Bu hafta, yepyeni bir malzemeden tasarladığın... küresel başarı Vaat eden... çığır açacak bir ayakkabı modeli büyük bir şaşaayla tanıtıldı. | Open Subtitles | من الوعد بمستقبل عالمي مرتبط بحذاء يدوى صداه في العالم و هو تصميمك مع شكل جديد تماماً يظهر مع نفخ الأبواق |
Aslında, böyle bir Vaat karşılığında 10.000$'lık bir ödeme aldığınızı ifade etmiştiniz, değil mi? | Open Subtitles | في الواقع,أنتي شهدتي أنكي قد أكدتي هذا الوعد بأخذك لمبلغ 10,000 دولار, صحيح؟ |
Haklı olduğu noktalar var Sağlık konularına önem vereceğinizi Vaat etmiştiniz. | Open Subtitles | إن له وجهة نظر لقد وعدت من قبل أن تركز على الصحة العامة |
- Eğer izin verirseniz sizinkilerden daha fazla önemli sonuçlar Vaat eden işler yapmaya gideceğim. | Open Subtitles | حسنا فلتعذرني فأنا ذاهب لأعمل على الوعود تعني النتائج مقابل ما تعملينه أنت والذي لا يوجد |
Sιğιrlarιnι batιya getirdin, ama sana Vaat edilen toprak burasι mι? | Open Subtitles | احضرت قطيعك غربا ، ولكن هل هذه هي الارض الموعودة ؟ |
En umut Vaat eden çözüm, besin zincirinin altlarına bakmak olabilir. | TED | أحد أكثر الحلول الواعدة هو بالاتجاه نحو الأسفل في السلسلة الغذائية. |
Vaat Şehri başarılı olmalı. Her şey buna bağlı. | Open Subtitles | مدينه الوعد لابد ان تنجح كل شىء يتوقف عليها |
Baba, cennetin dünyaya gelmesi için neler olması gerektiğini açıklıyor, ve Vaat Şehri, bunların başladığı yer. | Open Subtitles | ابى انها تشرح ما يجب ان نفعل لجعل الجنه تاتى الى الارض ومدينه الوعد هى البدايه |
Birisinin polis kordonunu geçtiği ve Vaat Şehri'ne girdiği haberini alıyoruz. | Open Subtitles | جائنا تقرير ان شخص ما تمكن من عبور خطوط البوليس ودخل مدينه الوعد.. |
Kızım, Vaat Şehri'nde. Sadece onu kurtarmak istiyorum. | Open Subtitles | اينتى فى داخل مدينه الوعد انا اريد ان اخرجها |
Şu anda, bildiğiniz gibi, Jordan Collier Vaat Şehri dediği bir yerde kendi ayrı toplumunu yaratarak yeteneği olanlarla olmayan insanlar arasındaki ayrımı daha da genişletiyor. | Open Subtitles | الان كل ما اعرف ان جوردان كوليير يخلق مجتمعه المنفصل فى مكان يطلق عليه مدينه الوعد يزيد اتساع الفجوه |
Nezleden kansere kadar her şeyde kullanılacak yeni ilaçlar Vaat ettin. | Open Subtitles | لقد وعدت بايجاد العديد من العلاجات لأمراض الزكام وحتى السرطان |
- Teneke Adam'a vereceğini Vaat ettiğin kalp nerede? | Open Subtitles | ماذا عن القلب الذي وعدت به الرجل الصفيح؟ |
Faydalı olabilir ve eskiden aldığın övgüleri hak ettiğini umut Vaat eden birisi olduğunu gösterebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تكون عونـاً لنـا هنا و ترينـا أنك ما زلت تستحق كل هذا المديح و الوعود المبكرة |
Dürüst olmam gerekirse, Vaat edilmiş ülkeyi seni inandırdığım kadar iyi bilmiyorum. | Open Subtitles | ..حسنُ ان كانت الحقيقة ستُقال أنا لست متشوقاً للأرض الموعودة كما ذكرت |
Kağıt elektroniği, materyal biliminin en umut Vaat eden alanlarından biri, çünkü bize ucuz ve esnek elektronik malzemeler üretme imkanı veriyor. | TED | لكن الكترونيات الورق واحدة من اكثر الفروع الواعدة في علم المواد في ذلك هي تمكننا من صنع الكترونيات ارخص ومرنة. |
Bana bilinçaltımın balta girmemiş ormanlarında bir tekne gezisi Vaat edilmişti. | Open Subtitles | فقد وعدتني برحلة على قارب صغير في غابات اللاوعي الخاصة بي |
Bitap düşmüş halkına mükafat değil ağır sanayi için daha fazla çalışma, daha fazla 5 yıllık plan Vaat etti. | Open Subtitles | لم يقدم وعود لشعبه المنهك بالإنجازات ولكن فقط ببذل مزيد من الجهد وإعداد خطط خمسية أكثر للصناعات الثقيلة |
Roman birçok yönden gelecek Vaat eden bir gençliğin, şehir yaşamının tehlikeleriyle ayartıldığı ve yozlaştırıldığı, ortak bir anlatı çizgisinde ilerliyor. | TED | بطرق عدة، تتبع الرواية أسلوب سرد شائع وهو إغراء الشباب الواعد وتفسده بمخاطر الحياة الحضارية. |
Mesih olduğunu iddia ediyor Yahudilere Vaat edilen kral. | Open Subtitles | يدعى بأنه هو المسيح الملك الموعود لليهود |
Bu akşam bilmenizi isterim ki... halk olarak, Vaat Edilmiş Topraklar'a ulaşacağız. | Open Subtitles | لكن اريدكم ان تعرفو الليله أننا كشعب سوف نصل الى أرض الميعاد |
Eski kâhinler vasıtasıyla, bizi kurtaracak bir savaşçı Vaat etmiştin. | Open Subtitles | ..من خلالالأنبياءالقدامى. لقد وعدتنا بمحارب المنقذ. |
Başbakan, eğer bu kupayı getirirsem bana kabinesinde ...bir koltuk Vaat etti. | Open Subtitles | رئيس الوزراء وعدني بحقيبه وزاريه لو عدت بالجائزه |
Geldi ve kızının öğrenci olarak umut Vaat ettiğini fark etmeye başladı. | TED | أتى وبدأ يلاحظ أن ابنته لها مستقبل واعد كطالبة. |
Aradığın her şey, kaynağının sana Vaat ettiği her şey tam burada. | Open Subtitles | كل شئ كنت تبحث عنه كل شئ وعدك به مصدرك موجود هنا |
Bize Vaat edilen özel bungalovlar bunlar mı? | Open Subtitles | نعم وهل هذه الأجنحة الخاصة التي وعدنا بها؟ |