"yetkim" - Translation from Turkish to Arabic

    • السلطة
        
    • سلطة
        
    • سلطتي
        
    • مسموح
        
    • الصلاحية
        
    • تفويض
        
    • مصرح
        
    • ترخيص
        
    • صلاحية
        
    • السُلطة
        
    • التصريح
        
    • حرية
        
    • مخول
        
    • مخولة
        
    • صلاحياتي
        
    Giriş listesinde isminiz olmadığı sürece sizi içeriye alma yetkim yok. Open Subtitles إسمع، ليس لدي السلطة لأدعكم تدخلون مالم تكونوا على تلك القائمة
    Zangoç olarak, karar vermeye yetkim var ve siz de buna uymak zorundasınız. Open Subtitles كأمر مقدس ، انا لدي السلطة لإقرر وانتم جميعاً عليكم ان تقبلوا قراري
    Hartum'dan tüm Mısırlıları boşaltmak dışında hiç bir yetkim yok. Open Subtitles ليس لدي أي سلطة خارج اخلاء كل المصريين من الخرطوم.
    Onu bulduğumuzda, herkesten önce sorgulama hakkına da sahip oluruz. Bu benim yetkim dahilinde. Open Subtitles لتجده قبل الاخرين هذا تحت سلطتي القضائية
    Üzgünüm ama ıstakozları canlı olarak satmaya yetkim yok. Open Subtitles آسفة , لكن غير مسموح لي أن أبيع السلطعون حياً
    Bayan, sizi uyarmalıyım, tutuklama yetkim var. Open Subtitles سيدتي يجب أن أحذرك , أملك الصلاحية كي أقوم بإعتقال مدني
    Kendi yöntemlerim için sınırsız yetkim olsaydı yapabilirdim, ama bana o yetkiyi vermiyorlar. Open Subtitles حسناً ، إذا كان لديّ تفويض مطلق لفعل الأشياء بطريقتي فسأفعل ذلك تماماً ولكن ليس بإستطاعتكِ إعطائي تفويضاً مطلقاً
    Madam, bu konuyu sizinle konuşmaya yetkim yok. Open Subtitles سيدتي ، أخشى أنه غير مصرح لي بمناقشة أي زيادة معكِ
    Çin yasası altında, kıta karargahları için buraya el koyma yetkim var. Open Subtitles إن لدي السلطة بحكم القانون الصيني لتحويله إلى مقر قيادة للكتبيبة
    Herhangi bir anlaşma konusunda hiçbir yetkim yok. Taleplere yanıt veremem. Open Subtitles ليس لدي السلطة للرد على أي مفاوضات وقبول إي طلبات
    Ne yetkim var ne de bu soruşturmaya devam etmeniz için size izin veririm. Open Subtitles عندي لا السلطة ولا الإرادة إلى إسمح لتحقيقك المستمر إلى هذه المسألة.
    Selam, ben yürüyebilen bir trafik yardımcısıyım, ve hepinizin üzerinde yetkim var. Open Subtitles اهلا , انا حارس مقاطعة يستطيع المشي اذا لدي سلطة عليكم جميعا.
    Anlaşma yapmam için yetkim yok. Müvekkilimle bunu konuşmadım. Senin mazeretin ne? Open Subtitles ليس لدى أى سلطة من قبَـل موكلى لعقد أى إتفاق ما هو عذرك ؟
    Anlaşma yapmak için yetkim yok. Ya senin mazeretin ne? Open Subtitles ليس لدى أى سلطة من قبَـل موكلى لعقد أى إتفاق ما هو عذرك ؟
    Yardım etmek isterdim ama istediğimi oradan oraya almak yetkim dahilinde değil. Open Subtitles لكنت سأود مساعدتكِ لكنه ليس ضمن سلطتي لجلب الرجال من هنا وهناك كما تفضلتِ
    Yazılı ve imzalı bir belge olmadan size o bilgiyi vermeye yetkim yok. Open Subtitles ليس مسموح لي إخراج هذه المعلومات دون إقرار موقع
    Nerede yetkim olduğu hakkında bu kadar bilgi yeter. Merkezinizde dolaşan bir katil var. Open Subtitles يكفي تنازع ، على الصلاحية القضائية، لديكِ جريمة قتل بمؤسستكِ.
    Bu yüksek öncelikli bir durum. Tam Ulusal Güvenlik yetkim var. Open Subtitles هذا موقف ذو أولوية قصوى أنا لديّ تفويض كامل من وكالة الأمن القومي
    Size söyledim, işimi konuşma yetkim yok. Open Subtitles لقد أخبرتك أنني غير مصرح لي الحديث عن عملي
    Üçüncü dereceden yetkim var ve SSBI belgem iki ay önce yenilendi. Open Subtitles لمعلوماتك,تعرف انا حائز على ترخيص من المستوى الثالث وتحقيقي في عمليات فائقة السريه تم تجديده منذ شهرين
    Bir başka takım daha var. Bunlar için yetkim yok. Open Subtitles لا أعلم، فريق مختلف يهتم بهذا ولا أملك صلاحية الوصول
    - Üzgünüm, Sayın Yargıç. İhtiyaç hâlinde mahkemeyi geç kapatmaya yetkim var. Open Subtitles لديّ السُلطة بأن ابقي ،المحاكمة تستمرّ لوقتٍ متأخر .لو
    Size tüm radar ekranlarımıza tam erişim izni vermeye yetkim var. Open Subtitles تم التصريح لي بأن أمنحكم ولوج كامل لشاشات الرادار الخاصة بنا
    Ama dediğim gibi, bu konuda konuşmaya yetkim yok. Open Subtitles كما قلت, أنا لا أملك حرية التحدث فى هذا الأمر.
    Ama sadece meraktan soruyorum, şanslı alıcı kimdi? Bunu söylemeye yetkim yok. İş gereği. Open Subtitles ولكن فقط من باب الفضول، من هو المشتري محظوظ؟ لست مخول لقول ذلك إنه العمل يجب أن أذهب ولكنك اتيت للتو ليفون هو صديقي
    Bunun haricinde, size daha fazlasını açıklamaya yetkim yok. Open Subtitles أما أكثر من ذلك، فلست مخولة لإخبارك شيء.
    Daha başka parlak fikirleriniz varsa... benim yetkim altında çalışıyorken... Open Subtitles إذا كان لديك أية أفكار جيدة خلال وجودك في منطقة صلاحياتي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more