Elbette ki birçok yatırımcı değerli hisseleri satmaya ve kişisel çıkarını gözetmeye hazırdır. | TED | وبالطبع، العديد من المستثمرين على استعداد لبيع أسهم ذات قيمة والسعي وراء اهتماماتهم الشخصية. |
hisseleri yaklaşık üç şiline almış ve sonra gerçek rapor çıktığında hisseler tekrar 20 civarına çıktı. | Open Subtitles | أحضرت أسهم قدرها 3 شلنات لتبيعها في اليوم التالي لظهور التقرير الحقيقي، حين ترتفع مجدداً لتصبح عشرون |
Onlara hisse, hisse opsiyonları, yan ürünler, veya mortgagelanmış güvence adını verirseniz? | TED | يمكنك تسميتهم أسهم، أو خيارات الأسهم، السندات ، أسهم مدعومة بالقروض العقارية. |
Bir hafta sonra 848.000 Dolar değerinde hisse senedi sattı. | Open Subtitles | قام هو ببيع ما قيمته 848,000 دولار من أسهم هاركن |
Bu tartışma konusunda kesin gizlilik istiyorum ben Bay Blake'in hisselerini resmen devralana kadar. | Open Subtitles | أنا أصر على توضيح مدى سرية هذه المناقشة حتى أشترى رسميا أسهم السيد بليك |
Soya filizi ve kakao hisselerinin üzerinde yatıyor. | Open Subtitles | وهـو صندوق الإستثمار المشترك لقد إشترى أسهم في حبوب الصويا والكاكاو |
Kadının şirkette hissesi var. hissesi hakkında konuşuyorlardı. | Open Subtitles | عندها أسهم في الشركة، هم كانوا يتحدثون عنها |
Firma, sirketi halka açarken biz ilk ücreti ayarlayip sonra da bu hisseleri arkadaslarimiza geri satardik. | Open Subtitles | بينما كنا نبيع أسهم الشركة وضعنا السعر الأساسي لكي تباع لأصدقائنا |
Güzel. Biocyte hisseleri tavanı delecek. | Open Subtitles | رائع , سترتفع أسهم بيوكيت كثيرا خلال أسابيع |
Firma, sirketi halka acarken biz ilk ucreti ayarlayip sonra da bu hisseleri arkadaslarimiza geri satardik. | Open Subtitles | بينما كنا نبيع أسهم الشركة وضعنا السعر الأساسي لكي تباع لأصدقائنا |
Eğer şirket iyi gidiyorsa, hisseleri alıcıların ilgisini çeker ve bu da fiyatın artmasına sebep olur. | Open Subtitles | إذا كان التقرير جيّدا، فإن أسهم الشركة تجذب المشترين وسعرها يرتفع. |
Çünkü eğer tasarı düşerse, Pep'in hisse senedi fiyatı yükselicekti. | Open Subtitles | لأنّه لو فشل القانون، فإنّ أسعار أسهم الشركة سيرتفع بشدّة. |
hisse senedi opsiyonları, şirket konutları, yıllık yedi sıfırlı bir kazanç. | Open Subtitles | خيارات أسهم, وشركة إسكان سبعة أرقام كعربون لسنة وهذه بداية فقط |
Çocuklarının hepsi evli, hisse senedin de yok sevgilin falan da yok. | Open Subtitles | فأطفالك جميعهم متزوجون، وأنت لا تملك أسهم وأنت أيضاً لا تملك عشيقة. |
Bu plan, Lincoln Gerald likörlerinin pazar hisselerini, iki yılda yüzde sekiz bir artışla yükseltecek. | Open Subtitles | بواسطة توقعاتنا، وهذه خطة زيادة أسهم السوق لينكولن وجيرالد للكحول زادت بنسبة هائلة بلغت ثمانية في المئة |
Mevcut bulunan bütün Bluth hisselerini otomatik satın alma emrim var. | Open Subtitles | كان لدي دفع جاري دوماً لشراء أي أسهم متاحة لشركتكم |
Hong Kong'da petrol hisselerinin yükseldiğini biliyorum Max, ama unutma, | Open Subtitles | انا أعلم أن أسهم البترول إرتفعت في هونج كونج اليلة الماضية ولكن تذكر |
Baştaki eleman, yarım milyon dolarlık tahvil hissesi alır telefon üzerinden fiyatı şişirmek için adam tutar doruğa ulaştığı zaman elden çıkarır alıcılarımızı da değersiz hisselerle bir başına bırakır. | Open Subtitles | العميل المسؤول سيشتري نصف مليون سهم من أسهم الدولار و سيجعل أصدقاءه يرفعون السعر له ببيعها عبر الهاتف |
9/11'den bir kaç gün önce havayolu şirketlerinin hisselerinde inanılmaz bir yükseliş olmuştu. | Open Subtitles | بعد بضعة أيام من حادثة 11 من ديسمبر كان هناك أندفاع كبير في شراء خيارات أسهم شركة الطيران |
İçinde uyuşturucu oklar bulunan şarjörleriniz ve yakalama teçhizatınız mevcut, ama gerçek kurşunlar sadece destek amaçlı. | Open Subtitles | سيكون لديكم أسهم لشل حركته وطلقات لكبح جماحه ولكن الذخيرة الحية للدعم فقط |
Göğsüne dört ok göndermenin vakti geldi. | Open Subtitles | انه الوقت الذي يتلقى فيه أربع أسهم في صدره |
Venezuela petrolün 50 bin hissesini almasını söylerim. | Open Subtitles | ليشتري لي أسهم بمقدار 50 ألف دولار من النفط الفينزويلي |
Beyler, talimatlarınızı yerine getirdim - ve paranızı Cola Turka hisselerine yatırdım. | Open Subtitles | ايها السادة لقد نفذت تعليماتكم وأستثمرت اموالى فى أسهم شركة كوكاكولا |
Ona iki ay önce de söylediğim gibi şirketini halka açacak. | Open Subtitles | سيقوم ببيع جزء من أسهم شركته للجمهور كما أخبرته قبل شهرين |
Ve kapanan bir borsacı varmış. | Open Subtitles | ومكتب أسهم قد تمّ إغلاقه للتوّ |
hissedar, şirketteki değişimi sağlayabilir. | TED | لا يمكن لمالك أسهم أن يقود تغييرًا في الشركة. |
Aslında sana kurucu hisselerinden yüz hisse verecektim. | Open Subtitles | حسناً، في الحقيقة كنت على وشك إعطائك مئة سهمٍ من أسهم المؤسسين. |
- Hayır, Palmer. İşinize daha çok yarar diyorsan okla yay getir. | Open Subtitles | كلا يا (بالمر), قوس و أسهم إن كنت تظن إنهم سيعملون بشكل أفضل |