Madem gemiyi riske etmiyorsun şunlardan biriyle beni burada indir. | Open Subtitles | إذا أنت لا تريد المخاطرة بالسفينة أسقطني بواحدة من هذه. |
Aldığın riske karşılık 8.000 dolar çok az kalıyor. Risk para demektir. | Open Subtitles | الأمر لايستحق المخاطرة التي تتحملها من أجل 8000دولار مثل المخاطرة مقابل الربح |
Eğer yaptıkları birşey varsa, o da bu çocukları riske atmaktır. | TED | وإن كان فلقد ضخمت من إحتمال وضع أولئك الأطفال في خطر. |
-Dürüst olayım, henüz şu ana kadar riske değecek birini bulamadım. | Open Subtitles | بصراحة, لم أجد أحداً يستحق أن أخاطر بذلك معه حتى الآن |
Neden oraya gitmenin bile hayatımızı riske atmak olduğu o yerleri korumalıyız? | TED | لِمَ نحتاج لإنقاذ أماكن يجب عليك أن تخاطر فيها بحياتك لوجودك هناك؟ |
Hayat kurtarmak için kendini riske atıyor ve cüzdan mı çalıyor? | Open Subtitles | جون بابار يخاطر بحياته لإنقاذ أناس لا يعرفهم ثم يسرق حافظتى؟ |
Evet, tabi. Kendini bizim için riske atacak birini bul bakalım. | Open Subtitles | لن تجدي أحداً منهم .مستعدٌ لئن يعرّض نفسه للخطر من أجلنا |
Anlamsız bir akşam yemeği için geleceğimizi büyük bir riske atamayız. | Open Subtitles | حسنا, من الممكن أن نخاطر بمستقبلنا من أجل عشاء بلا معنى |
Aldığın riske karşıık 8.000 doar çok az kalıyor. Risk para demektir. | Open Subtitles | الأمر لايستحق المخاطرة التي تتحملها من أجل 8000دولار مثل المخاطرة مقابل الربح |
Onları geçip gidebiliriz ama adamların hayatlarını riske atmaya değmez. | Open Subtitles | بالتأكيد ربما نسبقهم ولكن ذلك لا يسحق المخاطرة بحياة الرجال |
Çünkü hayaletin bizi izlemesini ve onu bulmasını riske atamazdık. | Open Subtitles | لأننا لا نستطيع المخاطرة بجعل الشبح يتبعنا إلى المنزل ليجده |
Böyle bir riski almanın tek nedeni olmalı onu riske atmanın. | Open Subtitles | فى الحلقات السابقة يوجد سبب واحد فقط لعدم قيامك بهذه المخاطرة |
Hayatımı riske atmışım, gelmişim şu işe bak. Çıkar şu cadalozları. | Open Subtitles | ها أنا أعود إلى منزلي بعد المخاطرة بحياتي ، اطرديهم الآن |
Daha büyük hedefi alaşağı etmek için Tara'nın hayatını riske atacaksın. | Open Subtitles | لقد وضعت حياة تارا في خطر جسيم للقضاء علي هدف أكبر |
Kulağındaki bu uğuldama baban ve başkalarının güvenliğini riske sokar. | Open Subtitles | هذا الصفير في أذنه يضع سلامة والدك والآخرين في خطر |
Sana orda bakarak söylediğin o tatlı sözleri riske atamazdım. | Open Subtitles | و أخاطر بتركك تعانين الاحراج لقد قلت ما فكرت فيه |
Ailemin ölümden sonraki yaşamda beraber olma durumunu riske atamam. | Open Subtitles | لن أخاطر بأن لا تكون عائلتي معاً في الحياة الآخرة |
Zaten ölümsüz olduğu halde neden bitkisini çalmak için hayatını riske attığını sordu. | TED | وسألها لم قد تخاطر بحياتها من أجل سرقة أعشابه وهي في الأصل خالدة؟ |
İğneyi vurununca hayatta kalıp kalmayacağınızı size söyleyebilecek çok basit bir testimiz olacak, ve bir daha kimse ölmeyi riske atmayacak. | Open Subtitles | لدينا إختبار بسيط للغاية يخبرك إذا كنت ستنجو من أخذ الجرعة أم لا و لن يخاطر أى أحد بحياته بعد الآن |
Subay eğitim okuluna girmeyi riske atabilecek, hiçbir şey yapamam. | Open Subtitles | آسفة، لا يمكنني أن افعل أي شيء قد يعرض للخطر |
Bir görevde bütün paramı riske atmak gibi bir şeyler mi düşüneceksin? | Open Subtitles | أتقصدين الطريقة التي فكرنا بها بأن نخاطر بكل مالي فى مهمة واحدة؟ |
Ve hayatını birkez daha riske edersen, siktimin hayatını burada alırım. | Open Subtitles | وإذا خاطرت بحياتك مرة أخرى, سوف اقوم بأخذ حياتك اللعينه هنا. |
Onu riske atmak ve belaya davetiye çıkartmak istemiyorum. Anlıyorum. | Open Subtitles | انا لا اريد المجازفة بخسارتها و لا اريد جلب المشاكل |
Kendi kariyerini riske atacak kadar önemli bir şey mi? | Open Subtitles | مهمة للغاية لدرجة أنك مستعد لوضع مهنتك على المحك ؟ |
Büyük bir riske giriyorum, Vader. Umarım bu işe yarar. | Open Subtitles | أنا أخوض مخاطرة فظيعة , فيدر من الأفضل أن تنجح |
Yine de Jane için her şeyi riske atmaya hazır. | Open Subtitles | على الرغم من هذا انه مستعد للمخاطرة بكل شىء لأخذها |
Ama Sam'le tekrar olabilmem için ufacık bir şans bile varsa her şeyi riske atmaya hazırım. | Open Subtitles | اذا كان هناك حتى فرصة صغيرة استطيع ان اكون مع سام ثانيا سوف اخاطر بكل شيئ |
Elinde bir otobüs dolusu çocuk var. Bunu riske atamam. | Open Subtitles | لقد اختطف حافلة محملة بالأطفال، ولن أجازف بحياتهم |
Ama olay şu ki, aldığımız riske değdi çünkü burada söz konusu olan şeyler çok önemliydi. | TED | لكنها كانت جديرة بالمخاطرة بسبب المعوقات التي وضعت أمامنا. |