"tr" - Translation from Turkish to Arabic

    • توم
        
    • رايلي
        
    • ثولاسيراج رافيلا
        
    TR: O zaman şu anda yüzde 86 oranda kesinsiniz? TED توم رايلي: إذاً فأنتم الآن دقيقون بنسبة 86 في المئة؟
    TR: O zaman bu 1.000 dolarlık çözümden daha iyi. TED توم: حسنًا، إذًا هذا حل بتكلفة أقل من 1,000 دولار.
    TR: Doksan dokuz. Evet, bu tam bir gelişmedir. TED توم رايلي: تسعة وتسعين. حسنا، هذا تحسنٌ كبير.
    TR: Eger dusunurseniz, goz kuresi ayni Amerikali ya da Afrikali Problem ayni, tedavi ayni TED ثولاسيراج رافيلا: إذا فكرت مليّا في ذلك ، أعتقد أن العين هي نفسها، إن كانت أمريكية أو إفريقية، المشكلة هي نفسها ، والعلاج هو نفسه.
    TR: Maks Little ve herkese çok teşekkürler. TED توم رايلي: شكراً جزيلاً. إنه ماكس ليتل يا ناس.
    TR: Peki, şu anda kliniklerde denemesini yapıyorsunuz TED توم: إذًا الآن، أنت تقوم بتجارب إكلينية في العيادات.
    TR: Hapisteyken konsey hakkı ya da konseye ulaşma garanti altında değil mi? TED توم: ألا يوجد ضمان في السجن بأنه لديك الحق في الحصول على استشارة أو الحصول على مستشار؟
    TR: Tüm bu ekrandaki belgeler gerçek belgeler, kelimesi kelimesine, hiçbir yeri değiştirilmemiş, değil mi? TED توم: كل الوثائق الموجودة على الشاشة حقيقية، كلمة كلمةً، دون تغيير أي شيءٍ فيها، أليس كذلك؟
    TR: Çok iyi. Çok teşekkür ederim. TED توم رايلي: جيد جدًا. شكرًا جزيلًا.
    TR: Kinect insanların Xbox'larında 3 boyutlu oyunlara kullandıkları şey değil mi? TED توم: حسنًا، والـ "Kinect" هو ما يستخدمه الناس لأجهزة "Xbox" خاصتهم لألعاب الـ "3D"، صحيح؟
    TR: Ve amacınız egzersizlerimi uzaktan yapabileceğim ve ve bunu klinikteki terapistin görebileceği bir ev versiyonunu yapmak. TED توم: إذًا فنأمل الحصول عليها وهكذا فهي نسخة منزلية وأستطيع القيام بتمريني عن بعد، ويستطيع الطبيب المعالج في العيادة رؤية تقدمي وأشياء كهذه.
    TR: Cesurca bir iş yapıyorsun. TED توم: أنت تقوم بعمل شجاعٍ حقا.
    TR: Çok teşekkürler. TED توم: شكراً جزيلاً لك.
    O zaman bunun anlamı, insanlar — ML: (Gülüyor) TR: İnsanlar cep telefonlarından arayarak bu testi yapabilecekler ve Parkinson hastalığına sahip olanlar danışabilecek ve seslerini kaydedecekler, daha sonra doktorları onların durumunu kontrol edebilecek ve hastalığın hangi etabında olduklarını tespit edebilecek. TED ما يعنيه ذلك هو أن الناس سوف يكونون قادرين على — ماكس ليتل: (يضحك) توم رايلي: الناس سوف يكونون قادرين على الاتصال من هواتفهم النقالة والقيام بهذا الاختبار، ويمكن لمرضى باركنسون الاتصال وتسجيل أصواتهم ومن ثم يمكن للطبيب النظر فيما أحرزوه من تقدم، والنظر في أي مرحلة هم على خط المرض.
    TR: Evet, tabii ki. (Alkışlar) BM:Tutuklanmış, dayak yemiş, tehdit edilmiş olmama rağmen; gerçekten inandığım şeyi savunup kendi sesimi keşfettiğim an, artık korkmuyordum. TED توم :بالطبع . (تصفيق ) بونيفاس : بالرغم من أنه تم إعتقالي ، وضربي ، وتهديدي ولكن في اللحظة التي إكتشفت فيها نفسي وأني بإمكاني الوقوف فعلياً للشيء الذي أؤمن به لم أعد خائفاً .
    TR: Cok tesekkur ederiz TED ثولاسيراج رافيلا: شكرا جزيلا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more