        
    • الحافلةِ
        
    Ben çok gençken ve otobüs beklediğim zamanlar, otobüs benden 10 metre uzakta durduğunda şoförün ırkçı olduğundan emin oluyordum. TED عندما كنت صغيرة في السن وأنتظر الحافلة في المحطة ويتوقف بعيدًا عني بـ10 أمتار، كنت متأكدة من أن السائق عنصريًا.
    Sakın görmediğinizi söylemeyin. Buradan kocaman bir otobüs geçse bilirdim. Open Subtitles أوه، أعتقد أنا سيكون عندي معروف إذا سلمت الحافلة الكبيرة.
    otobüs dört şeridi birden geçiyor ve sadece arkadaki arabayı mı alıyor? Open Subtitles الحافلة تعبر أربعة صفوف لحركة المرور و تُخرج فقط السيارة التي خلفها
    Bu otobüs de ilerdeki otobüsle aynı yere mi gidiyor? Open Subtitles هل يذهب هذا الباص الى نفس مكان الباص السابق ؟
    Herhangi bir otobüs rotası bu çemberle eşleşiyor mu bak bakalım. Open Subtitles تحققي إذا كانت هنالك أية مسارات حافلات تتسق مع هذه الدائرة.
    Pekâlâ, ama biliyorsun ilk otobüs en azından bir saat sonra gelir. Open Subtitles حسناً, لكنّك تعرفين الحافلة القادمة لا تأتي الا بعد ساعة على الأقل
    Bu durumda, otobüs hattının yakınında bir yerde oturuyor olması lazım. Open Subtitles في تلك الحالة، سأكون قادرة على تعقب كيرا عبر هذه الحافلة
    Bir otobüs kullanıyorsunuz, 10 kişi biniyor, 10 kişi iniyor. Open Subtitles أنت تقود الحافلة , عشرة أشخاص يصعدون عشرة أشخاص يترجلون
    otobüs şoförü, çocuklar kavga ettiği için dikkatinin dağıldığını söyledi. Open Subtitles قال سائق الحافلة أنهم تضللوا من بعض الأطفال كانوا يتشاجرون
    Ellerindeki bilgiye göre bu otobüs tüm hafta sonu park yerindeymiş. Open Subtitles بقدر ما يعرفون هذه الحافلة توقفت في الساحة طوال عطلة الأسبوع
    otobüs şoförü 911'i aramış, otobüsünden inen telaşlı bir bayanı bildirmiş. Open Subtitles اتصل سائق الحافلة بالطوارئ، مبلّغاً عن امرأة مضطربة نزلت من الحافلة.
    Orada uzanıp otobüs beklerken insanların nasıl kaybolacağının bir listesini çıkardım. Open Subtitles عندما كنتُ مستلقي هناك أنتظر الحافلة كان لدي الوقت وذهبت لقائمة
    Şimdi tekrar otobüs kullanıyor. Ve o kadar mutlu ki. Open Subtitles ثمّ عاد لقيادة الحافلة مجدداً، سعيد من أيّ وقت مضى
    En azından günün birinde, belki otobüs gelmez diye düşünmek hoşuma gidiyor. Open Subtitles أحب أن أفكر أنه توجد فرصة على الأقل أن الحافلة لن تظهر.
    Eğer otobüs bir daha durursa, kasabaya kadar yürüyüp yardım bulmamız gerekecek. Open Subtitles لو توقف الباص ثانية سنعود مشيا الي المدينة للحصول على مساعدة، اتفقنا؟
    Bugün, Arthur benimle beraber otobüs durağından eve kadar yürüdü ve dediki: Open Subtitles في ذلك اليوم ارتور مشى معي للمنزل من مكان توقف الباص وقال:
    otobüs durağındayız. Burası resmi, yetkili bir otobüs durağı! Open Subtitles نحن في موقف حافلات ، هذا موقف حافلات مُرخص و رسمي
    Kocama bir şeylerin olması lâzım otobüs çarpabilir, üstüne yıldırım düşebilir. Open Subtitles اخبرتكِ حتى لو حدث له اي شيء, صدمه باص صعقه البرق
    Bavulların hazır. Bu da otobüs biletin. St. Anne'e geri dönüyorsun. Open Subtitles امتعتك جاهزه كلها ,ها هى تذكره الحافله التى ستعيدك الى الجامعــه
    Otobüslerimize de bu yaklaşımı getirdik. Ve New York, Kuzey Amerika kıtasının en büyük otobüs donanıma sahip ama en düşük otobüs hızlarına sahip. TED ولقد جلبنا هذه الرؤية الى الباصات ايضا ونيويورك لديها اكبر اسطول من الباصات في شمال امريكا كلها الباص الابطأ يسرع
    Herr Jacobi, ya geçek otobüs gelirse ne olacak? Open Subtitles سيد جاكوبى, ماذا سيحدث عندما يأتى الأتوبيس الحقيقى ؟
    Sonra sanırım Port Chester'ın dışına 20 dakikalık otobüs yolculuğum daha var. Open Subtitles ثم سيكون لدى 20 دقيقة بالحافلة حتى تجتاز ميناء شيستر
    38 kurban, hepsi çembersel bir otobüs rotası üzerinde bırakılmış. Open Subtitles عدد ضحاياه 38 ضحية، أُلقيت جثثهم على مسار دائري للحافلات.
    Kira paranı al da kendine bir otobüs bileti alıp git buradan. Open Subtitles أسترجعي ما دفعتيه للإيجار واشتري لكِ تذكرة للحافلة وأرحلي عن هذا المكان
    Hadi ama buraya gelmek için 4 saat otobüs yolculuğu çektim. Open Subtitles هيا ، لقد إستقليت حافله لأربع ساعات و كانت كريهة الرائحه
    İki blok yürüdükten sonra solda otobüs bekle... solundan gelen ve Eastern Parkway'e gidene bin. Open Subtitles حسنا , امشى بلوكين على شمالك وبعدها انتظر الاتوبيس , ذلك الذى ياتى من جهه يسارك واركبه الى محطه ايسترن باركواى
    Avrupa'da otobüs, metro olmaz. Biliyorsun terör var. - Dediğin şeye bak! Open Subtitles لا باصات ولا محطات أرضية في أوربا بسبب الأعمال الإرهابية التي تحدث
    Özel, yani kısa otobüs falan öyle bir şeydeyiz gibi. Open Subtitles خاصة ، كأننا فى فى أتوبيس صغير أو ما شابه
    Hala canlı yayın yok, ama raporlara göre otobüs dönmeye devam ediyor... Open Subtitles نحن ما زِلنا لَيْسَ لَنا صورةُ حيّةُ، لكن التقاريرَ تلك الحافلةِ تَستمرُّ للإدَارَة داخل لوس أنجليس.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more