| İçinde bulunduğumuz uluslararası durumda, böylesine bir toplantı pek mümkün değil. | Open Subtitles | في الحالة الدولية الراهنة ، حتى الاجتماع سيكون من المستحيل تماما. |
| - Beni duydun! Şeytanminaresini... - ...getirdim ve toplantı istiyorum. | Open Subtitles | لقد سمعت ، لقد احضرنا المحارة اريد ان نعقد اجتماع |
| Müfettiş Lebel toplantı yapmamızı istedi... çünkü İngiliz şüpheliyle ilgili yeni şeyler öğrenmiş. | Open Subtitles | المفوض ليبيل طلب هذا الإجتماع لأن لدية معلومات جديدة عن المشتبه به البريطاني. |
| Sana telefon açtım, ama çıkmıştın. Tam gün bir toplantı. | Open Subtitles | . اتصلتُ بكِ ، لكنكِ كُنتِ بالخارج ينتظرني إجتماع مُطول |
| Ofis ufacık. toplantı odası ufacık. Ayrıca ekibim de ufacık. | Open Subtitles | المكتب صغير ، غرفة الإجتماعات صغيرة ولديّ موظفون قليلون كذلك |
| Kenara çekti çünkü toplantı salonunda sıra dışı olduğumuza inanıyordu. | TED | وضعنا جانبا لأنه يعلم أننا غير تقليديين في قاعة الاجتماعات. |
| Hayır. Yani, insanlarla konuştum tabii, ama toplantı hakkında değil. | Open Subtitles | أعني، أنني تحدثت مع الناس لكن ليس عن موضوع الاجتماع |
| Yukarıda işiniz bittiğinde toplantı başlamadan önce 15 dakika görüşelim. | Open Subtitles | حين تنهون ما عندكم، لنخطف ربع سويا قبل بداية الاجتماع |
| Organizasyonun geri kalanından 10 dakikalık üretkenliği çalan bir toplantıdır bu bir saatlik toplantı, ki aslında iki veya üç kişi ile birkaç dakika konuşma ile halledilebilecek şeylerdir konular. | TED | انها 10 ساعات من الإنتاجية , مأخوذة من بقية المنظمة ليكون هذا الاجتماع لمدة ساعة واحدة التي ربما كان ينبغي التعامل معها من قبل شخصين أو ثلاثة بالحديث لبضع دقائق. |
| - Beni duydun! Şeytanminaresini... - ...getirdim ve toplantı istiyorum. | Open Subtitles | لقد سمعت ، لقد احضرنا المحارة اريد ان نعقد اجتماع |
| Aferin, uslu kız. Herkes kantine gitsin. Şef toplantı yapmak istiyor. | Open Subtitles | فتاة مطيعة اجتماع في غرفة الطعام إلي غرفة الطعام أيها السادة |
| Önümüzdeki hafta bütçe konusunu tartışmak için bir toplantı yapılacak. | Open Subtitles | لدينا اجتماع مع لجنة مخصصات في الاسبوع المقبل لبحث الميزانية |
| Eğer bir toplantı yapılacaksa orada pek çok araba olacaktır. | Open Subtitles | فكرت بما أن الإجتماع عالمي سيكون هناك الكثير من السيارات |
| Gitmeden önce geçen gün gelen telefon, toplantı sırasında cevapladığın... | Open Subtitles | قبل ان تذهب هذه المكالمة الترى رددت عليها اثناء الإجتماع |
| Hayır çağırmadı, sen toplantı istedin ve ben de programdan çıkardım. | Open Subtitles | لا لم يفعل، أنت من طلب الإجتماع. و قد قمت بإلغائه. |
| Ofisinin açık olduğunun farkına varacaksın... ve benim niyetim toplantı yapmaktı. | Open Subtitles | أنت سَتُلاحظُ بأنّ مكتبكَ كَانَ مفتوحَ ونيتي كَانَ أَنْ يَعْقدَ إجتماع. |
| Bu konuda mümkün olduğunca çabuk bir toplantı planlayalım, en geç Perşembeye. | Open Subtitles | أريد تحديد إجتماع عن هذا في أقرب وقت ممكن، الخميس على الأكثر |
| Hatırlasan da hatırlamasan da binanın dışında adın yazıyor ve kaç toplantı kaçırırsan kaçır, bu şirketin yüzü hâlâ sensin. | Open Subtitles | سواء لاحظت ذلك أم لا، فأسمك المكتوب على المبنى، ومهما كان عدد الإجتماعات التي تفوّتها، مازلت الوجه العام لهذه الشركة. |
| toplantı odasına dönelim. Bugünkü toplantının anlamı biraz daha farklı olacak. | Open Subtitles | لنعد الى غرفة الاجتماعات اجتماع العاملين اليوم له معنى مختلف تماما |
| İngiliz Oksijen Şirketi'nden mühendislerle çok verimli bir toplantı geçirdim ve gözden geçirilmesi gereken epey bir veri var. | Open Subtitles | وكان لي لقاء مثمر جدا مع المهندسين من شركة الاكسجين البريطانية و, حسناً ، هناك الكثير من المعلومات القادمه |
| Ben çoğunlukla konser ve toplantı afişleri... yapıyorum ve 20 yıldır bu işteyim. | Open Subtitles | أنا لست رجلك أنا أجري المؤتمرات والحفلات في الغالب وبقينا لـ 20 سنة |
| Siz bunları inceledikten sonra, 11'de bir toplantı yapalım mı? | Open Subtitles | بعد أن تلقي نظرة ماذا عن مقابلة الـ 11 ؟ |
| FBl ve ClA temsilcilerinin de katıldığı bu toplantı hakkında basına bilgi verilmemesi, ilginç bir soruyu gündeme getirdi. | Open Subtitles | ،دعا الرئيس أعلى السلطات ..للإجتماع به و لم تعلن المخابرات المركزية أو وكالة الفضاء نتائج الأجتماع |
| toplantı için Washington'a gitmesi gerekti. | Open Subtitles | كان يجب ان يرحل الي واشنطن في شؤون المؤتمر |
| Peki, otobüsler gelmeden alt düzey personelle çabucak toplantı yapayım dedim. | Open Subtitles | حسناً, أردت اجتماعاً سريعاً مع الطاقم الإداري قبل أن تصل الحافلات. |
| Bir toplantı ayarla dostum, ki, alacak veya garaz kalmasın. | Open Subtitles | إدع لإجتماع ياصديقي حتى لا تكون هناك ديون أو أحقاد |
| Bir sonraki gün ana meydanda bir toplantı yaptım ve bazı kadınlar geldi. | TED | لذلك وفي اليوم التالي عقدت اجتماعا في الميدان الرئيسي وحضر بعض النسوة. |
| Şu anda Kappa Omicron Kappa'yi acilen toplantı yapmaya çağırıyorum. | Open Subtitles | أنا هنا أدعو لعقد هذه الجلسة الطارئة فى مجلسنا الثانى والثلاثون لنادى كابا أوميكارون كابا |