"أعني أن" - Traduction Arabe en Turc

• Demek istediğim
• istememiştim
• istemedim
• demek istiyorum
• yani
• kastediyorum

Evet! Kesinlikle! Hayır, hayır Demek istediğim tüm olay bulanık.
أجل ، بالضبط لا ، أعني أن الحادث كله ضبابي

Demek istediğim, birlikte son saatlerimiz bunlar ama sen çıplak değilsin.
لا ، أعني أن هذه ساعاتنا الأخيرة معا وأنت لست عارية

Demek istediğim, bu senin gibi birisine olması beklenmeyecek bir sistem hatası.
أعني أن نظام الفشل هذا من غير المفترض أن يحدث لشخص مثلك

Anlıyorum. Canını sıkmak istememiştim.
أنه أمرا مجنون أنا أسفة لا أعني أن أغضبك

Hayır, onu demek istemedim, dünyaya gelirken aklen zayıf olduğumun... ileri sürülmesi bana aşırı gibi geliyor.
لا, أعني أن أتجاوز الحد و أجزم بأنني كنت أحمقاً عندما جئت الى هذا العالم

Ben demek istiyorum ki yağımda federal ücreti almak istiyorum.
أعني أن هناك تحكم فدرالي بأسعار كل النفط الذي أملكه

Demek istediğim, bazen mantığınız size bir şey yapmanızı söyler ama bu şeyde kalbinizden bir parça da olmalı .
فما أعني أن المنطق يخبرك بشيء كي تفعليه ولكن يجب أن يكون هناك جزء في قلبك يؤمن من أنكِ ستفعليه

Demek istediğim, bu çocuk ömrü boyunca evlatlık sisteminde dolandı durdu.
أعني أن هذا الطفل دائم الحركه نظام الحضانة هو حياته كلها

Demek istediğim, bu anlattıkların kulağa bir çok açıdan inanılmaz geliyor.
أعني أن هذه القصة وبعدة أشكال لا يُمكن أن تُصدق

Ve tabii ki evet dedim çünkü Demek istediğim Costa Rica çok güzel. ama aynı zamanda bu yitim bölgelerinden birinin üstüne oturuyor.
وبطبيعة الحال أجبتهم بنعم، لأنني أعني أن كوستاريكا جميلة. ولكن أيضًا بسبب أنها تقع أعلى واحدة من تلك المناطق الخفيضة.

Demek istediğim kuru temizleme denen yeni bir yöntem olduğu.
أنت تعرف أنا أعني أن هناك طريقة جديدة .تسمى عملية التنظيف الجاف

Demek istediğim, büyütülecek bir şey değil. Halen araba kullanabiliyorsun.
أعني أن هذا أمر تافه، أنت كنت لا تزال تقود السيارة

Demek istediğim Naeem sadece müzik yapmasını öğreniyor.
أعني أن نعيم يتعلم عزف الموسيقى وحسب ربما ييشعره هذا بالرضى حول نفسه

Hayır, Demek istediğim o yer pek kolay değildir ve istediğiniz şekilde de yaparsak daha fazla hazırlık yapmamız gerekiyor.
.. كلا، أعني أن ذلك المكان ليس سهلاً .. و إذا قمنا بالأمر كما ترغبين فلابد أن نستعِد أكثر

Demek istediğim her parçası yanmış veya parçalanmıştı.
أعني أن كل شيئ آخر أصبح رقيقا هشا لم نستطع تعرفه بسهولة

Demek istediğim bu günlerde biraz başarı kazanırsan seni buraya koyanlar, iyice bir durularlar.
أعني أن نجاحك انخفض هذه الأيام وهذا يرضي الناس الذين وضعوك هُــنا

Demek istediğim, ölüm şekilleri tesadüfmüş gibi görünüyor ama öylesine garip ki.
أعني أن الطريقة التي ماتوا فيها كانت غريبة وغير مفهومة وليس لها معنى

Annen olup olmadığımı sorduğunda evet demek istememiştim.
عندما سألتني إن كنت أمك لم أعني أن أقول نعم

Ama şunu bir netleştirelim onu daha az ziyaret etmeniz gerektiğini söylediğimde hiç ziyaret etmeyin demek istememiştim.
على الرغم من ذلك لأكون واضحا، عندما قلت أنك يجب أن تزورها بشكل أقل، بالتأكيد لم أعني أن تتوقف عن زيارتها تماما.

Böyle olsun istemedim, sadece konuşacaktım.
لم أعني أن يحدث الأمر هكذا أردت التكلم فقط

Nüfusun yüzde 90'ı Nollywood yapımlarını izleyecek demek istiyorum.
أعني, أن 90 في المائة من الشعب سيشاهدون نوليود.

yani örneğin New York' da, güzel bir kız görürsen, direkt yanına gidebilirsin.
أعني أن في نيويورك , عندما ترى فتاة جميلة , يمكنك الذهاب إليها.

Dünyanın, bilebildiğimiz tüm zamanlarına ve hatta 1,000 ya da 2,000 yıl öncesine kıyasla çok büyük oranda değiştiğini kastediyorum.
أعني أن العالم تغير تماماً بكل المقاييس عما كنا لنعرفه حتى قبل ألف أو ألفي سنة مضت.