Bu sürecin arkasındaki faktörler çeşitli ve karmaşık, ancak yaşlanma, en nihayetinde hücre ölümü ve bozulması ile oluşur. | TED | إن العوامل المحرّكة وراء هذه العملية متنوعة ومعقدة، ولكن الشيخوخة هي في نهاية المطاف ناجمة عن موت الخلايا وخللها. |
Bu yüzden, kadınlara ulaşmak için özel bir kampanya tertipleyeceğim ki yer alabilsinler, ki böylece sürecin bir parçası olabilsinler. | TED | من الممكن أن أبتكر حملة معينة خاصة لتوعية النساء لأتاكد من قدرتهن على المشاركة، وأن يكنّ جزءً من العملية الانتخابية. |
Şimdi bu sürecin hayatımız için ne kadar önemli olduğunu anlayabilirsiniz. | TED | والآن يستطيع الفرد منّا أن يفكر بمدى أهمية تلك العملية لحياتنا. |
Hayır, doktor bu sürecin çok önemli bir parçasıdır, inan bana. | Open Subtitles | لا, الدكتور هو جزء هام جداً من هذه العملية, ثقي بي. |
Dışarıdan bakıldığında içki içiyor, dart oynuyor, cebimdeki kutusundan yaban mersini yiyor gibi görünebilirim ama hepsi sürecin birer parçası. | Open Subtitles | ربما ظاهريًا سيبدو انني أشرب وألعب السهام واكل زبيب من علبة بداخل جيبي لكن كل هذه الامور جزء من العملية |
Ancak sürecin ayrıntıları halen önemli bir anlaşmazlık konusu. | TED | لكن تفاصيل العملية ما زالت تحت جدل كبير |
Yeni yapılan mekânın kendisi sürecin daha da etkili işlemesine neden oldu. | TED | فالذي حدث هو أن المساحة كانت تكبر آثار العملية. |
Ancak sürecin sanığın üzerine bu kadar yük bindirdiği bir düzende adalete ulaşmak zor. | TED | لكن عندما تكون نتائج العملية جد ثقيلة تجاه للمدعَى عليهم، فمن الصعب تحقيق العدالة. |
Bu sürecin sonunda, farklı plastikleri içeren bir karışım elde edilir. Bu karışımda farklı kalitelerde çok çeşitli plastik malzemeler vardır. | TED | ونحصل في نهاية هذه العملية على مركب من البلاستيك الممزوج أنواع كثيرة من البلاستيك ودرجات كثيرة من البلاستيك |
Ve bu sürecin sonunda tek çeşit ve aynı kalitede küçük plastik pullar elde edilir. | TED | وفي نهاية هذا الجزء من العملية نحصل على رقائق صغيرة من البلاستيك نوع واحد ودرجة واحدة |
Bu yüzden farklı bir şey yaratmak istedim, sürecin deklanşöre bastığınızda başladığı bir şey. | TED | لذا أردت ابتكار ما هو مختلف يتم ببدء العملية حين تضغط على الزر |
Ben siyasi davranmamız gerektiğini ve bu sürecin şu anki durum olan tıbbileştirilmiş modelden farklı olması için uğraşmamız gerektiğini düşünüyorum. | TED | أنا أعتقد أنه يجب ان نكون سياسيين ونبدأ بإستعادة هذه العملية من النموذج الطبي كما يحدث حالياً. |
Bu benim için çok güzel bir şey ve bu sürecin bir parçası olmak beni daha çok minnettar yapıyor. | TED | بالنسبة لي، هذا مثير للدهشة، ويجعلني حتى أكثر امتنانًا لأكون جزءًا من هذه العملية. |
Yine, insanı sürecin içinde tasarlamakla başlıyoruz. | TED | مرة أخرى، نبدأ بتوظيف الإنسان داخل العملية. |
Aslında pek çok teori var ve sürecin kendi de buna dâhil, Verilere en iyi şekilde uyan teoriler günümüze kadar gelmiş olanlar. | TED | يوجد العديد من النظريات، وتمامًا مثل العملية نفسها، تلك التي تتناسب مع البيانات بشكل أفضل هي التي تبقى حتى يومنا هذا. |
Sonsuz tane boru var ve illaki kafanızı çarpacaksınız, bu sürecin bir parçası. | TED | الأنابيب و الطرق لا متناهية و قد تضرب رأسك، و هذا جزء من العملية. |
Oldukça istemsizce çizdi, çünkü çizdiği şey sürecin görevi belli gruplar tarafından planlı ve kesin bir sıra ile yürütüldüğünü ima ediyordu. | TED | وفعل ذلك على مضض لأن ذلك يظهر أن العملية منظمة نفذتها مجموعات منفصلة. |
Tüm o oklara rağmen, size sürecin aslında ne kadar karışık, birbirine bağlı tekrara dayalı ve dağınık olduğunu açıklayamadığını düşünüyordu. | TED | حتى مع كل تلك الأسهم، كان يظن أنه أخفق في إخباركم كيف كانت العملية مترابطة وفوضوية. |
sürecin son basamağında, derileri buruşur ve tüyleri filizlenir. | TED | وفي الخطوة الأخيرة من العملية تذوب البشرة وينمو الشعر |
Yeni olan şey ise, eskiden günler ya da aylar alan bu sürecin, teknoloji sayesinde | TED | الجديد هو أن هذه العملية كانت تستغرق أيام أو شهور من التحليل |
Bir gazete şöyle demişti: "Bu normal bir sürecin parçası" | TED | وفي الصحيفة قيل أن "كل ذلك جزء من عملية طبيعية." |
Sadece sen ve bu sürecin artık ayrılması felsefi olarak. | Open Subtitles | انه مجرد اننا نشعر ان ذلك حسناً,أنتوالبرنامج.. انفصلتما.. بشكل فلسفي |