Bu beşik de diğer bütün bebek eşyaları gibi üreticisi tarafından geri çağrılmış. | Open Subtitles | على أي حال, سيتم عزل السرير مع كثير من أغراض الطفل القديمة الأخرى |
Az bulunur eşyaları bulmasına, araştırma yapmasına... ve cevaplar bulmasına yardım ettim. | Open Subtitles | لقد ساعدته بالحصول على أغراض نادرة، في البحث عن معلومات وإيجاد أجوبة. |
Hayır, hayır, yapma. Bir centilmen her zaman hanımefendilerin eşyalarını taşır. | Open Subtitles | لا , لا , هيا , النبلاء دائماً يحملون أغراض السيدات |
Ron Beebe, Giles'ın eşyalarını çalmaya çalıştığı için öldürüldü. | Open Subtitles | قُتِلَ رون بيبي لأنهُ كانَ يُحاولُ سرقةَ أغراض جايلز؟ |
Gerry'ye ait şeyler var, giysiler filan, toplamaya başladım ama bitiremedim. | Open Subtitles | بالطبع لقد بدأت في تعئبة أغراض جيري ولم أستطيع أن أنهيها |
Şahsi eşya yok. Hapisten çıktıktan sonra hayat kurmakla hiç ilgilenmemiş. | Open Subtitles | لا أغراض شخصية، لم يهتم ببناء حياة بعد خروجه من السجن. |
Gördün mü? Çok ama çok uzun süredir.. ..bu tür eşyaları biriktiriyordum. | Open Subtitles | رُحت أجمع أغراض كهذه منذ زمن طويل جدًّا وخططت لهذه اللحظة قرونًا. |
Yatağı her zaman derli topludur. Ne çantası burada, ne de eşyaları. | Open Subtitles | سريره دائماً مرتب , لا توجد أغراض ولا حقائب |
Onun evinde erkek giysileri ve eşyaları bulduk da. | Open Subtitles | وجدنا ملابس رجال و أغراض شخصية في منزلها |
Ya bebeğin eşyaları her yeri kapladığı için kurdele çekmecesinde yer kalmazsa? | Open Subtitles | ماذا إن لم يتّسع المكان لدرج أشرطة... لأنّ أغراض الطفل... ستملأ المكان؟ |
Oh, şey. Ben en iyisi Jane'nin eşyalarını gemiye götüreyim. | Open Subtitles | حسناً، يحسن أن أنقل أغراض جين إلى السفينة |
Dahası var. Bir numaralı, yaşlı kadının eşyalarını satın alanın evini gösterdi. | Open Subtitles | بل أفضل من ذلك عندما أخذني الأول بالسيارة على المنزل حيث باعوا أغراض السيدة |
Jason'ın eşyalarını karıştırmak dedektiflik yetkin kapsamında değil. | Open Subtitles | لا أعتقد أن تفتيش أغراض جايسن من صلاحيتك |
Paula teyzenin eşyalarını getirdim. Parti verdiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | لقد أحضرت أغراض خالتي باولا لم أكن أعلم أنك تقيمين حفلة |
Eski bir şiir kitabı. Burada epey tuhaf şeyler var. | Open Subtitles | إنه كتاب قديم مُقفّى، كما توجد هنا أغراض غريبة كثيرة. |
Yukarıdaki bir odada giysiler var. Çizmeler! Sadece bir erkeğin giyeceği şeyler! | Open Subtitles | ملابس في الغرفة العلوية، أحذية، أغراض لا يستخدمها إلا الرجال |
Tüm gemiler dini eşya kaçakçılığı yapmadıklarını gösteren belge için aranırdı. | Open Subtitles | تم تفتيش جميع السفن للتأكد من عدم تهريبها أي أغراض دينية. |
Üzgünüm, ama burada işler biraz karışık. Babam, annemin eşyalarının üstesinden gelemiyor. | Open Subtitles | آسف، الوضع هنا مزري فوالدي لم يتعامل مع أي من أغراض أمي. |
Geri dönüştürülebilir eşyalar buldum. | Open Subtitles | لاحظتُ بأنّ لديك أغراض في القمامة من الممكن إعادة إستخدامها ثانيةً |
Ve sıra 32 numarada. Bay Holbrook'un kişisel bir eşyası. | Open Subtitles | الآن ,إلى السلعة 32 أغراض السيد هولبروك الشخصية |
Sadece bir sürü yatırım şeyleri. Ön bilgi. | Open Subtitles | إنها مجرد أغراض استثمارية وخلفيات معلوماتية |
İnsanların eşyalarına dokunarak imgelemler görüyorsun, ha? | Open Subtitles | إذاً، لتحصل على الرؤى بحق عليك لمس أغراض الناس، أليس كذلك؟ |
Onlar uykudayken evdeki şeylere dokunmanın yanlış bir şey olduğunu öğrenmiştim. | Open Subtitles | تعلمت أنه من الخطأ لمس أغراض المنزل عندما يكونون نياماً |
Melek Katili eşyalarıyla ilgili müzayedeler buldun mu? | Open Subtitles | هل تمكنت من ايجاد اي من المزادات على أغراض صانع الملائكة؟ |
O sırada, bir dost, bir dostunun çekicini kaybedecek ve gençler, babalarından kalan ve babalarının bir gece evvel saat sekiz gibi oraya koyduğu eşyaların yerini bilmeyecek. | Open Subtitles | في تلك الأوقات, سيفقد الصديق مطرقة صديقه ولن يعرف الصغار أين أغراض أبائهم |
Kasabadaki tüm mağazalara kullanılmış ürünleri iade ettiğini biliyoruz. | Open Subtitles | سمعنا أنك تعيد أغراض مستعملة لمتاجر بمختلف المدينة |
Yeni gece kulübü işimiz için harika büro malzemeleri aldım. | Open Subtitles | دوغ ، لقد حصلت على أغراض جيدة من أجل عملنا في مجال النوادي |