Bu bölgede avcılar, kanunlara göre sadece geleneksel metodlarla avlanabiliyor. | Open Subtitles | في هذه المنطقة , ينصُّ القانون على أنَّ الصيادين يجبأنيستخدمواالطُرُقالتقليديةفقط. |
Şimdi yapılan görüşmelere göre Ari Yüce Birliği Oklahoma City'den daha fazla ses getirecek bir bombalama eylemine hazırlanıyorlar. | Open Subtitles | والآن فإنَّ جميع الشوشرةِ تدلُ على شئٍ وهو أنَّ تحالفَ الآريةَ يخططُ إلى تفجيرٍ سيطغى تأثيرهُ على مدينةِ أوكلاهوما |
Bu da NOB'un yetki sınırlarının dışında olduğu anlamına gelir. | Open Subtitles | ما يعني أنَّ هذه القضية لا تقعُ ضِمنَ نطاقِ صلاحياتنا. |
Bu dinozorların da bu ölümcül ve görünmez katillerin kurbanı olduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أنَّ الديناصورات أيضاً قد تكون ضحايا لهذا القاتل الخفي و المميت |
Böyle bir olayın tüm büyük gazetelerin manşetlerinde olması gerektiğini düşünebilirsiniz. | Open Subtitles | .قد تَحْسبُ أنَّ حالةً كهذه ستكُونُ على غلافِ كُلّ صحيفة كبيرة |
Bu serserinin bir cani olduğunu düşünüyorsun ama hiçbir cani, cani olarak doğmaz. | Open Subtitles | تعتقد أنَّ هذا الشخص مجرد وحش ما ولكن لا وحش يبدأ بتلكَ الطريقة |
Daha uzun bir hayatın her zaman daha güzel olmadığını bilecek kadar yaşlıyım. | Open Subtitles | أنا كبير بما فيه الكفايا كي أعلم أنَّ الحياة الطويلة ليست أفضل دائماً |
Dünyada etik olarak hareket eden şirketlerin, böyle yapmayanlara göre daha iyi performans gösterdiklerini görüyoruz. | TED | نرى أنَّ الشركات التى تلتزم أخلاقياً في هذا العالم تفوق نظيراتها اللائي لا يفعلن ذلك. |
Benim iddiama göre anlamanın, kendi perspektifini değiştirebilme kabiliyeti ile ilişkisi var. | TED | ادعائي هو أنَّ الفهم أمر له علاقة بقدرتنا على تغيير منظورنا. |
Görünüşe göre, ailesi bu kliniğe ayda 12, 000 dolar ödüyor. | Open Subtitles | يبدو أنَّ عائلته تدفع 12،000 دولار في الشهر للمعهد |
Kimyanın müthiş olduğu biri. | Open Subtitles | حيث أنَّ الكيمياء مثالية، حيث أنت لا يُمكنُ أَنْ تَكُونَ لوحده سوية |
tek bildiğim bir şeyin kesinlikle onun peşinde olduğu. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أنَّ هنالك ما كان يُلاحقها |
Söylemeye çalıştığım şey kutsal evliliğin onların yetkilerinin üstünde olduğu. | Open Subtitles | ما أحاول قوله هو أنَّ الرباط المُقدَّس أقوى من أن يقوموا بتفريقه |
Oyununun nasıl da ilişkin hakkında bir metafor olduğuna dair filan... | Open Subtitles | حيال أنَّ مسرحيتكِ مستوحاةً نوعاً ما من علاقتكِ السابقة وما خلافه |
Eve gidip karımın güvende olduğuna emin olacağım ama yarın yine peşinize düşeceğim. | Open Subtitles | سأذهب للبيت الليلة و أتأكَّد من أنَّ زوجتي بأمان لكن غدًا سأتصيَّدكِ مجددًا |
İslam'da, etkilenmeyi yok etmenin... ona karşı direnmekten daha etkili olduğuna inanırız. | Open Subtitles | في الإسلام، نُؤمنُ أنَّ إلغاءِ الإغراء فَعالٌ اكثرَ من مُحاولةِ مقاومَتِه |
Sizce de alkolün bu hükümlerinizi etkilemiş olması mümkün değil mi? | Open Subtitles | هل تعتقدين أنَّ الكحول تشكّل خطراً على حكمكِ في هذه الأمور؟ |
Kötü olmadığını söylemiyorum. Kötü ama daha da kötüsü olabilirdi. | Open Subtitles | أنا لا أقول أنَّ الأمر ليس سيء هو سيء بالفعل |
Sanki Dante'nin ilgilendiği küçük bir ya da her şet! | Open Subtitles | هو كما لو أنَّ دانتي مهتمَّ بك قليلاً أَو لا على الإطلاق. |
Plânının pek çok açıdan başarısız olmasına rağmen oldukça iyi iş çıkardın. | Open Subtitles | بالنظر إلى أنَّ خطتك فشلت في العديد من النواحي, لقد أحسنت صنعاً. |
O tatlı hemşirenin böyle cadı bir kızı olacağını kim düşünebilir ki? | Open Subtitles | من ذا الذي يُفكّر أنَّ تلك الممرضة اللطيفة لديها مثل تلك البنت المجنونة ؟ |
Evet, özellikle Triad'ın bütün o saldırıların arkasında olduğunu bildiğimiz için. | Open Subtitles | أجل، خاصةً بعد معرفتنا أنَّ شيطان المثلثات، وراء كل هذه الإعتداءات |
Yani üstünde parmak izin varsa tek sebebi onu senin bulmuş olman. | Open Subtitles | إذن لو أنَّ أَجِدُ بصماتَ أصابعكَ عليه، هو هَلْ وحيد لأن تَجِدُه؟ |
Bu yolculuk, bataryalarınızı kızartmış olmalı, değil mi? Zaman uygundu. | Open Subtitles | لا بد أنَّ ذلك أتعب خلايا الطاقة الخاصة بك, صحيح؟ |