| Daha demin bana zengin bir kız kardeşi olduğunu söyledin. | Open Subtitles | لمَ لا ؟ لقد قلتِ لي للتو إن لديها أختاًغنية. |
| Çiçeği burnunda başkanımıza benim müsaademi alman gerektiğini mi söyledin? | Open Subtitles | هل أخبرت رئيسنا الجديد بأن كان عليك أن تطلب إذني؟ |
| Kafanın daha rahat olduğunu ve karının seni daha iyi bulduğunu söyledin? | Open Subtitles | تقول أنك تفكر بصفاء أكثر و تقو زوجتك أنك تبدو أفضل ؟ |
| - Kendin söyledin, Doktor. Yıldızlara geri dönüp diğerlerine Dünya'dan bahsedeceklerdi. | Open Subtitles | لقد قلتها بنفسك يا دكتور، سيعودون للنجوم ويخبروا الآخرين عن الأرض |
| - Hindistan hakkında bir şeyler öğrenmemi söyledin. - Hayır! | Open Subtitles | لقد قلتي بأنه يتوجب علي أن أتعلم عن الهند لا |
| Kızı inceleme fırsatım olsa evet. Ama annesinin kabul etmediğini söyledin. | Open Subtitles | ربّما لو استطعت أن أفحصها، لكنّكِ تقولين أنّ والدتها رفضت ذلك. |
| O makete, sen buraya gelmeden önce başlandığını sen söyledin. | Open Subtitles | قلتَ أن ذلك البناء كان مبتدءاً عندما جئت إلى هنا |
| T-şört şirketi hakkında da bunu söyledin. Vitaminler hakkında da. | Open Subtitles | هذا نفس الذي قلته بخصوص شركة القمصان وشركة صناعة الفيتامينات |
| Ben senden böyle bir şey istemedim. Sen istediğini söyledin. | Open Subtitles | أنا لم أطلب منكِ ذلك، أنتِ قلتِ بأنّكِ تريدين ذلك |
| Geçen hafta, ""Dev Çakal Wile Ayağı"'ndan nefret ettiğini sen söyledin. | Open Subtitles | الأسبوع الماضي, أنت قلتِ أنكِ تكرهين أقدام القيوط الضخمة التي لديك |
| Sana yapılanlar hakkında gerçeği söyledin Sen ona karşı koydun. | Open Subtitles | قلتِ الحقيقة حول ما حدث لكِ لقد واجهتِ ذلك الشاب |
| Oğluna babasını hapisten çıkartabileceğini söyledin ve oğlunun kalbini kırdın. | Open Subtitles | أنت أخبرت ابنه بأنك قادر على إخراجه من السجن .. |
| Korra'ya nasıl ayrıldığınızı ve sonra o karanlık ruhların saldırısına uğrayıp ortadan kaybolmuşken Asami ile çıkmaya başladığını söyledin mi? | Open Subtitles | لذا هل أخبرت كورا في النهاية بشأن كيف أنتما يارفاق أنفصلتما وثم أنت نوعا ما بدأت تواعد آسامي بينما كانت |
| Başka bir şey bekliyormuş gibi söyledin. Yoksa umuyor musun? | Open Subtitles | تقول هذا وكأنّك كنت تتوقع شيئا آخر أم كنت تامل؟ |
| Silah ateş aldığında... baban ve kardeşinin burada oturduğunu söyledin. | Open Subtitles | تقول أن أباك وأخوك كانوا جالسين هنا عندما المسدس إنفجر؟ |
| Bunu sen kendin söyledin; o, gezegendeki en kötü adam. | Open Subtitles | أنت قلتها بنفسك, إنه أسوأ رجل على ظهر هذا الكوكب |
| Bekle bir dakika. Babasının beraber yatta olduklarını doğruladığını söyledin. | Open Subtitles | تمهلي، لقد قلتي أنّ والده أخبركِ أنّه كان على يخته |
| Bana sadece, kanyona gitme sebebinin babanı sevmen olduğunu söyledin. | Open Subtitles | مازالت تقولين انك ذهبت للوادى فقط لأنك تحبين والدك |
| Güzel bir yemek yiyip, ardından da limuzinle gezeceğimizi söyledin. | Open Subtitles | قلتَ أنّك ستحضّر غداءً لذيذاً ثمّ سنقوم بجولة في الليموزين. |
| Dediklerini mahkemede de söyledin, değil mi? | Open Subtitles | هذا ما قلته فى محاكمتى العسكريه أليس كذلك ؟ |
| - Onu oradan çıkarmam için gereken kağıtları vereceğini söyledin. | Open Subtitles | ـ لقد قلت أنك ستساعدني في الحصول على الأوراق لاخراجها. |
| Evet, ama neden ona benim parmağımı emdiğimi söyledin, ha? | Open Subtitles | بالفعل ، ولكن لماذا أخبرتها اننى أمص أصابعى ، هه؟ |
| Kitty'e şirket işinin... benim yapabileceğim tek iş olduğunu söyledin mi hiç? | Open Subtitles | هل أخبرتِ كيتي بأن مجال الأعمال هو كل ما أستطيع فعله ؟ |
| Sende onlara nerede olduğumu söyledin. Ne halt ettiğini sanıyorsun sen? | Open Subtitles | وأنت أخبرتهم أين أكون، وكيف يجدوني بماذا كنت تفكر بحق الجحيم؟ |
| Onunla hiç konuşmadığını söyledin ama belki başka bir şekilde iletişim kurmuş olabilirsin. | Open Subtitles | قُلتَ أنك لم تتحدث إليه لكن ربما كان لديك طريقة أخرى للتواصل معه |
| Seni sevmem için bana yalan söyledin, beni sevdiğini söyledin. | Open Subtitles | لقد كذبتى على ، قلتى انك تحبيننى و جعلتينى احبك |
| Dışarı attığın diğer adamın da donanmadan olduğunu söyledin. Olabilir dedim. | Open Subtitles | لقد قُلت أن الرجل الآخر الذي طردته كان من البحرية أيضًا؟ |