Anlamanın yolu ise bu; uinsanların dikkatini büyük tam sayfa ilanlarla dağıtarak ya da yeni insanlarla tanışma ısrarında olmakla ilgisi olmadığıdır. | TED | كيفية فهم ذلك ليس حول لفت إنتباه الناس باعلانات تملأ صفحة كاملة، أو قصد مقابلة الناس. |
Benim gibi bir kızın ilginç bir erkekle tanışma fırsatı olmuyor. | Open Subtitles | فتاة مثلي لم يسبق لها مقابلة رجل مسلي من قبل |
- Bir paçozla tanışma randevum var. | Open Subtitles | أوه، أنا بمفردى أنا إنحصرت على لقاء أول مع كلب، |
Birkaç yıl önce Leah ile tanışma şansına eriştim. | TED | كنت مسرورة لمقابلة لياه منذ عدة سنوات مضت. |
Bunu tanışma ve kaynaşma seansımız kabul et, tamam mı? | Open Subtitles | اعتبر جلستنا الأولى هذه جلسة تعارف وتحية، اتفقنا؟ |
Kendi adıma bu genç adamla tanışma beklentimi daha da güçlendirdi diyebilirim. | Open Subtitles | من ناحيتي هذا الشيء يجعل حماسي اكثر للقاء هذا الشاب |
Tüm arkadaşlarınla tanışma fırsatını kaçırmak mı? | Open Subtitles | ماذا , أتخلي عن فرصة مقابلة جميع أصدقاؤكِ ؟ |
Erkeklerle tanışma konusunda pek iyi değilim ve senin hoş olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | أنا لست جيدة في مقابلة الرجال ورأيت أنك لطيف |
Sanırım gösterinin yıldızı ile tanışma vakti. | Open Subtitles | حسنا , وقت مقابلة نجن هذه الامسية , على ما اعتقد |
-Duyduğuma göre, dün akşam... öğrencilerle bir tanışma partisi yapmış. | Open Subtitles | قيل لي إنها ترأست لقاء تلاميذ الكورس الليلة الماضية |
tanışma toplantısı. 15 dakika. | Open Subtitles | مجرد لقاء روتيني كأنها مصادفة. من ربع ساعة |
- Aslında senin gibi kendini beğenenlerle tanışma kısmı. | Open Subtitles | الزفه ام موسيقى أَو غذاء سيئ؟ في الحقيقة, هو لقاء الناس مثلك. |
Şahsen, geminin sahipleriyle tanışma havamda değilim. | Open Subtitles | شخصياً , لست فى وضع جيد لمقابلة أصحاب السفينة |
- Robin Hood ile tanışma şansını bir daha bulamam. | Open Subtitles | - أنا لن أحصل على فرصة لمقابلة روبن هود ثانية |
tanışma yemeğinde değiliz. Seni eğitmek için buradayım. | Open Subtitles | ليست هذه مجرد تعارف من أجل الغداء، أنا هنا كي أدربك |
Beni tanışma ve karşılama için birinci sınıfla götürmek istediler ama onlara hayır dedim. | Open Subtitles | أرادو أن يجلبوني في الدرجة الأولى للقاء والتحية لكنني أخبرتهم لا |
Biliyorsunuz, birkaç sene önce Danny Hillis ile tanışma fırsatım olmuştu. | TED | كما تعلمون, كنت محظوظ للغاية بمقابلة داني هيليز قبل عدة أعوام |
Geç bir tanışma oldu. | Open Subtitles | منذ زمن ونحن نستخدم طريقة التعارف الرسمية |
Ortağımızla tanışma zamanın geldi. | Open Subtitles | لقد حان الوقت بالنسبة لك لتقابل شركائنا. |
Yeni insanlarla tanışma havasında değilim. | Open Subtitles | اجل , لم اكن بمزاج مناسب لأقابل اشخاص جدد |
- Bu harika bir tanışma şekli oldu çocuklar. | Open Subtitles | جميل للتعرف على بعضهم البعض من هذا النوع |
Senin işini bitirmeden önce, seninle tanışma fırsatı bulduğuma çok sevindim Krusty, çünkü senin büyük bir hayranınım. | Open Subtitles | أنا مسرور جداً لحصولي على ..فرصة لمقابلتك قبل قتلك، لأنني من المعجبين بك |
Şuanki sağlık bakanı, Aaron Motsoaledi bu konsere katıldı ve kendisiyle tanışma fırsatım oldu. Bana bütünüyle takipçi olacağını ve değişime odaklanacığını söyledi, ki buna gerçekten ihtiyaç var. | TED | آرون موتسوليدي .. وزير الصحة الحالي حضر الحفل حينها وحظيت بفرصة مقابلته وقد تعهد لي بإلتزام تام لإحداث تغير حقيقي فيما يخص هذه القضية والذي هو مطلوب بشدة اليوم |
Ann Nirdlinger ile tanışma. Aynı yıl evlilik. | Open Subtitles | عام 1933، يلتقي بـ آن نيردلينغر. |
Olağan dışı insanlarla tanışma şansı nedeni ile seyahat etmeyi severim... | Open Subtitles | أتمني أن أسافر أنا أيضاً وأقابل كل هؤلاء النساء،من شتي الفصائل. |
tanışma telaşesinde unutulmuşum gibi geldi ama ben buradayım. | Open Subtitles | انا اقوم بالاشراف على الضوضاء في مقدمة العروض ولكن انا هنا |