Her astronom size, bunun Dünya'dan kaynaklanmayan sahte bir işaret olduğunu söyler. | TED | أي فلكي سوف يخبركم, أن هذه علامة منبهة لشيء مصدره ليس الأرض. |
Bence, her şey insanların bunun bir ayrım noktası olduğunu anlaması ile başlıyor. | TED | ولكن أعتقدُ أنها تبدأ مع الناس الذين يدركون أن هذه هي نقطة التحول. |
Ama acı gerçek şu ki, bu bitkinin aslında kendi doğal habitatında bile tehlike altında olduğu kabul ediliyor. | TED | لكن الحقيقة المرة هي أن هذه النبتة الفريدة هي في الواقع تعتبر من بين النباتات المهددة في موطنها الطبيعي. |
Ancak gerçek şu ki bunlar çoğunlukla tek seferlik, butik işler ve kolay kolay dünya çapında yeniden yapılmaz. | TED | لكن الواقع هو أن هذه مشاريع تنفذ لمرة واحدة مشاريع فريدة، ليس من السهل إعادة تصنيعها على مستوى عالمي. |
Eğer kare kapalı bir figürü simgeliyorsa bu bir açılış olmalı. | Open Subtitles | إذا كان المربع هو شكل مغلق، فلابد أن هذه بداية جديدة. |
Çünkü biliyorum, sizin de bildiğinizi biliyorum, Burası Toskana değil. | TED | لأنني أعلم، وأعلم أنكم جميع تعلمون، أن هذه ليست توسكاني. |
bunun iyi bir fikir olduğuna karar vermem 25 saniyemi aldı. | TED | لقد استغرقت مني مدة 25 ثانية لأقرر أن هذه فكرة جيدة. |
Ve bunun bu kadar önemli olmasının ve yaptığımız her şeyin bu kadar önemli olmasının nedeni bu fikirlere olan ihtiyacımız. | TED | و جزء من لماذا هذه الاشياء مهمة و كل الاشياء التي نفعلها مهمة غير أن هذه هي الأفكار التي نحتاج إليها. |
Eğer kaderlerimiz birbirine dolanmışsa, bunun iyi karma, iyi talih olduğuna inanırız. | TED | ومصيرنا متشابكة وبعد ذلك نعتقد أن هذه كرامة جيدة، أنها ثروة جيدة. |
Bu beyin bölgelerinin, belirli bilinç deneyimleri ile ilişkili olduğunu biliyoruz. Ancak neden öyle olduğu konusunda bir fikrimiz yok. | TED | نحن نعلم أن هذه المناطق في المخ تتماشى مع أنواع معينة من التجارب الواعية، لكننا لا نعرف لماذا تتماشى معها. |
Bir kamyonetin olduğunu bilmek harika; ama herkesin ne düşündüğünü bilmemiz gerek, işte o zaman oldukça karışık bir problem hâline geliyor. | TED | معرفة أن هذه شاحنة نقل، رائع، لكن ما يجب حقا أن نعرفه هو ما يفكر به كل شخص، لذا أصبحت مشكلة معقدة. |
Fakat çok geçmeden anladım ki bu fırsat evrensel değildi. | TED | لكن سرعان ما أدركت أن هذه الفرصة لم تكن عالمية. |
Ve düşünüyorum ki bu muhtemelen bugün gördüğümüz en önemli teknoloji trendlerinden biri. | TED | وأعتقد أن هذه هي على الأرجح إحدى أهم صيحات التكنولوجيا التي نشهدها اليوم. |
Dünyamızın sağlığı denizlerdeki koşullara çok sıkı bir şekilde bağımlıdır öyle ki bu değişimlerin anlatılamayacak kadar çok fazla sonucu olacaktır. | Open Subtitles | سلامة كوكبنا مرتبطة ارتباطاً وثيقاً مع ظروف البحر بحيث أن هذه التغيرات قد تجلب عواقب لا تُعد ولا تحصى على العالم |
- Bana mı öyle geliyor yoksa bütün bunlar çok - Ezik mi? | Open Subtitles | هل أنا من يشعر بذلك أم أن هذه الأشياء تبدو حقاً سخيفة ؟ |
bu bir takma ad değil, adamım.bunu bir gerçek olduğunu sana söylüyorum. | Open Subtitles | إنه ليس اسما مستعارا يا رجل ، أؤكد لك أن هذه حقيقة |
Sakın unutmayın Burası Adalet Bakanlığı mülküdür. | Open Subtitles | تذكر، أن هذه الإقطاعية تعود لوزير العدل نفسه. |
Düşündüm de, bunu artık sana geri versem iyi olur. | Open Subtitles | أعتقد أن هذه قد تكون اللحظة لإرجاع بعض الأشياء إليك |
Yürütücü işlev ile ilgili böyle düşünmenin tamamen yanlış olduğunu söylemek için buradayım. | TED | حسنًا، أنا هنا لأخبركم أن هذه الطريقة في التفكير بالوظيفة التنفيذية خاطئة تمامًا. |
Bunların Asya ve Avrupa'da da basılacağına dair garanti verebilir misin? | Open Subtitles | هل تستطيع التأكيد أن هذه الصور ستنشر في أوروبا و آسيا؟ |
Ve, benim naçizane fikrime göre... bu, "herhangi bir olay" değildi. | Open Subtitles | و وارد في الرأي المتواضع للراوي أن هذه ليست مجرد حادثة |
bence bu kocaman bir kamera. Küçük el kamerasına ne oldu? | Open Subtitles | أعتقد أن هذه كاميرا عملاقة ماذا حدث للكاميرات من الحجم الصغير |
Renk ertesi gün yıkayarak çıkarılıyor ancak, o anda bu onların güzel bozulmaları. | TED | وبينما تزول الألوان في اليوم التالي، إلا أن هذه اللحظة، تشكل اعتراضهن الجميل. |
Sadece bu geminin gitmesi gereken yere gideceğinden emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أريد أن أتأكد أن هذه السفينة ستذهب إلي وجهتها |