Onlara hatırlağım herşeyi söyledim. Uyuyordum. Bir şey beni uyandırdı. | Open Subtitles | أترين، لقد أخبرتهم بما تذكرت كنت نائماً، شيئ ما أيقظني |
Görüyorsun Onlara hatırladıklarımı anlattım. Uykudaydım. Bir şey beni uyandırdı. | Open Subtitles | أترين، لقد أخبرتهم بما تذكرت كنت نائماً، شيئ ما أيقظني |
Avukat istemeyeceğinizi söylemiştim Onlara. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم أنك لا ترغبين فى إحضار محامى فى الوقت الحالى |
Onlara beni güzel havuzu olmayan bir yere götürmeyin dedim. | Open Subtitles | أخبرتهم بألا يأخذوني إلى أي مكان ليس به بركة جميلة |
Söz vermiş olmana rağmen hayatımızla ilgili sırlarımızı başkalarına anlattın. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم بأمور شخصية عن حياتنا ، ووعدتني أنك لن تفعل |
Evet, ama Onlara benim büyükbabam olduğunu söyleyince beleşe dondurma verdiler. | Open Subtitles | أجل ، لكني أخبرتهم أنه جدي لذا حصلت على المثلجات مجانا |
Onlara Visa için çalıştığımı ve başının belada olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم بأنّني عملت للتأشيرة وهو في الكثير من المتاعب |
Endişelenme Nak Onlara sana yardım edeceğimi söyledim. Yanıma gel. | Open Subtitles | لا تقلقي ناك أخبرتهم بأن يساعدونك تعالى الي هنا رجاءً. |
Sen gelecekten gelmişsin ve Onlara amigo kızı kurtarmaları gerektiğini söylemişsin. | Open Subtitles | . . جئت أنت من المستقبل و أخبرتهم أن ينقذوا المشجعة |
Onlara herşeyi anlattım Vietnam Savaşı'nda nasıl çarpıştığını ve hep iyi işlerde çalıştığını anlattım. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم بكل شىء كيف أنك كنت فى حرب فيتنام أخبرتهم أنك كنت تعمل دائما فى وظائف جيدة |
Evet. anlattım. Muhtemelen her ikimiz de mahkemeye gideceğiz. | Open Subtitles | أجل و أخبرتهم و علينا على الأرجح نحن الأثنين الذهاب إلى المحكمة |
Karaborsa. Fazladan güvenlik önlemi almalarını söylemiştim. | Open Subtitles | بيع التذاكر، أخبرتهم أن يضعوا المزيد من رجال الأمن |
Ve Onlara bu durumu fark etmeniz durumunda... isteğinizi yerine getirmekten başka bir şansım kalmayacağını da söylemiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم أيضا إذا وجدته فلن يكون لدي خيار إلا تمديد يدّي ومنحك أمنيتك |
Onlara bunu söylediğimde büsbütün hevesli değillerdi. Fakat Onlara dedim ki onların fikirlerinin ne olduğunun önemi yok. | TED | عندما أخبرتهم بذلك، لم يكونوا متحمسين تماماً. لكنني أخبرتهم، أن رأيهم لا يهم على الاطلاق. |
Buraya ilk geldiğimde, "Belle, hemşire ol" dedim. | Open Subtitles | عندما جئت إلى هنا لأول مرة أخبرتهم أني ممرضة |
Sanal çevrede yaşadıkları gerçeğiyle bunun mümkün olmadığını anlattın mı? | Open Subtitles | هل أخبرتهم أنه أمر مستحيل كونهم في بيئة افتراضية؟ |
Acil Servis'i arayıp birkaç gün izne çıkacağını söylemiş. | Open Subtitles | إتصل بغرفة الإستعجالات و أخبرتهم أنها ستغيب لبضعة أيام. |
Miss Norton ambarda oynamaların yasak olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وآنسة نورتن أخبرتهم أنه غير مسموح لهم باللعب في المخزن |
Jenaratörün devreye gireceğini bile bile, karşıya geçmek için 30 saniye var dedin. | Open Subtitles | أخبرتهم بأنّ أمامهم 30 ثانية ليعبروا مع علمك أنّ المولّد سيعمل بوقت أقرب |
Karma o kadar aptal ki, Onlara gerçeği söylersen, karavanlarına binip buradan gidecekler. Bu benim problemim değil. | Open Subtitles | لو أخبرتهم بالحقيقة فسوف يصعدون في شاحنتهم ويعودون إلى منزلهم |
Ama Onlara da söylediğim gibi, kadının maliyeyle başı dertte. | Open Subtitles | ولكن كما أخبرتهم, فإن أمي تعاني من مشاكل مع الضرائب |
Dün ellerinde olacak demiştim. Bir daha ara. | Open Subtitles | أخبرتهم أنها ستكون عندهم بالأمس اتصلي بـبيل مرة أخرة |
Ona sensiz anlaşma olmayacağını söyledim. | Open Subtitles | أخبرتهم أننا لن نتفق إلا إذا تضمنك الأمر |
Eğer Onlara bunu yapmamalarını söylersem hayır. Kimse seni dışarı atmayacak. | Open Subtitles | ليس إذا أخبرتهم ألا يفعلوا لا أحد سيقبض عليك |