Gerçek şu ki ben de bazen yalnız kalma konusunda endişeleniyorum. | Open Subtitles | الحقيقة ، أني كذلك أقلق في بعض الأحيان أن أكون وحيدا. |
Demek istediğim, sanki senin bu göreve getirilmenden endişe duyanlar var gibi. | Open Subtitles | أعني لديك نظرة الغزالة أمام الأضواء الذي أقلق بشأنه ..تتقدم للميدان هناك |
Ama bir sıfır daha atarsak, biraz endişelenmeye başlıyor insan. | Open Subtitles | و لكن إذا أزلنا صفراً أخراً سوف أقلق بعض الشيء |
endişelenmem gereken herhangi bir eski erkek arkadaşın var mı? | Open Subtitles | هل هناك، أي أصدقاء حميمون سابقون علي أن أقلق بشأنهم؟ |
Ceketimi işte unutmuşum da komiser yardımcısı merak etmemi istememiş. | Open Subtitles | لقد تركت سترتي في العمل والرقيب أخبرني بألا أقلق بشانها |
Acaba eski Huggsy'nin bir düğmesi kaybolmuş diye endişelenmeli miyim? | Open Subtitles | هل أقلق لأنّ زراً وقع من هاغزي القديم ولم أجده؟ |
Bırak da ben tatlıyı yapma konusunda endişeleneyim sen de onu yeme konusunda endişelen, tamam mı? | Open Subtitles | لذا دعني أقلق حيال تحضيرها و اقلق أنت حيال أكلها, حسناً؟ |
Ama endişeleniyorum. Belki başka bir halta yaramam, ama endişeleniyorum. | Open Subtitles | ربما ليست لديّ ميزات أخرى لكنني بالتأكيد أقلق |
Ne demek istediğini anlıyorum. Bende endişeleniyorum. Onlar benim yeğenlerim. | Open Subtitles | أفهم ماتقوله, أقلق عليهن أيضاً إنهن بنات أخي |
Hala benim güzel kızımsın. Elimde değil, senin için endişeleniyorum. | Open Subtitles | مازلتي أبنتي الطيبة لا أستطيع سوي أن أقلق عليكِ |
Bunun çabucak biteceğini biliyorum ama sonra ayrılamayacaklar için endişe ediyorum. | Open Subtitles | أعلم أن الأمر سينتهي سريعاً لكنني أقلق على أولئك الذين سيموتون |
Gelecek için endişe ediyorum ama elden bir şey gelmiyor. | Open Subtitles | أنا أقلق بشأن مستقبلها ولكن لا يمكنني أن أفعل ذلك |
Doktora onunla ilgili endişelenmeye başladığımı söylemiştim. Bana endişelenme dedi. O korunuyordu. | Open Subtitles | أخبرته أنّي بدأت أقلق عليه، فقال لي ألّا أقلق إذّ أنّه محمٍ. |
Doktor benim hafızam yerinde. Bu benim hafızam ve endişelenmeye başlıyorum. | Open Subtitles | دكتور، ذاكرتي سليمة وفي حياتي لم أقلق بشأن سلامة عقلي |
Ama endişelenmem gereken tek şey fiziksel halin olarak değil. | Open Subtitles | لكن ليس منظوري للمشكلة الجسديّة الذي عليّ أن أقلق بشأنه |
Hayır. Ama merak etmeyin. Daha önce de dışarıda kaldığı olmuştur. | Open Subtitles | لا ، لكن لا ينبغى أن أقلق لقد خرج هكذا من قبل |
Eski kalbim konusunda endişelenmeli miyim? | Open Subtitles | إذاً ، هل ينبغي أن أقلق بشأن قلبي العجوز؟ |
Komşularımız konusunda bırak ben endişeleneyim. | Open Subtitles | دعني أنا أقلق بشأن الجيران فاقلق بشأنك، حسنا؟ |
Bundan sonra ne olursa olsun, artık dert etmeme gerek yok. | Open Subtitles | ومهما حدث بعد ذلك,لم يكن علي أن أقلق بشأنه بعد الآن |
Bazı insanların yalnız kalmaya ihtiyacı vardır. Ben endişelenmezdim. | Open Subtitles | بعض الأشخاص يحتاجون القليل من الوقت بمفردهم لن أقلق عليها |
Ben kendim için endişelenmiyorum, yıldırımları olan benim, hatırladın mı? | Open Subtitles | لن أقلق حيال نفسي, مدير. أنا من يملك الصواعق, تذكر؟ |
Bu araba için her yerde endişelenirim ben. | Open Subtitles | أنا أقلق على سيارتي في أي مكان ليس فقط هنا |
Söyleyebilirim ki eğer küresel gerçeklere bakarsanız, muhtemelen farkına varacaksınız ki, tabi ki endişelenmek zorundayız. | TED | ممكن القول بالنظر الى الوقائع العالميه. سوف تدركون بالطبع انه يجب ان أقلق. |
Daha çok nerede uyuyacağım ve nerede yiyeceğim konusunda endişelenmeme gerek yok. | Open Subtitles | أن لن أقلق طويلاً بشأن المكان الذي أنامُ به أو كيف آكُل |
Neden sadece uyuyup bunlar için endişelenmeyi bana bırak mıyorsun? | Open Subtitles | لذا لماذا لا تذهبي في النوم وتدعيني انا الذي أقلق عن هذا ؟ ؟ |
Ama endişelendiğim tek vedalaşma bu değildi. | Open Subtitles | لكنه ليس الوداع الوحيد الذي سوف أقلق حوله |