"vaktimiz" - Translation from Turkish to Arabic

    • الوقت
        
    • لدينا وقت
        
    • وقتاً
        
    • وقتنا
        
    • وقت لدينا
        
    • وقتُ
        
    • وقتٌ
        
    • أمامنا
        
    • وقتًا
        
    • وقت كافي
        
    • الوقتِ
        
    • وقت كاف
        
    • وقت لذلك
        
    • الوقتُ
        
    • وقتَ
        
    Bu da yorucu olurdu ve yeni şeyler öğrenmeye vaktimiz olmazdı. TED وهذا سيكون مرهقاً، كما لن يكون لدينا الوقت لتعلم أشياء جديدة.
    Keşke beraber daha çok vaktimiz olsaydı, umarım başka zamana, değil mi? TED وددت لو كان لدينا مزيد من الوقت معاً، لكن هذا لوقت أخر.
    Ayin çanlarını çalma vaktimiz geldi. Genelde bundan sonra gelirler. Open Subtitles لقد حان الوقت لقرع جرس العبادة الذي يجلبهم إلى هنا
    Acele edin. Sadece gerekli şeyleri alın. Kaybedecek vaktimiz yok. Open Subtitles أسرعوا، خذوا فقط ما هو ضروري ليس لدينا وقت لنضيعه
    Gezegenin yok olmasından önce ne kadar vaktimiz kaldığını söyleyemem. Open Subtitles لاندرى كم من الوقت لدينا قبل انفجار هذا الكوكب كلياً
    Güneşin dünyanıza kalıcı zarar vermesini önlemek için hala vaktimiz var. Open Subtitles مازال الوقت فى صالحنا قبل أن تسبب الشمس ضرراً دائم لعالمك
    Yeterince vaktimiz var. Zamandan başka bir şeyimiz yok. Bol bol vaktimiz var. Open Subtitles بالطبع ، لدينا متّسع من الوقت ليس لدينا ما هو أكثر من الوقت
    Sırtıma çıkın. Yolumuz uzun ve varmak için vaktimiz az. Open Subtitles على ظهري، يجب أن نذهب ليس لدينا الكثير من الوقت
    Bak fotoğraflar nasıl karmakarışık halde. Buna ayıracak vaktimiz olmuyor. Open Subtitles كما ترى، هناك فوضى في الصور فليس لدينا الوقت لهذا
    Pekala millet hadi bakalım yapacak çok işimiz ve az vaktimiz var. Open Subtitles حسنٌ، الكل يخرج ما لديه لدينا الكثير لفعله و الوقت ضيق لإتمامه
    Size bir zarar vermeyeceğim. Ama fazla vaktimiz yok. Lütfen. Open Subtitles اسمعي انا لن أؤذيكي نحن لا نملك متسع من الوقت
    Pekâlâ millet. Dostumuz dönene kadar kısa bir vaktimiz var. Open Subtitles حسناً , يا قومي , نملك القليل جداً من الوقت
    Ve mantıklıydı, ama üstünde düşünecek çok da vaktimiz yoktu. Open Subtitles وكانت منطقية ولكن لم يكن لدي الوقت للتفكير خلال ذلك
    - Beni dinlemen lazım. Fazla vaktimiz yok. - Hayır. Open Subtitles يجب ان تستمعي الي لا يوجد لدينا الكثير من الوقت
    Ben de sana yardım edeceğim. Ama fazla vaktimiz yok. Open Subtitles و أنا سأساعدك أفعل ذلك لكن ليس لدينا وقت كثير
    Hızla alçalıyorsunuz. Sadece bir kişiyi daha kurtarmak için vaktimiz kaldı. Open Subtitles طائرة الرئيس، أنتم تهوون بسرعة شديدة لدينا وقت لشخص آخر فقط
    Truva atı yapacak ya da tünel kazacak vaktimiz yok. Open Subtitles ليس لدينا وقت لنبني حصان طرواده أو أن نحفر نفق
    Şimdi, beni dinle. Şu adamlar buraya ulaşana kadar fazla vaktimiz yok. Open Subtitles اسمع الآن ، ليس هناك وقتاً كثيراً قبل أن يصل أولئك الرجال
    Çok az vaktimiz var, Bay Neary. Bu, Bay Lacombe. Open Subtitles وقتنا محدود للغاية يا سيد نيري هذا هو السيد لاكومب
    vaktimiz yok, işimiz var. Open Subtitles ليسَ لدينا وقت لدينا أشياء يجب أن نقوم بها
    Beyler, hava biraz zorluk çıkaracak, bu yüzden sadece üç soruluk vaktimiz var. Open Subtitles يا رفاق، حسنا، نحن سنستعجل بسبب الطقس، لذا عِنْدَنا وقتُ لثلاثة أسئلة فقط
    İstediğimiz her şeyi yapmaya ve söylemeye asla yeterince vaktimiz yoktur. Open Subtitles ليس هناك وقتٌ كافٍ لقول أو فعل كل الأشياء التي نتمنّاها
    Bir eve daha gidelim. Sizleri geri götürmeden önce biraz vaktimiz var. Open Subtitles دعونا نجرب بيتاً آخر , مازال أمامنا دقائق قليلة قبل أن نعود
    Tatillerde masanın etrafına oturup güzel zaman geçirecek vaktimiz olacak. TED تعلمون، إنها الأعياد وسيأتي الوقت عندما نجلس حول الطاولة ونمضي وقتًا جميلًا.
    Ve çok vaktimiz yok. TED وهناك قصة صغيرة ورائها. وليس لدي وقت كافي.
    İşler kontrolden çıkmaya başlıyor. Çok vaktimiz kalmadı. Open Subtitles الوضع شرع في الانهيار، ليس لدينا المزيد من الوقتِ.
    Demeye çalıştığım, fazla vaktimiz yok. Open Subtitles حسنا، أنا فقط أقول أنه ليس لدينا وقت كاف.
    Her evde böcek vardır, bu saçmalığa ayıracak vaktimiz yok. Open Subtitles كل شخص لديه حشرات الليله و ليس لدى وقت لذلك الهراء
    Pekala, beni vurmuş bulunuyorsun, ...ve senin hayatın da benim elimde, ...sanırım konuşma vaktimiz geldi. Open Subtitles حَسناً، الآن أنت اطلقت النار علي، وأنا أَحْملُ حياتَكَ في يديي، أعتقد انه حان الوقتُ لنتكلم.
    Sadece ilk arama için vaktimiz var. İyi değerlendirin. Open Subtitles ولا وقتَ لدينا سوى للأولوياتِ فلتستغلوهُ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more